- 18.07.2014 00:00
Üç cumhurbaşkanı adayının ortaya koyduğu fotoğraf, Türkiye'nin ne kadar değiştiğini gösteriyor. Üçü de cumhuriyetin dışladığı, ötekileştirdiği kesimlerden geliyor.
Bir süre önce Yrd. Doç. Dr. Vahap Coşkun, bu gerçeğe işaret eden bir yazı yazdı. Coşkun şöyle diyordu: "Cumhuriyetin kurucu ideolojisine gelince, o bir aday bile gösteremiyor; Kemalist bir aday yok yarışta. Kemalist olma iddiasındaki parti bile Kemalist olmayan birine sarılmak zorunda kalıyor."
İşin doğrusu farklı bir adayla da olsa seçime girmeleri bile önemli bir adım. Daha önceleri tehditlerle, 367 gibi garabetlerle nasıl engellemeler yaptıkları biliniyor.
Bu gerçeklere rağmen Kemalist kesimdeki "adaysızlığın yarattığı" derin rahatsızlık bitmedi, bitmiyor. Hâlâ gazete köşelerinde, siyaset kulislerinde bu travmanın sonuçları tartışılıyor. Büyük olasılıkla seçim sonrası daha da alevlenecek.
Aslında bu sonucu yaratanlar da, bu sonucu tartışanlar da ne yazık ki Türkiye'nin nasıl bir dönüşüm yaşadığı gerçeğini görmedi, hâlâ da görmüyor.
Geldiğimiz bu nokta, Türkiye sosyolojisinin değiştiğini ve normalleşme yoluna girdiğini gösteriyor. Siyaset bu değişimi ne kadar önceden görüp öncülük ederse o kadar toplumla bütünleşir.
Bu gerçeği ilk gören Başbakan Erdoğan ve partisi oldu. Son 12 yılda hem kendi kitlesini hem de Türkiye toplumunu dönüştürme konusunda önemli adımlar attı karşılığını da oy olarak aldı.
CHP ve çevresi ise tam tersini yaptı. Toplumun taleplerine uygun siyaset geliştirmediği için ara yollara başvurdu. Sağcı, milliyetçi, Kürt ve muhafazakâr kesimden adamlar devşirerek toplumun taleplerine cevap vermek istedi ama tutmadı. Bu da bir değişimdi ama toplumun zorlamasıyla oldu. CHP'nin türban meselesine ve çözüm sürecinin yasallaşmasına katkısı da en son bir siyaset mühendisliği ürünü olan muhafazakâr kimlikli aday çıkarması da böyle bir zorlamanın sonucu. 100 yıllık Kemalist sistemin yaşadığı travmanın nedeni bu.
CHP kendisini değiştiremediği için toplum CHP'yi değiştiriyor.
Solun Demirtaş sınavı
Şu günlerde HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın sola verdiği mesajlar kadar solun Demirtaş'a sandıkta nasıl sahip çıkacağı da konuşuluyor. CHP ve çevresinde yaşanan siyasi kırılma bu açıdan bir fırsat. Bu fırsatı Kürt siyasi hareketi iyi değerlendirdi. Toplumun değişimine ayak uyduran bir hamleyle, önüne koyduğu "Türkiyelileşme" hedefini Demirtaş'ı cumhurbaşkanı adayı yaparak anlatma şansı yakaladı.
Kemalistlerin, solun adaysızlığı, Alevi toplumunun CHP adayıyla ilgili kaygıları ve ilk kez bu seçimde oy kullanacak olan yurtdışında yaşayanların arasında ciddi oranda Alevi- Kürt kitlesinin olması bu şansı artırıyor.
Bu potansiyel ne kadar bir oya tekabül ediyor ve ne kadarı sandığa yansır bilinmez ama Demirtaş ın sandıktaki başarısı yeni bir muhalefet aksının da işareti olabilir.
Yüksek oy almasını birileri "pazarlık gücü olarak kullanacak" diye yorumlayabilir ama işin en önemli yanı "siyaset"in güçlenmesi...
Bu nedenle sadece Türkiyelileşme siyaseti izleyen Demirtaş değil, aynı zamanda sol, sosyal demokrat hatta Alevi toplumu da o siyasetin Türkiyelileşmesine destek olup olmama sınavı verecek.
Yorum Yap