- 7.02.2012 00:00
Bunca yıldır muhalefette olup da inandırıcı bir iktidar alternatifi oluşturamamış sosyal demokrat iddialı bir partiden hâlâ bir şeyler beklenebilir mi?.. Daha fazla yazmak içimden gelmiyor.
Siyaset meydanında CHP, günlük deyişle Halk Partisi güncel bir konu.
Oturup yazmak lazım.
Ama içimden gelmiyor.
Artık heyecan da vermeyen bir konu. Ayrıca yazsam ne değişir ki sorusu da var.
Oysa, 1960’ların sonunda gazeteciliğe gözümü CHP muhabirliği ile açtığımı söyleyebilirim.
Özellikle Cumhuriyet yıllarında Halk Partisi’nin ıcığını cıcığı bilirdik, kulis neredeyse bizden sorulurdu.
Kurultay üstüne kurultay izlerdik.
Uzun yıllar böyle geçti.
12 Eylül sonrasının yasaklı döneminde, 1980’lerden itibaren CHP doğurgan hale geldi. HP, SODEP, SHP, DSP derken bir çok sosyal demokrat iddialı parti sahneye çıktı.
Ama hiçbiri doğru dürüst iktidar alternatifi olamadılar. Tek başlarına hükümet olabilecek siyasal güce seçim sandığında ulaşamadılar.
1994’teki bir yazımın başlığı:
“Sıkıcı bir konu:
Solda birlik ve yenileşme...”
Şu satırlarla başlıyor:
“Geçenlerde bir okur, ‘En sıkıcı yazı konularından biri hangisi biliyor musun?’ diye sordu ve yanıtını da kendisi verdi:
‘Sosyal demokratların birleşmesiyle ilgili yazıların... Ne zaman SHP ile CHP’nin aynı çatı altında toplanması ya da solda birlik gibi bir giriş cümlesi okusam gerisini getiremiyorum. Hiç ilgimi çekmiyor. Zira birleşseler dahi bir şey olacağını sanmıyorum bunlardan... ’
Bu kayıtsızlık ne kadar yaygın?
Küçümsenmeyecek kadar.
Son yıllarda sosyal demokratların, hele SHP ile CHP’nin pırıltısından çok şey kaybolup gitti.
Artık çekim merkezi değiller.
Toplumun gözünde umut olmaktan uzaklaştılar.
Şimdi SHP ile CHP birleşme kararı aldı. Olumlu bir gelişme...
Ama tek mesele birleşmek değil ki. Eğer birleşme bir yenileşmeye dönüşemezse, hiç kimse SHP-CHP birleşmesinden bir şey beklemesin.
Nedir yenileşme?
Tutuculuktan kurtulmaktır.
Kulağa hoş gelen ama boş, slogansı fikirleri tartışma geleneğini bir yana bırakmak ve somut uygulanabilir programları oluşturmanın yolunu bulmaktır.
Ekonomide devletçi politikalara bel bağlamaktan vazgeçmektir. Küreselleşmenin benimsenmesidir.
İçe dönük milliyetçiliğin reddidir.
Geçmişle ideolojik bir hesaplaşmadır.
Laiklik, Kürt sorunu, Kemalizm gibi konularda günümüzün gerektirdiği ince ayarları çekinmeden yapabilmektir.
Yenileşme, geleceği geçmişte aramak değildir. Yenileşme, geçmişin bugüne ve geleceğe ipotek koymasından kurtulmaktır.
Kısacası:
SHP ve CHP’liler, birleşmeyle birlikte yenileşmeye hazırlar mı? Hazır değillerse, birleşmeden ne köy olur, ne kasaba...” (Hasan Cemal, Sabah, 17 Kasım 1994)
18 yıl geçmiş...
İki parti 18 yıl önce birleşti, CHP tabelası altında. Ecevit’in DSP’si seçim sandığında kayboldu.
Böylece birleşme tamamlandı.
12 Eylül’ün, askeri yönetimin siyaset yasaklarından kaynaklanan bölünme ortadan kalktı. Ama CHP’den de bugüne kadar ne köy oldu, ne kasaba...
Tersini savunabilir misiniz?
Otuz küsur yıldır muhalefette olup da, seçim kazanamayan ve sosyal demokrat iddiaları olan bir parti gösterebilir misiniz Avrupa’nın siyaset sahnesinde?
Otuz küsur yıldır muhalefette olup da inandırıcı, güven telkin edici bir iktidar alternatifi oluşturamamış sosyal demokrat iddialı bir partiden hâlâ bir şeyler beklenebilir mi?
2002’den beri Ak Parti karşısında üç genel seçim kaybetmiş CHP’nin bugün hâlâ bir iktidar alternatifi olarak muhalefet boşluğunu dolduramamış olması karşısında daha fazla yazmak içimden gelmiyor.
Çünkü sıkıcı olabilir yine...
Yorum Yap