- 21.02.2019 00:00
24 Haziran seçimlerine giderken patetes ve soğan fiyatlarının birden yükselmesini fırsat bilen muhalefet partileri, Türkiye’nin sorunlarına proje üretecekleri yerde soğan fiyatlarını gerekçe göstererek hükümeti yıkacaklarını zannettiler. Hükümet kısa sürede aldığı tedbirlerle fiyatlar normal seyrine geri döndü. Seçimlerden sonra döviz kurunda yapılan operasyonla dolar 7 TL düzeyine yükselirken yine muhalefetin zil takıp oynamadığı kalmıştı. Dolara yapılan müdahale sonucu bugün 5.20 lere kadar geriledi. Şimdi de yerel seçimlere gidilirken sebze fiyatlarında görülen olağanüstü artış yine muhalif partilere ve medyaya gün doğmuş gibi iki elle sarılıp vatandaşı sokağa çıkarmak için tahrik üstüne tahrik söylemleriyle kışkırtıcı propogandalara başladılar. Neymiş; bu hükümet halkı aç bırakıp bir kilo sebze alıp evine götüremez hale getirmiş, başka ülkelerde olsa bu nedenle halk gösterilere çoktan başlardı gibi nutukları TV’lerde ve gazetelerde bangır bangır seslendirdiler. Sonra ne mi oldu?. Hükümet belediyeler kanalıyla Tanzim Satış Noktalarını devreye sokunca fiyatlar sanki otomatik bir el tarafından yarı yarıya inmiş oldu. Muhalefetin umudu kursağında kaldı. Fakat bu sefer plağın öbür yüzünü çevirdiler. Vay efendim insanlar satış noktalarında sıraya girmiş miş, 2kg.dan fazla alamazmış, devlet domates mi satarmış gibi abuk sabuk sözlerle halk için yapılan olumlu hareketleri sözde kötülük yapmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Bunu yapanlar daha düne kadar fiyatların yüksekliğinden şikayet ediyorlardı.Aslında bunu eleştirenlerin büyük çoğunluğu kendileri markete gitmeyip, apartman ve site görevlilerinin alışveriş yaptığı sosyolojik grupların olması da ilginç.. Tanzim satış noktalarından sözde rahatsız olanlara bir çift sözümüz var, kardeşim sen tanzim satış noktalarına gitme biz gideriz, salatalığı 6 TL yerine 4 TL’ye, domatesi 2TL’ye alıyoruz bundan sen niye rahatsız oluyorsun? Zaten ne zaman halkın yararına bir şeyler yapılıyorsa muhalefet destek verme yerine haksız eleştiri yapınca silah ters tepiyor, halkla ters düşüyor. Bu konuda da böyle oldu. Bakıyorum muhalefet yine gol atacağım derken ofsayta düşmekten kurtulamadı. Ne diyeyim; halka ucuz sebze yediren hükümete saldırmakla halkın sofrasına saldırdıklarının farkına varamayanlar, bu kafayla sittin sene iktidar yüzü göremezler.
SİZLERİ BİR ARAYA HANGİ GÜÇ GETİRDİ
24 Haziran öncesi başlatılan seçim süresinde birbirlerine destek çıkarak hükümeti ve Erdoğan’ı seçtirmemek için var güçleriyle mücadele verenlere bakarsak işin o kadar da basit olmadığını görürüz. MHP’yi, ülkücülere ihanetle suçlayan Fetö destekli İP’liler HDP’yle ittifak içindeler, yıllarca ‘ŞERİAT’ korkusuyla dindarlara düşman kesilenler, AK Parti’yi dindarlıktan uzaklaştı diye eleştiren Saadet Parti’siyle ittifak içindeler. 12 Eylül’de hem ülkücüleri ve hem de solcuları işkenceden geçiren adam için, babam şerefli Türk subayı onunla gurur duyuyorum diyen adayı hem biz daha çok ülkücüyüz diyen İP’lilerle, devrimcilik oyunu oynayan HDP’li solcular kapı kapı dolaşarak destekleyeceklerini açıkladılar. Belki bazılarımız bunu yadırgamış olabilirler. 2013 yılından bu yana AK Parti’ye karşı muhalefet ediyoruz gerekçesiyle Türkiye’nin ana sorunlarına ABD ve AB’nin politikalarına içerden destek veriyorlar. Bunun içinde sürekli olarak AK Parti ve Erdoğan düşmanlığı yaparak bu politikalarını gizlemeye çalışmalarının ana nedeni bu aslında!
Yalnız hesap edemedikleri nokta batılı dostlarının bazen açıkca ülkedeki iç politik konulardaki yaklaşımlarını söyleyivermeleri. Bakın elin adamı ne diyor. “ Zor oldu ama CHP/HDP/İYİ PARTİ’den oluşan muhalefeti birleştirdik, bu bizim 16 yılda Türkiye’de elde ettiğimiz en büyük başarıdır”. Kimmiş bu adam; Alman Konrad Adenuer Vakfı başkanı Prof.Dr. Nobert Lammert, bu demeci okuyunca Trump’ın Suudi Prensi için söylediği söz aklıma geldi; “Seni desteklemesem 2 ayda çökersin” demişti. Ayrıca 9 seçim kaybeden ana muhalefet liderinin hala partinin tek patronu olmasıyla bu söz arasında bir ilişki var mı diye şeytan aklımı karıştırıyor. Allah versin bizdeki partilerin genel merkezleri Ankara’da ama, görünmeyen esas merkezlerinin Kandil, bazılarının Pensilvanya, bazılarının da Brüksel ve Washington’da olduğu apaçık ortaya çıkıverdi.Bunu nerden çıkardın demeyin kendi insanları söylüyor.Ne demişler; 15 Temmuz’da her şey değişecek, biz sırtımızı YPG’ye,PYJ’ye dayadık, PKK sizi bir kaşık suda boğar ve en önemlisi CHP dışarıdan yönetiliyor diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan’dı. Çarşınıza Pazar versin, Kalın Sağlıcakla.
Yorum Yap