- 3.04.2015 00:00
Dünyada iç savaşlardan geçen ülkelerde bile bizdeki kadar, ülkesine düşmanlık eden azdır. Gezi'yle başlayıp, 17-25 Aralık darbesiyle başlayan süreçte bunu çok gördük. TIR operasyonları ve Suriye'ye ilişkin milli güvenliği ilgilendiren kayıtların sızdırılması bu açıdan tap nokta oldu. Bundan ötesi olamazdı.
Bu konuda Paralel Yapı birinciliği kimselere kaptırmayacak görünüyor. Her geçen gün daha da batıyorlar.
Doğdukları topraklara kötülükte sınır tanımıyorlar.
Şimdi gelin önceki gün kötülükte sınır tanımayan bu yapının önde gelen isimlerinden birinin, Önder Aytaç'ın, 140 karaktere sığdırdığı bir ifşaata yakından bakalım.
Şu satırlar önceki gün, elektrikler kesildikten sonra Savcı Mehmet Selim Kiraz'a yönelen terör saldırısından 26 dakika önce yazıldı: "Önemli; not edin bunu 1 kenara.
Bundan sonra meydana gelecek her elektrik kesintisinde, elektrik yokken öldürülen herkesten katil iktidar sorumludur."
Deli saçması deyip geçmek mümkün ama bu kadar kötülük üreten bir yapıdan her şey beklenir. Elektrik kesintisi ender görülen bir olay ama elektrik kesintisiyle cinayetler arasında bağ kurmanın ve bunu da iktidara bağlamanın dünyada eşi benzeri olduğunu sanmıyorum. Dünya siyaset literatürüne geçecek bir yaklaşım bu. Bu tweet'e çok sayıda tepki gelince Aytaç'ın şu cevabı da akıllara durgunluk verecek cinsten: "Ben siyaset bilimciyim, onlarca kitap yazdım, bu benim öngörüm..."
Düşünebiliyor musunuz adliyedeki terör saldırısından 20 dakika önce ülkede cinayet olabileceğini öngörüyor. Elektrik kesintisiyle cinayet işlemek arasında bir ilişki kuruyor ve bunu da bize öngörü diye yutturuyor.
Ortalıkta çok komplo teorisi dolaşıyor ama öngörü sahibi olmadıklarını, yaptıkları siyasi hesaplardan ve yenilgilerinden biliyoruz.
Bu tesadüf de olamaz. Geriye bir tek soru kalıyor: Acaba bütün bu olanlarda onların bilgisi ve parmağı mı var?
Bu yabana atılacak bir ihtimal değil.
CHP'de atanmışseçilmiş kavgası
CHP'de önseçim bitti ama partiye ve seçimlere nasıl yansıyacağı bilinmiyor.
Ortaya çıkan tablo, yarışa katılanları tatmin etmiş değil. Önseçimin adil bir seçim değil, bir siyaset dizaynı olduğunda hemfikirler.
Her yerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "özel talebi"nden söz ediliyor. Bu özel talebin sokaktaki uygulayıcıları ise dedeler. Üniversite öğretim üyeliğinden tanıdığım babadan CHP'li bir aday adayı şöyle diyor:
"Bu seçim benim için büyük deneyim oldu. Farklı bir CHP gördüm ve şoke oldum. Bundan sonra hiçbir CHP'li 'AKP dini alet ediyor' diye ortaya çıkamaz. Çünkü seçimi Dedeler belirledi.
Ellerinde anahtar listeyle sandık sandık dolaşıp seçmeni etkilediler.
Bunları bir kitapta anlatacağım."
Önseçimin CHP'nin önünü açmayacağı konusu genel kabul görmüş durumda. Bunun temel nedeni de önseçimle daha "şahin" bir kadronun listelere girmesi. Bu da CHP'nin yeni toplum kesimlerine ulaşamayacağı ama HDP'ye gidebilecek oyları kesebileceği anlamına geliyor.
Şahin kadronun, CHP yönetimi ve kontenjanla gelecek adaylar üzerinde de etkinlik kurabileceği söyleniyor. Seçilmiş - atanmış kavgasının bir versiyonu yaşanabilir.
Bir dönem önce, Gürsel Tekin'in Necla Arat'a dediği "tombaladan vekil" sözünün, bu kez kendilerine dönme olasılığı çok yüksek. Bunun ipuçları da önümüzdeki günlerde İstanbul'dan ortaya çıkabilir. Dursun Çiçek öncülüğünde bir kampanya başlarsa hiç şaşırmayın.
Yorum Yap