- 1.11.2014 00:00
Türkiye, bölgesinde derin sorunlarla boğuşurken, ilginçtir bu süreci ana muhalefet partisi CHP biraz uzaktan izliyor. Ne hükümetin önerdiği siyasete destek veriyor, ne de toplumu tatmin edecek alternatif bir siyaset öneriyor. Bu yüzden de tüm negatif gelişmelere rağmen CHP, hâlâ AK Parti karşısında iktidar umudu değil.
Bu da ister istemez parti içi ayrılıkları hep gündemde tutuyor. Yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki başarısızlık nedeniyle başlayan parti içi tartışma, nihayet ilk istifayla sonuçlandı.
CHP içindeki ulusalcı kanadın önde gelen ismi Emine Ülker Tarhan istifa etti. Tarhan istifa ederken CHP siyasetini de sert bir dile eleştirdi: "Türkiye'nin iç ve dış tehditlerle karşı karşıya olduğu, iş ve terör cinayetleri ile sarsıldığı bu çok kritik dönemde sorumsuz çağrılar, tutarsız tezkere söylemleri, belirsiz politikalar ile halkımızın duyarlılıklarından kopuk muhalefet anlayışında ısrar edeceği anlaşılan CHP yönetiminin, olası vahim tercihlerini değiştiremeyeceğimi anladığımdan, büyük umutlarla geldiğim CHP'den istifa ediyorum."
Bu, beklenen bir istifaydı. Ulusalcıların her konuda CHP yönetimini sert eleştirmesi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun da bu tavra, olağanüstü kurultay öncesi isyan etmesi sonun başlangıcıydı. Kılıçdaroğlu, o konuşmasıyla ulusalcıların 2015 seçimlerinde aday yapılmayacağının da işaretini vermişti.
Aslında onlar da daha yerel seçimler sonrası kamuoyu araştırmaları bile yaptırarak "yeni bir parti" arayışına girmiş ama bir sonuç alamayacaklarını görmüşlerdi.
Tek umutları ve asıl beklentileri de Metin Feyzioğlu'nun CHP'nin başına getirilmesiydi. Muharrem İnce'nin devreye girmesi bu hesabı bozduğu için, bugün grup olarak değil "tek başına" istifa noktasına gelindi. Arkası gelse de sayı birkaçı geçmez. Grup kurabileceklerinden söz ediliyor ama CHP varken, CHP benzeri bir partinin şansı yok. Bu noktada tavrı en çok merak edilen isim, eski genel başkan Baykal. Baykal'ın da 2015'te aday yapılmayacağı biliniyor ama yine de ayrılmayı seçmeyeceği konuşuluyor. Baykal dahil herkes 2015 seçimindeki yenilgiyi bekliyor. Ama bu, siyaset üretmeyen CHP'de her an yeni bir şey olmayacağı anlamına gelmez.
MEF'in Nobel yolundaki kızı
Cumhuriyetin 100. yılına yaklaşırken, "Nereye geldiğimiz?" sorusunun cevabı hepimizi düşündürüyor. Birçok alanda henüz istenen noktada değiliz.
Ama bu gerçeği bilmek umutsuz olmayı gerektirmiyor. Türkiye 91 yılı geride bırakırken cumhuriyetle demokrasiyi, özgürlükle zenginliği buluşturmada geç kalsa da birçok alanda önemli adımlar atıldı ve o yolda hızla ilerliyor. 29 Ekim'de Özel MEF Okulları'nın düzenlediği cumhuriyet etkinliğini izledim. MEF'li öğrenciler, bilim, sanat ve spor alanında elde edilen başarıların ön plana çıktığı farklı ve anlamlı bir etkinliğe imza attılar.
Çocuklar, dünün farklı alanlardaki başarılarıyla bugünü buluşturmuşlardı. Örneğin Matematik dünyasına adını yazdıran Prof. Dr. Cahit Arf'in bilime katkılarından söz ederken, sahneye bu yıl Polonya'da düzenlenen "First Step To Nobel Prize In Physics" yarışmasında dünya birincisi olan 12. sınıf öğrencisi İlayda Şamilgil çıkıyordu.
Şamilgil, "Sıvılardaki Su Oranını Mıknatısla Ölçebilen Ucuz, Hızlı ve Taşınabilir Bir Sistem" adlı projesi ile yarışmaya katılmış ve Nobel yolunda ilk adımı atmıştı. Onu gururla izlerken, şu sözleri ders niteliğindeydi: "Eğer öğretmenler donanımlı ve öğrencileri yüreklendirmeye hevesliyse öğrencilerin başarıyı yakalayamayacağı bir konu yok."
Böyle umut veren bir gençlik var ama yetmez, sayılarını artırmamız gerekiyor.
Yorum Yap