- 29.12.2013 00:00
AK Parti-cemaat kavgası, Kürt meselesinin çözüm sürecine girdiği, yeni anayasa, hukukun yeniden yapılanması, seçim sisteminin yenilenmesi gibi temel sorunların tartışılabileceği bir seçim sürecinde devreye girdi.
Burada bir siyaset mühendisliği olduğu çok açık...
Temelleri çok önceden atılan bu siyaset mühendisliğinin açığa çıkartılmasında "dershane tartışması" önemli bir hamleydi. Bu tartışma siyasete yönelik hamlelerin adresini açığa çıkarttı.
Bu bir siyasi strateji miydi bilemem ama dershane tartışması olmasaydı bugün gündemi sarsan yargı ve polis içindeki yapı açığa çıkmaz ve daha kritik bir sürece girerdik.
Hatta seçim sürecinde kaset savaşları da alıp başını giderdi.
Kim rutin dışına çıktı?
Türkiye'nin yargı sisteminin problemli olduğu biliniyor. Bu problemli durumu, son yıllarda yargı içinde güçlenen ve "egemenlik kavgası" üzerinden siyasete müdahale eden bir grup daha da vahim hale getirdi.
Bu zeminde hukuk normları üzerinden sürece bakmak anlamlı değil çünkü yargının içindeki bir grup kural dışına çıkıyor.
Rutin dışı 1: Soruşturmayı Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde ele almak...
Rutin dışı 2: Bırakın başsavcıya bilgi vermeyi, önemli bir soruşturmayı yürüten savcı gizli soruşturmayı basına sızdırıyor sonra da "militan" gibi bildiri dağıtıyor.
Rutin dışı 3: HSYK ve Danıştay'ın kararları da normal prosedüre uygun değil.
Sonuç: Yargı üzerinden "egemenlik kavgası" verenler yürürlükteki (pozitif) hukuk içinde kalarak bir mücadele vermiyorlar tam aksine hukuku enstrümanlaştırıyorlar...
Türkiye'nin yaşadığı sorun bu... Bu sorunu toplumsal iradeye dayalı egemenliğin kabulüyle aşabiliriz.
Hüseyin Gülerce'nin uyarısı
Şu kritik günlerde Zaman yazarı Hüseyin Gülerce'yi izlemekte yarar var. Her zaman olduğu gibi içinde yer aldığı camiayı da incitmeden ince mesajlarıyla herkese sesleniyor. Ama en başta da hukukun genel kurullarını hiçe sayıp rutin dışına çıkanlara...
"Yargıdaki direncin hukuk ve adalet adına yapıldığına inanmıyorum. Savcılar ellerinde kağıtla inip bildiri okuyorsa bu davranış militanlıktır.Başbakan Erdoğan hakkında içeriden dışarıdan tertip yapılmasını bir millet evladı olarak hazmedemiyorum, kabullenmiyorum."
Aslında Gülerce, bu son mesajlarından önce sürece nasıl yaklaştığını çok net ortaya koymuştu. İşte onun köşesinden bir tespit:
"Hükümete tuzak kurmak, dışarıyla işbirliği yapmak, Türkiye'nin adını dünyalara duyuranların işi olamaz. Tam tersine, bu ülkenin hayrına olan insanlar, istikrardan yanadır. Ülkenin, zincir atmasını istemezler. Çözüm sürecinin sekteye uğramasını da istemezler. Çünkü analar artık ağlamasın, derler. Üçüncü olarak da, milletimize kurulan bütün tuzakları, gönül beraberliğimizin, kardeşliğimizin, birliğimizin bozacağını bilirler, bunun üstüne titrerler..."
Gülerce'nin bu tespitlerine katılmamak mümkün değil. Görmek isteyenlere kurulan tuzak ancak bu kadar net anlatılır.
Yorum Yap