Başkanlık, özerklik ve anayasa

  • 3.02.2016 00:00

 Karnından konuşmalar bitti. Etekteki taşı ilk döken Kürdler oldu. “Kürdler ne istiyor” sorusu yıllardır soruldu durdu. Ezici Kürd çoğunluğunu legal zeminde temsil eden başta HDPDTKDBP ve HDK’nın Kürd halkı ne diyor, ne istiyor meselesine son noktayı Kürdler koydu. Doğru, yanlış Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Olağanüstü Kongresi’nde açıklanan sonuç bildirgesi ile en azından “Kürdler ne istiyorlar” sorusunun cevabı açığa çıktı.

Bildirge üzerinde konuşan Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, Adalet Bakanı’ndan yetkili, yetkisiz AKP’lilereSelahattin Demirtaş’ın yaptığı için “ihanet, provokasyon, fantezi, yok hükmündedir” diline sarıldılar. Oysa yüz yıldır sorulan soruya Kürdler DTK bildirgesi ile açıklık getirerek bir tespit yaptığı için memnun olmak gerekirdi. Yazık ki öyle olmadı.

Erdoğan ve AKP “Başkanlık” talep ediyor amma “Başkanlığın” Kürd sorununa nasıl bir çözüm getireceği, başkanlığın ne olduğu sır gibi saklı. Hukuki temelleri bilinmiyor? İddia o ki, Erdoğan ve AKP’nin, siyasi iktidarlarını sürdürmek için “başkanlıkta” ısrarcı olduğu; 7 Haziran seçimlerinden sonra asıl hedefe ulaşmak için 1 Kasım’da yeniden seçimlere gittiğidir. İçte ve dışta yapılan yanlışların üstünü örtmek ve algı operasyonu yaratarak Kürd coğrafyasında süren savaşı toplumun gözünden kaçırmak için “Başkanlık” ve “Anayasa”yı gündeme taşıdı deniyor. “Başkanlık” ve “yeni Anayasa”nın düşünce özgürlüğü getirmeyeceği; bireysel haklar, Kürdlerin “eşitlik”, “adalet” talebini karşılamak gibi bir hedefi olmadığı; HDP’ye yasal hak verilmemesi için görüşme turlarından uzak tutulma kararı alındığı da yazılıyor.

Bu ve benzeri yorumları görmeye başlayan HDP, DTK ve bileşenleri yani Kürd legal siyasi hareketi tehlikeli bir durumun farkına vardı deniyor. Sır gibi gizlenen “Başkanlık” ve “yeni Anayasa” görüşmeleri için verilen randevunun anlamsız bahanelerle HDP kanadıyla iptalinin altında çok gizli bir siyaset planı ve strateji yattığı kanaati Kürd kesiminde hâkim olduğu için 14 maddelik bildirge kamuoyuna açıklandı deniyor.

Şöyle ki, 1980 askerî darbesinin ürünü yüzde 10 barajının Kürd seçmenin yapılan bütün baskılara rağmen çöpe atması “Başkanlığı” ve “yeni Anayasayı” AKP için olmazsa olmaz hâline getirdi. Anayasa için CHP ve MHP ile görüşen AKP’nin; Güneydoğu Kürd coğrafyasında yükselen şiddeti kullanarak “Başkanlık” ve “Anayasa” projesini önlerine koyarak İnsan ve Kürd meselesi odaklı Anayasa’yı gözardı ettiği belirtiliyor. HDP ile görüşme iptaline rağmen CHP’nin “Biz anlaşmaya vardık” demesi yeni bir dönem için üçlü bir diyaloga gidildiği ve HDP’yi kapatmak için düğmeye basıldığı iddia ediliyor.

HDP Eşgenel Başkanı Demirtaş’ın bazı ifadelerine rağmen kapıyı aralarken bunların olmasını Kürd cenahı manidar buluyor. Anayasa için Başbakan her ne kadar “geniş kapsamlı olacak” dese de gerçekten ne kadar geniş kapsamlı olacağı şüpheli. HDP’li milletvekillerinin dokunmazlıklarının kaldırılması için “beyaz Türkler”, “milliyetçi” ve “dindar Türklerin” gizli mutabakata vardığı, MGK’da karar alınan bir proje olduğu dikkat çekici iddialar arasında.

Bu gelişmeler karşısında Kürd siyasi hareketinin, gidişe dur demek için 14 maddelik bir sonuç bildirgesi açıkladığı belirtiliyor. Ki hukukçuların ifadesi ile bildirgenin içinde anayasal bakımdan sakıncalı bir engel de yok. Demirtaş’ın dili eleştirilebilir. “Özerk” ve “özyönetim” de eleştirilebilir. Ancak açılımı, “hainlik” ve “hastalık” olarak nitelemek insafsızlıktır.

90 yıldır tekrarlandığı gibi “ABD ve Rusya kulaklarına üfledi, AKP ve Türkiye’nin önünü kesmek için Kürdleri kullanıyorlar” tezini medya ve salon toplantılarında topluma şırınga etmek haksızlıktan öte vicdansızlıktır. Demirtaş’ın şahsında Kürd siyasetine saldırı barış yerine savaş gibi tahribatı yüksek durumu savunmaktan başka sonuç getirmez.

Yüzde 95 oy almış siyasetçileri hain; savaşın sürdüğü şehirlerinde yaşayan Kürdleri düşman ilan eden, çocuk, kadın, yaşlıları öldüren manşetleri Kürdler okuyor, görüyor, biliyor ve yaşıyorlar. Diyarbakır Sur’da bir ay, DargeçitCizreSilopi ve diğer şehirlerde 20 ile 15 gün arasında sadece sokağa çıkma yasağı yok. 160’ı çocuk, hamile kadınlar, 80 yaşında sivil dede, polis, asker, gerilla ölüyor. Üç aylık bebek buzdolabında, hamile Taybet kadın sokak ortasında günlerce cesetleri kanlar içinde yatan bir süreçten geçiyorlar.

