- 4.11.2014 00:00
Türkiye'de sivil toplumun örgütlü ve etkili olmadığı biliniyor. Çok partili dönemden sonra toplumun daha çok sandığa "dökülen" bir geleneği var. Toplumun geniş kesimlerinin katıldığı ve etkili olduğu eylem sayısı ise çok az. En etkilisi 90'ların orasında Susurluk Skandalı'na tepki olarak başlatılan "Aydınlık için bir dakika karanlık" eylemiydi ama o da yarım kaldı.
Son yıllarda, "Genç Siviller" gibi sivil iradeye destek veren, darbe karşıtı çıkışlar yapanlar oldu ama hâlâ ağırlıkla "yakıp-yıkma" ile "sessiz izleme" arasına sıkışıp kalan bir durum var. Şimdi sivil toplumun önünde, devreye girebileceği müthiş bir fırsat var: Çözüm süreci. Çözüm sürecinin, arkasındaki yüzde 60'ı aşan toplumsal desteğe rağmen sık sık sabote edilmek istendiğini biliyoruz. Akil İnsanlar'ın yeniden devreye girmesi, hükümetin ve siyasi partilerin çabası yetmiyor. Artık, barışın kalıcı olması için sivillerin de elini taşın altına koyması gerekiyor. Peki, ne yapılmalı?
Bu sorunun cevabını vermek için yeni bir platform oluştu: "Her Şeyi Bırak Barışa Bak" platformu... Aktivist Cengiz Alğan, bir grup aydınla birlikte topluma tarihi bir çağrı yaparak herkesi aktif göreve davet ediyor: "Bugüne kadarki bütün barış denemelerimiz eski devlet aklının karanlık duvarlarına çarpıp parçalandı. Yıllarımızı, canlarımızı, çocuklarımızın geleceğine yatıracak kaynaklarımızı, uzadıkça anlamsızlaşan bir savaşta heba ettik. Ortak aklımız, ortak vicdanımız, bizi bize bağlayan bin yıllık kardeşlik hukukumuz, hakikatimiz felç edildi.
Şimdi ilk defa barışa bu kadar yakınız. Ama yine yolumuza taş koyanlar var. Hükümeti devirme girişimleriyle, sokak isyanlarıyla, itibarsızlaştırma kampanyalarıyla gözümüzü, gönlümüzü, dikkatimizi barıştan uzaklaştırmaya çalışıyorlar.
Bütün Türkiyelilere çağrımızdır: Çözüm Süreci, kesintiye uğratılan bin yıllık kardeşliğimizin yeniden tesisine sunulmuş büyük bir imkândır. Gerçek potansiyelimizi açığa çıkaracak büyük bir fırsat, büyük bir nimettir. Yeni Türkiye'nin kuruluşunda bir sıçrama tahtasıdır.
Gelin bu defa savaş çığırtkanlarına izin vermeyelim. Onlar bir avuç, biz milyonlarız. Yeni Türkiye'nin yeni ortak aklını, yeni ortak vicdanını hep birlikte inşa edelim. Büyük barışımızı kurmak için 'muhtaç olduğumuz kudret' kadim Anadolu topraklarının geleneklerinde mevcut. Yeter ki dikkatimiz dağılmasın, barışa odaklanalım.
Gelin Türkiyeliler; her şeyi bir kenara bırakalım. Barışa bakalım."
Dersim 38 Anıt Mezar
Türkiye'nin çok tartışılan inşaat ve gayrimenkul sektörünü, uluslararası normlara taşımak ve sektörü en iyiye teşvik etmek için anlamlı bir ödül geleneği başlıyor: "Sign of the City Awards."
Bugüne kadar hep yurtdışında verilen bu tür ödüllerin artık Türkiye'de yapılması, Türkiye'deki inşaat ve gayrimenkul sektörünün sadece izleyen değil, izlenen bir noktaya geldiğini gösteriyor. Sektörün deneyimli isimlerinin yer aldığı jüri, iki gün süren toplantının ardından yarışmanın finalistlerini ve ödül kazanan projeleri belirledi.
Kuşkusuz yarışmaya katılan 142 farklı projenin hepsi güzel ve anlamlı ama içlerinden biri çok farklı. En iyi sosyo- kültürel yapı kategorisinde finale kalan üç eserden biri olan "Dersim 38 Anıt Mezarı" projesi... Ünlü Mimar Dara Kırmızıtoprak'ın eseri, memleketi Dersim'de 1938'de yaşanan katliamın anısına yapıldı. Mimari açıdan ödül alması elbette başarı ama asıl başarı Dersim katliamı gibi kritik bir konuda toplumun geldiği noktayı göstermesi...
Tabular yıkılıyor ve Türkiye tarihiyle barışıyor.
Yorum Yap