- 19.09.2013 00:00
1990'lı yıllardaki faili meçhul cinayetlerle ilgili birçok soruşturma farklı biçimlerde sürüyor ama hâlâ toplumun vicdanı rahatlamış değil.
İçe kapalı Türkiye'nin geçmişinde onlarca katliam, faili meçhul cinayet, suikast var ama 90'lar farklı.
Bir kere o yıllarda rahmetli Özal'ın çabalarıyla dünyaya açılan bir Türkiye vardı. Berlin Duvarı yıkılmış, Sovyet sistemi de Perestroyka ile yerle bir olmuştu. Dünyada ve Türkiye'de değişim rüzgârları esiyordu.
O rüzgârla "Şeffaf Karakol" isteyen ve "Kürt realitesi"ni tanıyan DYP-SHP koalisyonu iktidar oldu.
Demirel ve rahmetli Erdal İnönü, Türkiye'ye demokrasi ve özgürlük vaat etmişlerdi ama hiçbiri gerçekleşmediği gibi Türkiye, kısa sürede "bir devlet politikası" olarak cinayetlerin işlendiği çetelerin, mafyanın kol gezdiği bir cehenneme döndü.
Birkaç yıldır Türkiye, o dönemi cehenneme dönüştüren siyaset ve aktörleriyle hesaplaşmaya çalışıyor.
Musa Anter cinayeti, Albay Temizöz davası bu hesaplaşmanın ilk adımları... Arkası gelecek ve geliyor da...
Birkaç gün önce o dönemin iki önemli ismi, eski İçişleri ve Adalet bakanlarından Mehmet Ağar'la o faili meçhullerde rol oynadığı ileri sürülen Özel Harekâtçıların "kurucu babası" Korkut Eken, Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na ifade verdi.
Bu iki aktörü de 80'li yılların ortasından itibaren genç bir gazeteci olarak yakından izledim.
Daha 1988'de yayınlanan MİT Raporu'ndan itibaren bu iki ismin Türkiye'de olup biten her şeyden haberdar olduğu biliniyor. Şimdi onlardan biri, Eken çıkıp şöyle bir ifade veriyor:
"Yeşil yaşıyor, çıkıp konuşsun. 90'lı yıllarda Yeşil'i, JİTEM ve bütün istihbarat birimleri kullandı. Yeşil, MİT ve jandarma ile çalıştı. Doğruları söylesin. Karanlık bir dönem aydınlanacaktır."
İlk bakışta insana etkili bir çıkış gibi geliyor. Ama alakası yok. Karanlık dönemin önemli aktörlerinden biri o dönemin aydınlatılmasını istiyor. Hem de "kullanan"dan değil, "kullanılan"dan.
İki şeyden çok emin ki böyle konuşuyor: Yaşıyorsa konuşmayacağından, ölüyse de sonsuza kadar susacağından...
Çünkü Yeşil yani Mahmut Yıldırım nihayetinde Eken'in de dediği gibi MİT'in ve JİTEM kullandığı bir figüran.
Oysa asıl aktör olan, Eken'in kendisi. Hem MİT döneminde hem de Özel Harekât döneminde çok etkili ve yetkili biriydi.
Bu durumda olup bitenleri o bilmeyecek de bir figüran olan Yeşil mi bilecek?
Bari aklımızla alay etmeyin.
Yeni Türkiye gazetesi
Önceki gün 43 yıldır yayın hayatını sürdüren Türkiye gazetesinin "değişim" gecesindeydik. Türkiye gazetesi özellikle 70'le 90'lı yıllar arasında benim gibi soldan gelenlerin pek de kapsama alanına girmeyen muhafazakâr-dindar ve milliyetçi kesime hitap eden bir gazeteydi. Görüşleri farklıydı ama hep okumaya çalıştım.
Çünkü o camianın Türkiye'nin değişimine nasıl tepki vereceğine bir ölçü olarak baktım ve hep merak ettim. Bir süre önce, Taraf gazetesinden ayrılan, daha doğrusu ayrılmak zorunda kalan çok sayıda yazar, gazeteci arkadaştan bir bölümünün oraya geçeceğini duyunca doğrusu çok umutlandım. Bu Türkiye gazetesi için devrim niteliğinde bir karardı.
Nihayet o devrimin gerçekleştiğine geçen akşam tanık oldum. Eskiyle yeninin sentezlendiği haberciliğin öne çıktığı pırıl pırıl bir gazete olmuş "yeni" Türkiye. Sahibi Mücahit Ören ve Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak'ı bu cesur çıkışı nedeniyle kutluyorum.
Yorum Yap