- 25.11.2012 00:00
Merhum 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili Adli Tıp'tan gelen haberler "zehirlenme" gerçeğini biraz daha netleştiriyor.
Eğer Adli Tıp Kurumu İhtisas Kurulu'nun raporları, Zaman gazetesinin yazdığı gibi Özal'ın 4 farklı zehirle ölüme sürüklendiğini doğrularsa, bu karanlık tarihimizle yüzleşmede bir milat olacak.
Haberden sonra Irak'ın başkenti Bağdat'ta bulunan Ahmet Özal aradı. Haberin önemine vurgu yaparak şunları söyledi:
"Babamın Orta Asya seyahatinde ben de vardım. Hep yorgundu falan deniyor ya, bu yorgunluk radyasyondan kaynaklanıyor. Bu kadar bilgi uydurma olamaz. Zehirlenme bir süreçte yapıldı. Türkiye bağlantılı bu zehirlenmenin bölgesi de Türkmenistan ve Azerbaycan'dı. Bütün bu veriler bana çok mantıklı geliyor."
"Ben 18 yıldır bu sorunu dile getirmeye çalışıyorum. Çok üzerime geldiler, birçok şey söylediler. Ama gerçekler yavaş da olsa ortaya çıkıyor" diyen Ahmet Özal çok sürmeden savcılığın gerçeği açıklayacağını belirtiyor.
Sonra da bir başka gerçeğe işaret ediyor:
"Bu olayla 1988 suikastı arasında da bir bağ var. Bu bağın ortaya çıkması gerekiyor. Bunun için kozmik bürolara bakılmalı. Bülent Şemiler ve Ahmet Selçuk İsviçre'ye neden gitti? Olayı araştıran savcı Uğur Tonik'in başına neler geldi? Adamın kızını bile kaçırdılar. Bu iyi araştırılırsa sonuç alınır."
Ahmet Özal'ın sözünü ettiği savcı Uğur Tonik'in, daha önce bu köşede de yer verdiğimiz Meclis Araştırma Komisyonu ifadesi gerçeği bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor:
"Afyon Dazkırı'da, 1974-77 arasında, Ege'deki sol hareketleri önlemek için bir kontrgerilla teşkilatı kurulduğunu, Kartal Demirağ'ın da bu teşkilatın yetişmiş elemanı olduğunu tespit ettik. Komisyon, Afyon'daki teşkilatın üzerine gitmeye karar verdi. Tam o aşamada, Ortaköy'de bir villaya davet edildim. MİT görevlisi olduğunu sandığım 3 kişi bana 'Tahkikatı kesin' dedi. Bir generalin adını verdiler ve 'Paşa kararınızı bekliyor' dediler. Soruşturmadan çekildim."
Sözü edilen paşa Sabri Yirmibeşoğlu, kurum da Özel Harp Dairesi'ydi...
Şimdi gözler, Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin'e çevrilmiş durumda.
Acaba yakın tarihimizin en karanlık olayı bu kez aydınlatılacak mı?
Eğer bu başarılırsa Ergenekon'u da aşan "Yerli Gladio" ilk kez açığa çıkmış olacak.
Türkiye medyası neden görmüyor?
Bu sergi Türkiye sınırlarını aşarak dünya medyasının da ilgisini çekti. International Herald Tribune gazetesi, hafta içinde sergiye yarım sayfa yer ayırdı. Bu müthiş bir şey... O yazıda bu köşede yer alan "Türklerle Kürtleri sanat buluşturdu" başlığına yer verilerek Sabah gazetesinden de söz edildi.
Yazıyı okuyunca bizim medyanın sergiye nasıl yaklaştığını merak ettim. Birkaçı dışında büyük gazetelerin çoğu sergiyi görmemiş bile...
Önceki gün Hıncal Abi (Uluç) de yazdı hadi Doğan Medyası Güneştekin'e önyargılı bakıyor... Enis Berberoğlu ve Eyüp Can buna ne der bilmem ama ben daha çok Zaman, Star ve Yeni Şafak'ın tavrına şaşırdım.
Ötekileştirmeye karşı duruşlarıyla tanıdığım Ekrem Dumanlı, Mustafa Karaalioğlu ve İbrahim Karagül'ün yönettiği gazetelerde o serginin yer almaması ilginç değil mi?
Yorum Yap