- 22.08.2014 00:00
AK Parti'nin yeni genel başkan adayını, seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Başbakan Erdoğan açıkladı: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu. Bu seçimle aynı zamanda yeni başbakan da belli oldu. Sürpriz değil beklenen bir sonuç bu. Türkiye ve AK Parti için de yeni bir dönem başlıyor. Birinci 12 yıllık dönemin başarıları üzerine kurulu ikinci bir yeni dönem.
Arkasında 9 seçim başarısı olan bir partiden söz ediyoruz. Türkiye, çok temel sorunlarıyla yüzleştiği, adını koyduğu ve bazı konularda önemli adımlar attığı bir dönemi artık geride bırakırken, anayasadan idari yapılanmasına kadar, kurumsallaşmanın öne çıktığı yeni bir dönemin başındayız.
Bu dönemde siyasetin merkezi, halkın ilk kez cumhurbaşkanı seçmesiyle değişti. AK Parti, bu gerçekle örtüşen bir değişim yaptı ve yeni genel başkanının ismini belirleyecek ilk adımı attı: Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu. Davutoğlu, Türkiye'nin demokratikleşme yürüyüşüne, sorunlarıyla yüzleşmesine yol açan AK Parti'nin siyaset felsefesini içselleştiren, bunu dış politikadaki "ahlaki ve ilkesel" duruşuyla dünyaya taşıyarak öne çıkan, etkili bir isimdi.
Türkiye ve AK Parti, Davutoğlu başkanlığında yeni bir yolculuğa hazırlanıyor. Hayırlı olsun.
CHP'de muhalefet ne istiyor?
CHP Genel Başkanlığı'na aday olmak için yola çıkanların söylediklerine bakınca şaşmamak elde değil.
Parti içi muhalefet, adını koymasa da "Kılıçdaroğlu gitsin, Muharrem İnce, Metin Feyzioğlu veya Deniz Baykal gelsin" anlayışı içinde. Alternatif siyaset öneren yok.
Alın Muharrem İnce'nin söylediklerini... İnce, kamuoyunun önüne ilk çıktığında "tüzük eleştirisi"nden öteye geçmedi. Eğer "Yeni" değil de "Yeniden CHP" deniyorsa bunun ipuçlarının ortaya konması gerekiyordu.
Son dönemde adı siyaset kulislerinde dolaşan Feyzioğlu'nun durumu da farklı değil. Feyzioğlu, önceki gün bir TV yayınında şöyle diyordu: "Ben demokratik şartlar gerçekleşmiş olsa orta sahadan forvete geçerim. Aday olurum."
Siyasette de futbolda da zoru başaranlar ayakta kalır. Eğer bir futbolcu orta sahada oynuyorsa forvete geçmek için şart ileri sürmez. Koşullar ne olursa olsun, o koşullarda futbolcuyu, topla ilişkisi ve tekniği forvete taşır.
Siyaset de öyledir. Halka veya delegeye umut veriyorsanız kimse size engel olamaz. Ama "o gitsin ben geleyim" derseniz bu da tutmaz.
CHP'deki durum tam da böyle. Bunun nedeni de CHP ve çevresinde "Yeni Türkiye"ye ve küresel dünyaya ilişkin bir siyasi aklın ortaya çıkmaması.
Bu da CHP'de mevcut yönetimin değişmeyeceğine işaret. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bu delege yapısı ve bu parti kamuoyu ile seçimi rahat alır. Peki, yeni bir siyaset veya sol bir siyaset ortaya koyabilir mi?
Özellikle partinin solcu tabanında böyle bir beklenti var. Delegelerdeki bu beklentiyi Ardahan'ın Posof ilçesinde uzun yıllar belediye başkanlığı yapan Şükrü Bozyiğit şöyle anlatıyor:
"Önümüzdeki kurultay, beni umutlandıran bir sürecin başlangıcı olur diye düşünüyorum. Yıllardır partimiz ağırlıkla CHP'nin asıl sahibi gibi davranan hâkim bir zihniyetin etkisinde. Artık bunun tamamen değişmesi gerekiyor. Çünkü Türkiye'nin çok temel sorunları var; Kürt ve Alevi meselesi, demokrasi, işsizlik ve emek sömürüsü gibi... CHP bu sorunların neresinde? Bu kurultaydan halkın içinden gelen, sokağın ne istediğini merkeze taşıyan bir kadro yenilenmesi bekliyorum. Bunun için genel başkanımızı destekleyeceğim..."
Yorum Yap