- 14.03.2013 00:00
Çözüm süreci doğal mecrasında akıyor. PKK elindeki kamu görevlilerini bırakarak önemli bir jest yaptı. Ama daha önemlisi Avrupa ve Kandil'den beklenen cevapların gelmesi ve içeriğinin de "olumlu" olması.
Bu durum, toplumda barış isteyenleri "temkinli" de olsa daha da umutlandırdı. Eminim sürecin sekteye uğramasını dört gözle bekleyenleri de hayal kırıklığına uğrattı.
Gelişmeleri izlemek için gittiğim Ankara'da bir grup siyasetçi ve akademisyenle buluşup sürecin nerden nereye geldiğini ve yakın geçmişi konuştuk. Bir an o KCK tutuklamalarının yoğun yaşandığı, çatışmanın yükseltildiği günlere gittim.
O günlerde "Yeni Türkiye"de şiddet ve silahlı mücadeleyle demokratik hakların alınamayacağını, güvenlikçi politikalarla da Kürt toplumunun demokratik haklarının önüne geçilemeyeceğini ısrarla yazdım.
Tıpkı 22 Ekim 2011'de olduğu gibi: "BDP bölgeden yükselen sivil sese kulak vererek, yeni dönemin önünü açabilir. ETA'nın silah bırakması İspanya demokrasisi için bir zaferse, PKK'nın silah bırakması sadece Türkiye için değil bölge demokrasisi için bir zafer olur."
Ve 18 Kasım 2011 tarihli "PKK silahları sınır dışına çekerse" başlıklı yazı:
"Bir an için 1999'a gidelim. PKK lideri yakalanıp Türkiye'ye getirilmiş. Siyasi zemin bugünküyle kıyaslanmayacak kadar geride. Olağanüstü Hal bile devam ediyor. Ne TRT Şeş var, ne askeri vesayet bu kadar geriletilmiş.
Peki, bu zeminde PKK ne yapıyor? Tek kurşun atmıyor. O koşullarda bunu yapabiliyor. Şimdi PKK yönetimi çıksa ve'Silahları sınır dışına çekiyorum ve tek kurşun atmayacağım' açıklaması yapsa ne olur?
Buyurun 'Türkiye toplumunun demokratik anayasasını yapın' dese tüm ezberler bozulmaz mı?"
Biraz geç ve "temkinli" de olsa bu noktaya doğru gidiyoruz. O günlerde bu yazdıklarımıza kimi şüpheyle baktı, kimi ağza alınmayacak sözlerle kirli köşelerinde bize saldırdı.
Ama vazgeçmedik, sivil siyasetle, demokratik mücadeleyle her türlü hakkın alınabileceğini savunduk, savunmayı da sürdüreceğiz.
CHP tabanı 'Sarıgül' diyor tavanı ne diyor?
Ankara'nın siyaset kulislerinde çözüm süreci kadar olmasa da çok konuşulan ve sonucu merak edilen bir konu daha var: Mustafa Sarıgül.
Önceleri, "Sarıgül bir yolunu bulup haber oluyor o yüzden çok konuşuluyor" deniyordu ama artık öyle değil. Bu kez, Sarıgül'ün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı sadece konuşulmuyor siyasi dengeleri bile değiştirebileceğinden söz ediliyor.
Tabii "CHP aday yapar mı, yapmaz mı?" çekincesi konularak. Bu konuda çok şey söyleniyor. Ankara'da CHP Genel Merkezi adeta her gelen misafirine "anket yapılacak seçmen" gözüyle bakıyor. Soru belli: "Sarıgül'ün adaylığına nasıl bakıyorsun?" Cevap yüzde 90 evet. Bu, CHP tabanında Sarıgül'ün heyecan yarattığı anlamına geliyor. Ama aynı şeyi CHP tavanı için söylemek mümkün değil.
Çünkü son günlerde CHP lideri Kılıçdaroğlu ile Baykal arasındaki yakınlaşmanın tam da bu konuyla ilgili olduğu söyleniyor. Denilen şu: "Kılıçdaroğlu-Baykal, Muharrem İnce veya Akif Hamzaçebi'nin İstanbul adaylığında anlaştı."
Bu ittifak CHP'yi kurtarır mı bilemem ama Sarıgül'ü daha da büyüteceğinden eminim.
Not: Sarıgül'ü sadece CHP'liler değil AK Partililer de ilgiyle izliyor. Hem de "Ne şirin komşumuzdun sen Fahriye Abla" şiiriyle ilginç bir bağ kurarak. O bağın ne olduğunu da yarın yazalım.
Yorum Yap