Vatandaş hedef hâline getirilmiş, şehirler yakılıyor, yıkılıyor; sokaklar, evler, işyerleri, Cizre gibi küçük bir ilçe 2 tuğgeneral, 10 bin asker, tank, top ile sabahtan akşama dövülüyor. 16 Ağustos 2015 tarihinde başlayan sokağa çıkma yasaklarıyla şiddet giderek dozunu artırıyor. 30 yıldır aynı sorun aynı yöntemle çözülmeye çalışılıyor.

Ahmet Hakan’a konuşan Güvenlik Analisti Metin Gürcan’ın dediklerini Diyarbakır’a giden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na “Hiç sordunuz mu, ‘neden hendek’” başlıklı makalemin bir paragrafında sornuştun.

Demiştim ki; “Bu ülkeyi yönetmeye aday lider olarak gençlerle konuşmadan onları sorgulamamalıydınız. Suriçi’ne bir git, dört ayaklı minareye bir git; bak rahmetli Elçi nerede katledildi bir gör ve 50 metrede ötede korkudan titreyerek hendek üzerinde yarı uykulu çocuklarla bir konuş. De ki: ‘Gençler ne derdiniz var? Ne istiyorsunuz? Nedir bu hendek? Niçin göz göre göre ölüme gidiyorsunuz?’ Hazır Demirtaş ‘Gelin birlikte hendeğe gidelim’ demişken.” Ama Sayın Kılıçdaroğlu o çocuklarla konuşmadığı için hendek bugünlere geldi.

Çekişmenin yaşandığı böylesi bir dönemde; kırılan fay hattında Kürd legal siyaseti önemli bir adım atmışken Erdoğan ve AKP’nin sert karşılık vermesi anlaşılır değil. Öyle ki bir türlü ne olduğunu, nasıl olacağını, rejim içinde ne gibi değişikliklere gidileceği bilinmeyen “Başkanlık” ve “Anayasa” talebine karşılık Kürdler öteden beri her fırsatta dile getirdikleri “Özerklik” meselesini açıkladılar diye kıyamet kopartmanın da bir anlamı yok.

Savaşın tırmandığı süreçte yangın yerine dönen Diyarbakır’da 14 maddelik öneri paketin neresinde “Kürdler devlet istiyor” var? TBMM denetimine, eleştiriye de açık olduğu yazıldığı hâlde farklı bir anlam çıkartılarak Devletin üst yönetiminin “hain”, “ihanet”, “yok hükmünde” gibi zehir zemberek beyanatları “savaşı” kızıştırmak değil de nedir?

En ılımlı yazarların bile “hastalık” olarak gördüğü “özerklik” alınmış kesin bir karar mı; değil. Bir oldubitti, de facto mu; değil. Sonuç bildirgesinin maddeleri ve Demirtaş’ın kullandığı “Federal”, “Devlet” cümlelerinin dilini eleştirebilirsiniz. Ama “düşman”, “hain”, “ihanet”, “fezleke”, “savcı” ya da askerî operasyonlar ile çözüm bulacak bir durum değildir.

Aslında medya ve Türkiye kamuoyu bu açıklamayı akan kan ve yükselen içsavaş ihtimali için bir çözüm girişimi olarak görmelidir. Kürd tarafının ne istediğini, neyi talep ettiğini artık biliyoruz. 14 maddeden hukukçuların anladığı, Kürd siyasetçileri diyorlar ki birlikte yaşayalım ama “tam eşitlik” ve “tam adalet” istiyoruz.

Evet, yanlış anlamadınız bir emrivaki olarak önümüze koymuyorlar. AKP nasıl yıllardır “Başkanlık” ve “Anayasa” diyorsa, Kürdler de “Özerklik” diyerek niyetlerinin savaş yapmaktansa sorunu siyaseten tartışarak orta yol bulalım diye önümüze koydular.

Kürdlerin “özerklik” çıkışı, Erdoğan ve AKP’nin “başkanlık” talebi gibidir. Bazıları için tam bir “kaos” ya da “yersiz ve zamansız” bir çıkış olmamalıdır. DTK, HDP ve diğer bileşenlerin bu karara verdikleri desteği incelenmeden, ne diyor, ne istiyor, ne talep ediyor demeden yekten tepki vermek, karşı çıkmak doğru değildir. Tam da bu sıcak dönemde sonuç bildirisi incelenmeli ve tartışılmalıdır. Talepler sinir uçlarını harekete geçirmemeli. Asıl toplumun sinir uçlarını harekete geçirmesi gereken süren savaş ve ölen, öldürülen insanlar, yakılan, yıkılan tarihî şehirler olmalıdır.

14 maddelik bildiriyi kısaltılmış hâli ile ana fikir, vurucu, somut olarak ne isteniyor birlikte bakalım: Dikkat edin “özerk bölge” demiyor. “Özerk Bölgeler” diyor. Yanisi bir tek Kürdler için getirilen bir talep değil. Bütün Türkiye için öneriliyor. Bin yıl daha birlikte nasıl yaşarız formülü sunuyorlar. Bildirgenin ana fikri iki kelimede gizlidir. “Eşitlik” ve “adalet”. Kürdleri “eşit” sayacak mıyız; “adaletli” davranacak mıyız? Bütün mesele budur.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums