Yaklaşık bir buçuk yıl önceydi. Taraf gazetesinde 2013 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı’na ait bazı belgeleri yayımlamıştım. MİT’ten sonra Milli Eğitim Bakanlığı’nın da çalışanlarını fişlediğini belgelemiştik.

Fişleme yapan isim ise İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın kardeşi Atıf Ala’ydı.

“Bakanlık Merkez Teşkilatı Yönetici İstatistiği” adı altında yapılan fişlemelerde, kişinin çalıştığı birimin adı, birim amiri, kadro durumu belirtildikten sonra “Açıklama” bölümünde fişlemeler yapılmıştı. Bu bölümde şahısların karşılarına düşülen notlar ise şöyleydi:

“Olumsuz, Mevzuat bilgisinden dolayı görev aldı, kadro iptal edilebilir. Çabuk etkilenen, farklı görüşte, mevzuatçı, bize yakın değil. Eski MHP’li. Fikriyatı farklı, Sosyal Demokrat, Olumsuz, İHL’li kesime bakışı negatif, Kesinlikle görev verilmemeli, F tipi, iletişimi zayıf, görev verilmemeli. Cemaatten yararlanır, geçimsiz, çıkarcı, kadro verilmemeli.

MHP’li olarak bilinir, güven zayıf, kadrosu iptal edilmeli. MHP’li, teknik bilgisi iyi, şahsi çıkarına düşkündür. Sosyal Demokrat, olumsuz, kesinlikle iptal edilmeli….”

Binlerce isim bu şekilde fişlenmiş ve tasfiye edilmişti.

Haberimiz hem Meclis’te hem kamuoyunda büyük ses getirdi. Muhalefet partileri Meclis’te yaptıkları basın toplantılarında hükümetten bir açıklama yapmasını istediler.

İktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı sessizliği tercih etti. Haber yalanlanamadı.

Ardından fişlenen bazı isimler hem bakanlık hem de fişlemeyi yapanlar hakkında suç duyurusunda bulundular.

Haberin çıktığı saatlerde ise bakanlıkta bazı koridorlar kapatılıp hummalı bir çalışma yapıldı. Belgeler, bilgisayarlar imha edilmeye çalışıldı.

Ancak anayasal suç işleyen kişilerin unuttuğu bir gerçek vardı. Belge imha etseler bile Taraf’ın elindeki belgelerin devamını bilmiyorlardı.

Belgeler imha edildikten sonra önce İçişleri Bakanı Efgan Ala, ardından kardeşi Atıf Ala ve fişledikleri bir isimle yaptıkları görüşmenin ardından fişlenen bir isim hakkımda suç duyurusunda bulundu.

“Yalan haber yapıp, iftira attığım” iddia ediliyordu.

Anadolu adliyesinde savcı ve mahkeme ayarlanıp hakkımda dört ayrı dava açıldı.

Yaklaşık iki hafta önce bu davalardan birine katıldım. Hâkim Bey’e aynı haberden dört ayrı dava açıldığını belirtip, birleştirme talep ettim.

Hâkim Bey konuyu değerlendireceklerini ifade etti. Bir de kendilerine bir belge sunacağımı söyledim.

Bu duruşmadan bir hafta sonra aynı konuyla ilgili ikinci bir davam daha vardı. Önceki davada ifade vermeme, birleştirme talep etmeme rağmen, katılmadığım bu duruşmada hâkim hakkımda yakalama kararı çıkarttı.

Sonrasını biliyorsunuz. Polis zoruyla evime baskın, yakalama, gözaltı, şov ve sonrasında serbest bırakma.

İktidarı ve fişleme yapanları anlıyorum. Baskı ve polis zoruyla bir gazeteciyi yıldırmaya çalışıyorlar. Belgeler de imha edildiği için, gerçeğin ortaya çıkmayacağından da çok eminler. Ancak unuttukları bir şey var; Başta da dediğim gibi Taraf’ın elindeki diğer belgeler. Mahkemeye sakladıklarımız.

Elimizdeki belgeler neler mi? Mahkemeye de sunduğumuz için artık açıklayabiliriz. Fişleme belgeleriTaraf’a bakanlığın resmî mail adresinden geldi. Mailler ve çıktıları elimizde. Mahkemeye sunduğumuzda hâkim dâhil odadaki isimler küçük bir şaşkınlık yaşadılar.

Şimdi Milli Eğitim Bakanı ve Atıf Ala’ya üç soru soracağım.

1- Haberin Taraf’ta yayımlandığı gün Atıf Ala’nın çalıştığı bakanlık katında internet saat 13:00’e kadar kesildi mi? Kesildiyse neden?

2- BİD Başkanlığı’ndan gelen görevliler saat 13:00’e kadar ilgili katta ne yaptılar?

3- Atıf Ala’nın yakın arkadaşlarından olan Özel Öğretim Genel Müdürlüğü’nde görevli daire başkanı “Bizim saflar fişleme dosyalarını birbirlerine mail atmışlar” dedi mi?

Ben bir şey söylüyorsam elimde belgeler var Sayın Ala.

Bank Asya beyanatına benzemez benim beyanatım.

mbaransu@gmail.com