Bir dönemi kapatan dava

  • 19.03.2013 00:00

 BAŞINDAN beri Ergenekon davasını takip eden bir gazeteci olarak bir dönemin sonuna geldiğimizi düşünüyorum. Bu dava darbelerle dolu geçmişimizin izinde başladı... 

Ergenekon Davası’nda Cumhuriyet Savcısı esas hakkındaki mütalaasını verdi. Mütalaada Ergenekon Terör Örgütü’nün varlığının sabit olduğu ve örgütün “hükümeti devirmeye teşebbüs ettiği” vurgulandı. Savcının istediği cezayı üst sütunlarda okuyacaksınız. Tıpkı daha önce verilen bazı kararlar gibi bu da kamuoyunda çok tartışılıp, konuşulacak.

Başından itibaren bu davayı takip eden biri olarak “bir dönemin sonuna geldiğimizi” belirteyim. Tarihimiz darbeler, muhtıralar, eylem planlarıyla dolu. 12 Osmanlı padişahının bile tahtan darbelerle indirildiğini düşünürsek, darbe virüsüyle zehirlenmiş bir geçmişimiz var.

İşte böyle bir geçmişin izinde Ergenekon soruşturması başladı. Ümraniye’de bulunan 27 el bombası sürecin fitilini ateşledi. Her ihbar, her operasyon yeni delilleri, eylem planlarını, bombaları, mühimmatları ortaya çıkardı. İlk Ergenekon iddianamesinde ele geçirilen bombalar, C4’ler, silahlar, mühimmatlar küçük bir orduya yetecek kadar fazlaydı. Darbe günlükleri, Danıştay saldırısı, eylem planları ve daha niceleri örgütün fotoğrafını ortaya koyuyordu. Ancak ortadaki delillere, ele geçen mühimmatlara rağmen, bu davayı sulandırmak için sanıklarıyla, avukatlarıyla, Genelkurmay’ıyla, medyasıyla, darbeci zihniyet çok uğraştı.

Yer altında, yer üstünde yakalanan bombalar küçümsendi. “Bunlarla mı darbe yapılacak” dendi. Kimileri çıkıp, law silahlarına boru dedi. Boş law silahları kamuoyuna gösterilirken, doluları, sayısı özenle saklandı. C4’lerden, el bombalarından, patlayıcılardan hiç bahsedilmedi. Toprağa gömülü mühimmatların ele geçirildiği, askerin kullandığı, sivillerin girişinin yasak olduğu bölgeye bile “sivil” dediler.
 

Islak imza pik anıydı

Darbe planları “kâğıt parçası” olarak nitelendirildi. Planlardaki “beyaz, gri, siyah” kuvvetler, ibaresinin Türk Silahlı Kuvvetleri’nde olmadığı söylenip, belgelere sahte dendi. Dursun Çiçek bile savunmasında bunu belirtti. Ancak, resmî yazıyla bu terimlerin ve kuvvetlerin TSK içinde olduğu ortaya çıkınca, üstüne üstlük Genelkurmay’ın konuyla ilgili bastığı bir kitap olduğu anlaşılınca sustular.

Islak imzalı orijinal belge ise darbecilerin pik yaptığı andı. Fotokopi, imza makinesi yalanına sarıldılar. Jandarma Genel Komutanlığı “imza Dursun Çiçek’e aittir” raporu sözlerini tüketti. Bu kez “Çiçek tek başına bu planları yaptı, TSK’yı bağlamaz” dediler. Hakkında askerî mahkemede dava açmayı da ihmal etmediler.

Danıştay saldırısı onlara göre bir meczup işiydi. Tıpkı Hrant Dink’i bir çocuğun öldürmesi gibi. Hanefi Avcı’nın yazdıklarına sarıldılar. “Ergenekon içi boş iddianameydi, Rahip Santoro, Hrant Dink, Malatya cinayetleri üç beş ‘veledin’ işiydi.” Günlerce mahkemede bunu iddia ettiler. Darbeci medya manşetlerinde yıllarca bunu savundu.

Birileri AK Parti’yi düşürmek için karargâhta planlar yapıp, Anayasa mahkemesi üyeleriyle partiyi kapatma görüşmeleri yaptı. Bunları ortaya çıkarınca sustular. İnternet Andıcı’nı yalanladılar. Orijinal belge savcılığa ulaşınca, silah arkadaşları “ben yapmadım o yaptı” diye suçu birbirlerine attılar. Gazetecilik adı altında muhtıra yazanları savundular. “Günlükler tahrif edilmiş” dediler. Bu yalana toplumu inandıramayınca bu kez “dizi yapacaktı” savunmasına sarıldılar. Tutulan notların neden yıllarca saklandığını, dizi yapılmadığını açıklayamadılar. Notlardaki içeriği özenle sakladılar. Sonra, alelacele gazetelerinde “dizi” adı altında darbe notları yayımladılar. Bu kez de kimi bölümlerini sansürlediler.

Demokrasi onlar için tehditti

Dedim ya, aslında Ergenekon davasıyla ilgili yazılacak o kadar çok şey var ki... Yazmaya satırların, sayfalar yetmeyeceği notlar. Demokrasi onlar için her zaman bir tehditti. İçlerine sindiremediler. Ama bir dönemin de sonuna artık yaklaşıyoruz. Bu davada kişilerle ilgilenmedim. Bir zihniyeti, yaptıklarını, darbeleri, darbe planlarını hep sorguladım. Hukuk dışı faaliyetlerini kamuoyuna belgeleriyle sundum.

Onlar eylemlerinde başarılı olsalardı, bugün milyonlarca insan gözyaşı dökecekti. Bugün ise kendileri gözyaşı döküyor. İnsan, “Keşke ceza alacak bu eylemleri yapmasalardı” demekten de kendini alamıyor. Umarım, yerleşik hukuk düzenimizdeki bazı çarpıklıklar, bu davada kendini göstermez. En küçük hata yapılmadan hâkimler kararını verir ve adalet terazisi şaşmaz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Ad Soyad Giriniz...
    Ad Soyad Giriniz...
    10.01.2013 02:00

    Ne yani, ikinci bir secmeli ders de mi olmayacak? Helal olsun size!

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums