- 17.12.2013 00:00
CHP'nin Ankara'da kendi geleneğinden biri yerine MHP'li Mansur Yavaş'ı tercih etmesi, İstanbul'da dizayn edilen siyasetin Ankara versiyonundan başka bir şey değil.
Sürpriz de değil. Bu siyasi hamleye, son dönemde yargı alanında ve siyaset arenasında sahnelenen gelişmeler ışığında bakmak gerekiyor.
Çünkü AK Parti- Cemaat gerginliği, yargının uzun tutukluluğa direnmesi, Haberal'ın tahliyesi, Balbay'ın serbest bırakılması (çok daha önce bırakılmalıydı) tesadüfü aşan bir aklın devreye girdiğini gösteriyor. Bunlar, öyle gizli kapaklı da yapılmıyor, açık açık herkesin gözü önünde gerçekleşiyor. Bu tabloya BDP'li tutuklu milletvekillerinin bırakılmamasını da ekleyin. Baksanıza Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararı, Balbay dahil herkes milletvekillerinin tahliye edilmesi lehine yorumlarken, yerel mahkeme tam tersi bir karar veriyor.
İzahı yok. Sanki siyasette gerilim artsın isteniyor. Tıpkı daha önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giderken olanlar gibi...
Mansur Yavaş işte böyle bir siyasi zeminde CHP adayı yapılıyor. Oysa iki yıl önce onun gözünde CHP elitist ve halka tepeden bakan bir partiydi. Hatta MHP'yi CHP'lileşmekle suçluyordu. "Yeni" CHP ise kurultaylarında Che Guevara ve Deniz Gezmiş pankartları açıyor, devrimci geleneğe sahip çıkıyor, Çorum, Maraş katliamından söz ediyordu.
Bu birlikteliğe bırakın sosyal demokratları, CHP'nin ulusalcıları bile şaşırdı. Çünkü onları da aşan İstanbul'dan Ankara'ya uzanan bir proje bu... Bu nedenle CHP sadece "sağcı"laşmıyor derin bir operasyonun merkezi haline geliyor. Tabii bu Yavaş'ın Ankara'da bir karşılığı olmadığı anlamına gelmiyor. Yavaş, geçen seçimlerde yüzde 27 oy almış bir siyasi aktör. MHP'nin Ankara'da düşük profil aday göstermesi de dikkate alınırsa bu seçimlerde de şansı var. Ancak riski de var. Özellikle "muhafazakâr milliyetçi" kesimlere ne diyecek doğrusu merak ediyorum.
Türkiye bir kez daha "AK Parti gitsin" üzerinden bir seçim ittifakına tanık oluyor. Türkiye toplumunun buna nasıl tepki vereceğini 30 Mart akşamı göreceğiz.
Kentsel dönüşümde gerçekler ve yalanlar
Seçim sürecinde bu konular konuşulur mu bilemem ama en azından "Kentsel Dönüşüm" meselesinin tartışılacağını umuyorum. Çünkü bu konuda şehir yalanları sınır tanımıyor. Evleriniz ucuza kapatılacak veya sizi başka yerlere gönderecekler gibi sayısız iddia ortada dolaşıyor.
Oysa durum böyle değil. Geldiğimiz noktada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı her türlü yardımı yapıyor, yasa hazır ve çok sayıda farklı seçenek de var.
Ve en önemlisi ortaya çıkmış örnekler. Onlardan biri de İstanbul Esenler'deki kentsel dönüşüm. Birkaç gün önce Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu'yu görünce sordum: "Durum nasıl gidiyor?"
"Çok çok iyi. 1800 konutu teslim ettik, 6 bininin yapımı sürüyor. 850 adedini özel sektör, diğerini biz yapıyoruz. Önemli olan bunu toplumsal talebe dönüştürmek. Halkın yüzde 95'i dönüşüm istiyor. İki şey önemli: Halkın rızası ve yerinde dönüşüm. Farklı seçenekler sunuyoruz. İster müteahhitle anlaşır, ister bizimle isterse de kendisi yapar. Ortaya çıkan ekonomik değeri vatandaşa aktaran bir sistem kurduk. Kiraya çıktığında kirasını ödüyoruz. Şu anda sorunsuz sürüyor."
Esenler'de dönüşümle sadece binalar yenilenmiyor, Şehir Düşünce Merkezi'nde hazırlanan "Kentsel Dönüşüm Master Planı"yla ortaya yeni bir kent mimarisi ve tasarımı çıkıyor.
Siyasetçilerin bu deneyimi incelemeden konuşmaması gerekiyor.
Yorum Yap