- 4.11.2013 00:00
Kadim bir sorunumuz daha bitti.
Bazılarının beklentisinin aksine, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu Meclis, “topyekûn” kendisine yakışanı yaptı.
Hac dönüşü kapanan vekilleri bağrına bastı.
14 yıldır Meclis’i esir alan “bu kadına haddini bildirin” çığlıkları, Genel Kurul’u terk etti.
Gürültüsüz, patırtısız, tartışmasız...
Uzun yıllardır görmeye alışık olduğumuz bu tabloda, emeği geçen vekillere, Meclis dışındaki diğer partilere teşekkürler...
Şafak Pavey ve birkaç vekilin, olumsuz bazı çıkışlarını dikkate almak yerine, genel fotoğrafa bakmak daha anlamlı.
Başörtülü vekiller olayının, uzun uzadıya konuşulmasının, tartışılmasının doğru olmadığını düşünüyorum.
Temel hak ve özgürlüklerin, insan haklarının tartışılması ayıp.
Bugüne kadar bu ayıbı omuzlarımızda taşımamız bile fazlasıyla yeterli ve yorucuydu.
Gün, bu yükten kurtulmanın mutluluğunu yaşama günü.
Ve gün...
Omuzlarımızdaki öteki yükleri, ayıpları atma zamanı.
Temel hak ve özgürlüklerin, insan haklarının Meclis’te bir biri ardına güvence altına alınma zamanı.
Topyekûn arınma vakti...
Meclis’te başörtüsüyle ilgili sadece şunu söylemek istiyorum.
Bugün yaşadığımız bu tablonun asıl nedeni, askerî vesayetin geriletilmesi, statükonun son beş yılda hukuk önünde hesap vermesi.
Vicdanların silah gölgesinden, esaretinden kurtulması.
Ve özgürleşen insanların, vicdanlarına kulak vermesi.
Ve öyle zannediyorum ki rahmetli Bülent Ecevit de bugün yaşıyor olsaydı, “had bildirmek” yerine başörtülü vekilleri alkışlayacaktı.
Zaman, onda da ruhunu gösterecekti.
Meclis’te ve kamuoyundaki olumlu havaya rağmen, içlerinde başörtülü yazarların da bulunduğu bazı iktidar kalemlerinin bu olay sonrası yazdıklarına baktıkça üzülmemek elde değil; “Korkularından tepki veremediler, CHP destek vermişmiş, Şafak Pavey’in söylediklerini nereye koyacağız, CHP kavga çıkarmadı, edepsizlik yapmadı diye, CHP’yi övenler acınacak durumdalar...”
Bu tür anlamsız tepki ve eleştirileri uzatmak mümkün.
Ancak, başta da dediğim gibi genel fotoğrafa bakmak daha doğru ve anlamlı. Patırtı, gürültü çıkarmayan, milleti germeyen, zamanın ruhunu doğru okuyan CHP de alkışı hak ediyor. Tıpkı AK Parti, MHP, BDP gibi.
Bu eleştirileri getirenlere şunu hatırlatmak isterim; asıl acınılacak durum, Başbakan’ın uçağına binip, konu MİT’e geldiğinde, hukuksuz fişlemeleri, dinlemeleri soramamak.
Asıl acınılacak durum, bu hukuksuz eylemleri yazdı diye bir gazeteci hakkında 10 yıl hapis istemek.
Asıl acınılacak durum, yolsuzlukları örtmek için kılıktan kılığa giren yazılar yazmak. Hırsızları korumak.
Asıl acınılacak durum, ihaleye fesat karıştıranların Meclis’te iktidar partisince aklanmasıyla ilgili bir tek cümle söyleyememek.
Asıl acınılacak durum, şike ve ahlaksızlıkları örtenlere iki laf edememek.
Asıl acınılacak durum, Uludere’yi kapatanları alkışlamak.
Asıl acınılacak durum, üniformalı, üniformasız başörtüsü ayrımına tepki koyamamak. Asker, polis, hâkim, savcı başörtüsü takamaz diyerek, daha önce olmayan bir yasağı, meşru hâle getirmek.
Ve asıl en büyük acınılacak durum, Allah’ın hükmüne karşı üniformalı, üniformasız maddesi koymak.
Acınılacak durum mu istiyorsunuz. Son iki yılda yapılan hatalara bakın... Yüzlerce örnek göreceksiniz.
Tabli kalp gözünüz açıksa.
Asker, Bülent Ecevit ve benzerlerinin ruhunu esir almıştı.
Sizler ise vicdanlarınızı makam, para ve ideolojiye esir ettiniz.
Demem o ki, yok aslında birbirinizden farkınız.
mbaransu@gmail.com
Yorum Yap