- 14.07.2013 00:00
Ana muhalefetin de desteğini alan Gezi'deki toplumsal muhalefet, 2013'ün ikinci yarısına sert bir hamleyle girdi. Bu da siyaseti, bir satranç oyununa dönüştürdü.
BDP-PKK hattı da Gezi'ye destek vermedi ama demokratikleşme beklentisini yükselterek oyuna katıldı.
Ayrıntıları bir yana bırakıyorum, ister komplo isterse spontane toplumsal hareket denilsin Gezi Şah-Mat dedi...
Hem bu siyasi hamleye hem de çözüm süreci ekseninde yükseltilen taleplere, AK Parti iktidarının yapacağı tek hamle var: Demokratikleşme... Bu hamle önümüzdeki sürecin seyrini belirleyecek.
İktidar bu sürecin ilk adımını, yeni anayasanın üzerinde anlaşma sağlanan 48 maddesini Meclis'e getirme çağrısıyla attı. İç Hizmet Kanunu'nun 35 maddesi ve Rahmetli Şerafettin Elçi'nin adının Şırnak Havaalanı'na verilmesi de önemli... Ama bu yetmez. Hele seçim ve başka nedenlerle sonbaharın soğuk geçeceğinden söz edilirken...
Bunun önüne geçmek mümkün...
Çünkü şu an, ortada hem CHP ve Gezi'nin dillendirildiği "Özgürlük ve demokrasi" talebi, hem de BDP çevresinin önerileri var.
Bunlara AK Parti'nin kendi kongresinde vaat ettiği 63 maddeyi de ekleyince nelerin yapılması gerektiği çok açık.
Satrançta hamle üstünlüğü için bir fırsat bu... Büyük bir demokratikleşme devrimi başlatmanın tam zamanı...
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, bunun ipucunu bir süre önce "hayal bile edemeyeceğimiz" şeylerin olduğu bir paketten söz ederek verdi.
Bu iyi bir hamle olabilir ama en azından bir kısmının tartışılmasına toplum katılmalı.
Bu topluma umut vereceği gibi siyasetin de önünü açacaktır.
'Eksiğimiz var ama çaba harcıyoruz'
Önceki gün "CHP'de yerel yönetimler operasyonu"nu yazınca CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran aradı.
İlginçtir, şu sıralarda bütün siyasetçilerden aynı klasik şikayeti duyuyorum:"Kamuoyunda oluşan algıyla olgu arasında fark var"
Oran da aynı şeyi söyledi:
"Daha önceki seçimlerde yaşadığımız sıkıntıları bir daha yaşamamak için bu kez seçime 9 ay kala adaylarımızı belirleme kararı aldık. Tüzüğümüz de açık: Yerel seçimlerde merkez yoklaması yapılacak. Biz buna rağmen eğilim yoklaması da yapıyoruz. Örgüte, halka ve o bölgeden sorumlu milletvekillerimize soruyoruz. Bu ön seçim kadar demokratik olmayabilir ama en akılcı yöntem diye düşünüyoruz. Doğrusu bunun görülmemesine üzülüyoruz..."
Parti içinde rahatsız olanların yüzde 10'u geçmeyeceğini söyleyen Oran, bir başka görülmeyen noktaya daha dikkat çekti:
"Tamam, bizi eleştirin ama çabalarımızı da görün. Genel seçimlerde kadın ve gençlerin önünü açan kotaları artırdık. Yerel seçimlerde de kadın ve genç adaylardan adaylık ücreti almıyoruz. Yeter mi? Elbette yetmez... Eksiğimiz var ama hakikaten çaba harcıyoruz..."
'Sandığı koy, en büyük hakem millet karar versin'
Oran, sitemine rağmen CHP içinde parti içi demokrasinin olmadığını söyleyenlerin sayısı az değil. Onlardan biri CHP'nin paradoks içinde olduğunu belirtip şöyle diyor:
"Bugünkü CHP yönetimi 12 Eylül faşist diktatörlüğünün getirdiği partiler ve seçim yasasının değiştirilmesini istiyor. Ama değiştirilmesini istediği yasanın gereğini yapmıyor. Ayrıca o faşist yasa bile ön seçimi bir kanun hükmü olarak koymuştu. Bunu Özal değiştirdi ve bizimkilerin de işine geldi. Bir lider partiyi büyütemiyorsa ön seçim istemez. İçinde demokrasi olmayan parti de ülkeye demokrasi getiremez. Sandığı koy, en büyük hakem millettir."
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ovur/2013/07/14/eksigimiz-var-ama-caba-harciyoruz
Yorum Yap