CHP’de çarşı pazar yine karıştı.

Partinin eski tüfeklerinin devreye girmesiyle Genel Başkan Kılıçdaroğlu ile Cumhurbaşkanı adayı İnce arasında bir anlaşma sağlandığını düşünmüştük ama meğer böyle bir uzlaşma olmamış.

Nereden anlıyoruz?

Muharrem İnce’nin önceki gün Kılıçdaroğlu ile akşam yemeğinde kendisine söylediklerini kamuoyu ile de paylaşmasından:

“Genel Başkandan bana teklif gelmedi ama benden ona bir teklif gitti. Kendisine onursal başkanlık teklif ettim. Ben imza toplamayacağım, ama hayır derse örgüt kendisi çözecektir bu işi.”

Mesaj çok açık değil mi?

Partinin başından çekil, oraya ben geleyim sen de onursal genel başkan olarak onurlu bir şekilde bir köşede otur diyor Muharrem İnce.

Seçimlerden sonra artık çekilme vaktinin geldiğini düşünmek şöyle dursun, koltuğa daha bir sıkı şekilde sarılan Kılıçdaroğlu’nun buna tepki göstermesi kaçınılmazdı.

Onun da şöyle dediği öğrenildi:

“Özel bir yemekti, bağlamından koparılması siyasi nezaketsizlik”

Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ise, “CHP’nin ve Genel Başkan’ın gündeminde olağanüstü kurultay yok” deyip, İnce’nin çağrısına kapıları kapattı.

Bu durumda bandı 24 Haziran akşamına kadar sarıp, o akşam herkesin aklına düşen ortak soruya, yani “CHP’de yeni bir genel başkanlık yarışı başlar mı” sorusuna geri dönmüş olduk.

Şark cephesinde değişen bir şey olmadığına göre, değeri daha yüksek başka soruların peşinden koşalım.

ERDOĞAN NE YAPACAK? MECLİS’TEN KABİNEYE BAKAN ALACAK MI?

Yumurta küfesi Tayyip Bey’in sırtında.

Seçmen ülkeyi yönetme görevini bir kere daha kendisine verdi.

Erdoğan’ın Ankara’nın şu sakin günlerinde yeni dönemin kurgusunu sağlıklı bir şekilde oluşturmak için ince ince düşündüğünü, önündeki seçenekler üzerine ciddi şekilde kafa yorduğunu tahmin edebiliyoruz.

Kabine-Meclis-Parti-Külliye dörtgeninde oluşturacağı kombinasyonun önceki dönemlere göre daha zorlu olacağı da bir gerçek.

Neden derseniz, yeni sisteme göre ilk defa şimdi kurgusu yapılacak bir modelin çatısı ortaya çıkacak.

-Cumhurbaşkanı yardımcıları kim/kimler olacak?

-Mevcut bakanlardan istifasını isteyip Kabine’ye alacağı kimse/kimseler var mı?

-Partisinin Meclis’teki sandalye sayısı az da olsa düşerse, bu bir handikap olur mu?

-Kabineyi tümden dışarıdan isimlerle kurarsa, Bakanlar Kurulu’nun ‘sikleti’ düşer mi? Ya da böyle bir karar daha pozitif bir biçimde mi algılanır?

-Ekonomiden sorumlu bakanlıklara hangi isim/isimleri getirecek?

Türkiye’nin gelecek 5 yılını da ilgilendiren bu temel sorular Erdoğan’ın zihnine emanet edilmiş durumda.

Güçlü liderlik böyle zamanlarda da test edilir.

Cumhurbaşkanı’nın bu soruların tümüne çalıştıktan sonra dengeli kararlar ve atamalarla yoluna devam edeceğine eminim.

MECLİS’TEN KABİNEYE ÜÇ İSİM Mİ GELECEK?

Ankara kulislerinde en çok Meclis’ten istifa olup olmayacağı konuşuluyor.

Herkes bir tahmin yapıyor.

Bu konuda elimizdeki tek veri, Ak Parti’nin Meclis Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın yaptığı açıklama.

Soru kendisine yöneltilince Elitaş, şöyle dedi:

“3 civarında milletvekili arkadaşımız istifa ederse bizim Meclis’teki sayımızda herhangi bir değişiklik olmuyor. Hem Başkanlık Divanı, hem de komisyonlarda bir değişiklik söz konusu olmuyor. AK Parti komisyonlarda tek başına yarısını temsil etme imkanı mevcut. Yani 3 civarında arkadaşımızda böyle bir sıkıntı olmayabilir. Tabii takdir Cumhurbaşkanımızın”

Elitaş, bu sözleri Cumhurbaşkanı ile konuşup kendisinden bir izlenip aldıktan sonra mı sarf etti, yoksa o da kendi tahminini mi yapıyor, bilmiyoruz.

Ama bu açıklamadan en azından şunu öğrenmiş olduk.

Meclis Başkanlık Divanı ve komisyonlarda Ak Parti çoğunluğu gözetilecekse, 3’ten daha fazla sayıda ismin bakan olmak üzere istifa etmesi söz konusu olmayacak.

Tabii diğer ihtimallerin hepsi için de kapı açık.