KÜRD MESELESİNDE KISSDAN HİSSELER

  • 25.01.2016 00:00

 1515’ten Osmanlı Kürd yani Türk – Kürd ilişkileri inişli çıkışlı yıllarından günümüze 500 yıl geçti. 500. Yıl dönümünde geçmişin bıraktığı acı mirastan ders çıkarmamız gerekirdi. 500 yıl sonra “barış süreci” ele geçen çok önemli bir fırsattı. Ancak “tek adam” R. T. Erdoğan “Başkanlık” ve “2023’e” kesintisiz iktidar hırsı yüzünden 500. Yılı okuyamadığı için Kürd şehirlerinde tank, top ve şiddet sarmalı ile “barış” tam bir çıkmaza girdik. Yakma, yıkma ve sivil cinayetler ile süreç heba edildi, ediliyor.

***

            Gerçekleri saptırdığımız, temel eğitimden üniversite sıralarına kadar her kademede doğru tarihi gizlediğimiz yetmiyormuş gibi günümüzde gözümüzün önünde olanları inkar ediyoruz. Öyle ki kamera ve resim karelerinde duran görüntülere rağmen “yalan” üzerine kurgulanan, yayınlanan, manipüle edilen bir süreçten geçiyoruz. Yalan ile vahşice işlenen sivil cinayet, yakma, yıkma olaylarının üzeri ötülüyor. Havuz medyası sayesinde de toplumun “yalanlara” inanması sağlanarak iktidarlarını sürdürüyorlar.

****     

            Abluka ve hendek savaşları yüzünden aylardır sürdüğü coğrafyada doğrudan 500 bin öğrenci ve 20 bin öğretmen; dolaylı milyonlar aşan öğrenci, bölgede görev yapan on binlerce öğretmen mağdur edildi. Batıda aileler çocuklarını aldığı karnelerin sevinci yaşarken, Kürd coğrafyasında aileler çocuklarının ölmemesine seviniyorlardı. Bu çarpıcı tabloda batıdaki yurttaş ve medyadan ses seda yok. Ne acı bir tablo değil mi?

****   

            IŞİD’i Ortadoğu cehennemine silah vererek salan vahşi batı ve malum gizli çevreler Kürdleri Irak ve Suriye’de sindirmek ve etkisizleştirme planı yaptılar. Ancak kurdukları çirkin tuzak ters tepti. Bu strateji Kürdlerin Irak ve Suriye ile bir bütün olarak yaşama şansını yok etti. Bir daha asla geri dönülmez noktaya gelindi. 100 yıldır süren zorla yaşama devri kapandı.

            Türkiye’de ise bu imkân henüz vardı. Hatta başlatılan “barış süreci” ile umut verdi. Ne yazık ki 8 Haziran 2015 sabahı AKP’nin seçim hezimeti sonucu Erdoğan’ın “başkanlık” ve tek başına iktidar savaşı 1071 den beri birlikte yaşayan halkların geleceğini tehlikeye soktu.

            Şehir ablukaları ile yetinmeyen Erdoğan “bu iş bitti” diye “buzdolabına” koyduğu süreci sonlandırması Cumhuriyetin tek sahibi kendi eliyle Türkiye Kürdlerine de Irak, Suriye gibi yol ayrımını işaret ediyordu. Top, tank ile Kürd şehirlerini abluka altına almanın başka bir izahı olabilir mi?

****   

            Bu günlerde çok önemli bir anlaşmada tarihin gizli raflarında hükmünü yitiriyor. Sykes – Picot anlaşması. Her fırsatta yazarım. Kürdlerin başına ne geldiyse 2+2 = 4 devlet yüzünden geldi. Birincisi 17 Mayıs 1639 tarihinde Osmanlı ile İran arasında imzalanan Kasr-ı Şirin anlaşması ile Kürdler 2 ülke arasında paylaşıldı. İkincisi de 1914 yılında 1. Dünya savaşından sonra 16 Mayıs 1916 tarihinde imzalanan gizli Sykes – Picot anlaşmasıdır.

            Sykes – Picot İngiltere ve Fransa arasında imzalanan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Ortadoğu’daki topraklarını nasıl paylaşacaklarını belirleyen gizli bir anlaşmadır. Bu anlaşma sonucu Kürdler 4 ülke arasında yani Türkiye, İran, Suriye, Irak arasında paylaşıldı.

            Anlaşma ismini müzakereleri yapan İngiliz Mark Sykes ve Fransız François Georges Picot adlı diplomatlardan alır. Bu yıl anlaşmanın 100. Yıl dönümü. Taraf gazetesinde çıkan “Medeniyetler Savaşı ve Müslümanlar” Başlıklı 19 Aralık 2015 tarihli makalemde yüzyıllık plan ve projeyi işlemiştim. Hatta Türkiye ve İsrail’deki sivil toplum, cemaat ve din adamları o yazımdan gocunmuşlardı.

