- 5.07.2013 00:00
Ortadoğu'da fırtınalı bir bahar yaşanacağı bekleniyordu ama bu kadar hızlı biçimde kasırgaya döneceği beklenmiyordu.
Elbette böylesine kirlenmiş ve kök salmış diktatörlük rejimlerinin hüküm sürdüğü coğrafyada demokrasiyi kısa sürede hayata geçirmek kolay değil.
Bu gerçeği Türkiye'nin son 60 yıllık darbeler tarihinden iyi biliyoruz.
Başta ordu olmak üzere, kurumların, sivil toplum örgütlerinin, medyanın hatta aydınların eski sistemle nasıl iç içe geçtiklerini sayısız kez görüp öğrendik. Onların değişmeleri zor ama asıl zor olan yarattıkları algı.
Mısır'da dünün özgürlük meydanı Tahrir'i birkaç gündür dolduran kitlelere bakın. Laikler, liberaller, Kıptiler, şehirliler ve bir kısım İslamcılar. Ne istedikleri sorulduğunda hepsinin söylediği büyülü sözcük "demokrasi"ydi. Peki, ne geldi?Darbe.
Bu darbe, Ortadoğu yeniden şekillenirken Mısır'ın saf dışı kalması içindi. Aynı şey Taksim Gezi Parkı eylemiyle Türkiye üzerine de oynandı.
Böylece bölgenin iki önemli ülkesi Mısır ve Türkiye etkisizleştirildi. Ülke içindeki toplumsal çevreler bu oyunun bir parçası olarak rol aldı, o kadar.
Bunun iktidardaki Müslüman Kardeşler'in yanlışlarıyla, muhalefeti anlamamasıyla ilgisi yok. Bu, darbecilerin klasik yalanı. Kurt, kuzuyu yemeyi kafaya koymuş bir kere. Ölçü sizin yanlış yapmanız değil. Tabii yanlış yapmanız onların şansını artırıyor.
Mısır askeri darbelerin değil ama demokrasinin acemisi. Bu nedenle eski düzenin oyununa çabuk gelindi.
İktidar acemi, muhalefet zayıf olunca da darbecilere gün doğdu. Mısır'da Tahrir'e dökülen ya da döktürülen toplum kesimleri de bu süreci hızlandırdı.
Ne talep ettiler? İktidar gitsin.
Bu darbecilerin talebiydi ve o talebi toplumun talebi gibi sunmayı başardılar. Oysa demokrasilerde, gerçekleşebilir ve iktidara geri adım attıracak talepler demokratik talep sayılır. İktidarları ise sokaklar değil, seçim sandıkları götürür.
Mısır'da "demokrasinin güvencesi" diye sunulan liberaller, demokratlar, laikler, okumuş yazmışlar ve şehirliler, iktidarın yanlışına tahammül edemedi ama darbeyi içlerine sindirdi. Hem de havai fişek atarak. İnanılmaz bir şey bu...
Umarım Türkiye'de aklından aynı şeyi geçirenler Mısır'dan bir ders çıkartır.
En büyük darbe turizme
Mısır'da askeri darbenin gerçekleşmesi bölgedeki siyasi dengeleri sarsacağı gibi ekonomik ilişkileri de etkileyecek. Tabii en başta da Mısır'ın önemli gelir kaynağı turizm yara alacak.
Turizm denince akla gelen TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Başaran Ulusoy'a Mısır'daki darbeyi ve etkilerini sordum. Ulusoy, turizmle demokrasi arasındaki güçlü ilişkiye değinerek şöyle diyordu:
"Demokrasi ne kadar güçlü olursa, turizm de o kadar gelişir. Tahrir Meydanı'na ilk giden insanlardan biriyim. Mısır bizim için önemli bir ülke. Darbe bizi etkilemez ama Mısır'ı etkiler. Buna üzülmemek elde değil."
Türkiye'nin son yıllarda önemli atak yaparak sektörün karar verenler lokomotifinde olduğunu söyleyen Ulusoy, bu yıl 33 milyon turist hedefini tutturacaklarını iddiayla söylüyor ve ekliyor:
"Biz, 90'lı yıllarda kayıkla göllere, 2000'lerde gemiyle denizlere şimdi ise kruvaziyer gemilerle okyanuslara açıldık. Şu rakam bile bizim nereye geldiğimizi gösteriyor.2000 yılında sadece 556 bin TC vatandaşı yurtdışına gidiyordu. Bugün 12 milyon insanımız gidiyor. Yunanistan bizim bilbordlarımıza ilan veriyor. Kongre turizminde ilk 30'da yoktuk, şimdi ilk 6'dayız. Kruvaziyer gemide adımız geçmezdi. Şimdi ilk 5'teyiz. Bunları siyasi ve ekonomik istikrara ve demokrasimize borçluyuz."
http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/ovur/2013/07/05/demokrasi-isteyenler-darbeyi-alkisladi
Yorum Yap