- 11.12.2015 00:00
PKK kullandığı şiddet ve terör nedeniyle tarihinin her döneminde eleştirildi, tepki topladı ama hiç bu kadar siyaset yaptığı sosyolojiyle ters düşmedi.
Siyaseten en güçlü olduğu şehirleri harabeye çeviren bir siyaset aklıyla sadece Türkiye genelinde irtifa kaybetmiyor, bizzat oy aldığı Kürtleri kaybediyor. Nusaybin'in, Silvan'ın, Diyarbakır Sur'un haline bakın. Tarihi Kurşunlu Cami'nin, okulların yakılmasını, tarihin tahrip edilmesini, sokakların hendek siyasetine kurban edilmesini içimiz acıyarak izledik.
Bu gerçeğin "Eski devlet" üzerinden yürütülen yalanlarla açıklanmasına da artık kimse inanmıyor. Özellikle de HDP'ye oy veren büyük çoğunluk. O sessiz çoğunluk, şehirlerin bizzat PKK'nın 'Özyönetim' kurması için yol verdiği, rotasını yitirmiş genç çetelerce insansızlaştırıldığını yaşayarak biliyor.
Bunun için de PKK yönetiminin yaptığı "Kontrolümüz dışındaki gençlerin eylemleridir" gibi gerekçeler "yalan" diye niteleniyor. Şu çok açık: PKK orta sınıftan destek alamadığından şehirlerin yoksul çeperlerini veya ilçeleri seçiyor. Bu da "hendek siyaseti"nin iflasını gösteriyor. Ama yerine yeni siyaset koyamaması da "şüphe" çekiyor.
Acaba bu kimin savaşı? Bir vekalet savaşı mı? Bu soruların cevabı, sadece PKK dışında değil, PKK ve HDP içinde de tartışılıyor. PKK dışı Kürt siyasetleri, aydınlar, iş dünyası ve orta sınıf tartışıyor. Ve Kürtler son dönemdeki sivil siyaset başarısının iflasını sorguluyor.
Rahmetli Tahir Elçi'nin üzerinde pek durulmayan son röportajı birçok şeyi açıklamaya yetiyor. Elçi şu tespitle başlıyor: "Bence PKK artık kendini kontrol edemez duruma geldi." Ve ardından aydınların da yaşadığı bir çaresizliği ekliyor:
"Kürt halkı bunları tabii ki görüyor. Çünkü barikatlar yüzünden, silahlar yüzünden çocuğu okula, kendisi de işe gidemiyor. Bunları açık açık görüyor. Eleştirirsen dışlanıyor ya da yok ediliyorsun. Bu yanı da var işin. Çaresizlik var bir taraftan da. Destekliyor evet çünkü alternatifi yok bu topraklarda PKK'nın."
Türkiye tarihinden biliyoruz, bu toplum ceberut tek parti yönetiminden çok çekti, aynı şeyi bir daha yaşamaya izin vermez. Yeni siyasetlerin önünün açılması vakti geldi ve geçiyor.
Lacivert Memleket
Eski bir Nokta'cı olarak dergilere özel merakım var ve ne zaman yeni bir dergi çıksa bulup okumaya çalışırım. Sektör dergileri dahil. Son bir yılda ilgiyle okuduğum bir dergi var:Lacivert. Birinci yılını kutlayan Lacivert dolu dolu bir dergi. Harika yazılar çıkıyor. Aralık sayısında "Memleket" meselesi var. O konuda konuşanlardan biri de Psikiyatrist, Şair Yazar Prof. Kemal Sayar.
Sayar'ın memlekete ve bize dair çok anlamlı tespitleri var. İşte onlardan sadece biri:
"Ben Türkiye'nin yaşayacağı büyük bir buhranın, halkın bu önsezisiyle, sezgisiyle önlendiğini düşünüyorum. Aslında ne zaman büyük bir hadise olsa bu halkın bilgeliğinin gökte büyük bir yıldız gibi parladığını görüyorsunuz. Sözgelimi Özgecan Aslan cinayetinde bütün ülkede herkes birbirini suçlarken, herkes gösterecek bir hain ilan etmeye çalışırken vefat eden kızımızın babası çıktı ve bütün Türkiye'yi yatıştıran bir konuşma yaptı. Bu halkın içinde merhametle mayalanmış bir bilgelik olduğunu düşünüyorum."
Başta Genel Yayın Yönetmeni sevgili arkadaşım Meryem İlayda Atlas olmak üzere emek veren herkesi kutluyorum. Elinize sağlık.
Yorum Yap