            İşte o 100 yıllık plan bu sene bitiyor. Kürdler için Irak ve Suriye’de bağımsızlık umudu olmadığı kadar yakın Türkiye ise “yerel yönetim” ya da “özerk yönetim” konularının bile dillendirilmesine tahammül edilmiyor. Erdoğan’ın dümen suyuna gitmek ile gelecekte hiç iyi sonuçlar alınmayacağı görüntüsü var. Dilerim Türkiye inadı sonucu çok şey kaybetmeyiz.

****    

ABD’nin 2. Adamı Joe Biden Türkiye’ye gelişinde çok önemli 2 mesaj verdi. Cumhurbaşkanı ve Başbakandan önce AKP’den Galip Ensarioğlu, Orhan Miroğlu, HDP’den Ayhan Bilgen, Leyla Zana, CHP’den Sezgin Tanrıkulu, Fikri Sağlar ile görüştü. Sağlar hariç diğer vekillerin Kürd olması ABD’nin Kürd meselesi ve süren abluka, hendek ve de Suriye’de PYD konusuna nasıl baktığını ortaya koydu. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan Joe Biden ile PYD yüzünden ortak basın toplantısı yapmaktan kaçındı. Başbakan Davutoğlu ile ortak basın toplantısında Joe Biden Suriye’de PYD konusundan çekincesini ayrıca ortaya koydu.

Peki, Joe Biden başka ne dedi: “ Siyasi sürece geri dönün” dedi. Kürd fobisi bir yana bırakılıp ortak akıl bir siyasete geçiş yaparlar mı bilinmez. Joe Biden ayrıca ifade özgürlüğü ve “barış için akademisyenler” grubunun bildirisi ardında başlayan linç kampanyası ile ilgili olarak da önemli mesajlar verdi ve “İfade özgürlüğü en temel özgürlüklerden bir tanedir. Basın özgürlüğü herkesin özgürlüğüdür. Basın özgürlüğü sadece Amerika’nın değil bütün insanlığın ortak değeridir. Nefes almak kadar değerlidir” dedi. Doğrusu Cumhurbaşkanı, Başbakan ve AKP’nin Kürd fobisi bu temastan sonra hafifler mi bilinmez.

****   

VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI:Esprili ve renkli kişiliği ile Türk siyasetinin duayeni Tunceli Milletvekili Kamer Genç ve mütevazı duruşu ile sevilen Koç Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Vehbi Koç’u kaybettik. Allah’tan ikisine de rahmet, ailelerine başsağlığı dilerim.

Rahmetli Genç ve Mustafa Koç ile tanışmak nasip olmadı. Ancak Mustafa Koç’un dedesi Vehbi koç ile Mevlana törenlerinde dosttuk kurmuştum. Vehbi Koç her sene Konya Mevlana törenlerini izlemeye gelirdi. Haber için görüntü vermeyen Vehbi Koç’u evinde ağırlayan bayisi arkadaşımdı. Rica sonucu benimle gazeteci olarak konuşmaya ikna etti.

Türk ve dünya medyasının peşinde koştuğu iş adamı ile buluşmuş, özel beyanat ve de gazetem için resim verecekti. Hikâye uzun; ev sahibi mükellef bir sofra hazırlamıştı. Sofrada bir kuş sütü eksikti. 1980’li yıllar gencim, dinamiğim. Hem sohbet ediyoruz hem de sofrada bulunanları iştahla yiyiyorum.

Yemeğin sonuna doğru Koç’a son bir soru sorarak söyleşime nokta koymaya karar verdim: “Vehbi Bey, bu dünyada çok isteyip te yapamadığınız bir şey var mı?” dedim. Durdu, düşündü bana baktı ve “gazeteci bey sizin gibi iştahla yemek yemeyi çok isterdim” dedi. Vehbi Koç rahatsızlıkları olduğu için o mükellef sofrada doğru dürüst bir şey yiyememişti.

O an Kanuni Sultan Süleyman’ın Zigetvar kalesini alırken hasta yatağında söylediği: “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi/ Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” Şiirinin ilk iki mısrası aklıma geldi. Bugünün Türkçesi ile “ Halkın gözünde iktidar gibi, zenginlikten daha değerli bir şey yok. Hâlbuki şu cihanda bir nefes sıhhatten daha değerli bir şey olmaz.” Evet, o zenginlikte ve o sofrada dilediği gibi yemek yiyemeyen Koç’u ve kendimi düşünerek Allah’a şükrettim. Bu gün iktidar için her şeyi yapanlara da ayrıca duyurulur.

 Gezi olayından sonra Mustafa Koç’a farklı bir gözle baktım. Sayın Vehbi Koç’u da anmak varmış. Rahmet bekliyormuş, Dede, torun Vehbi Koçlara, Kamer Genç’e ve doğup büyüdüğüm Kürd coğrafyasında aylardır ölen, öldürülen yaşlı, genç, sivil; polis, asker, gerilla ailelerinin başı sağ olsun Allah’tan hepsine rahmet diliyor, bir an evvel “barış” olsun diyorum.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums