Türk medyasında hasbelkader 47 yıldır her kademede ve yüksek tirajlı onlarca gazete, 2 de TV de çalıştım. ( Günaydın, Sabah, Tercüman, Milliyet, Star gazeteleri. ATV ve Star TV.) Bu arada bölgesel Yeni Konya ve Yeni Meram gazeteleri ile 30 yıldır Batman Çağdaş gazetesinde makale yazdım. Son bir yıldır da haftada bir Taraf gazetesinde yazıyorum.

            Bütün bunları anlatırken, bilen birilerini sinir tellerine dokunduğumu, ya da kendimi övmek için bunları yazdığımı sanacak kadar aptal ve cahilce bir olguya kapıldıklarını biliyorum. Hayır, bu gerçeği sık sık dile getirmemin tek amacım beni ilk kez okuyanların “ne biliyorsun ki ahkâm kesiyorsun” dememeleri için yazıyorum.

            Yani gazetelerin mutfağında yazı işleri ve editör olarak Cumhurbaşkanları, Başbakan, Bakan ve Milletvekilleri ile 47 yıl iç içe yaşadım. Sayısız haber, röportaj ve makaleler yaptım. Diyebilirim ki 8 Haziran sabahından beri bu ülkede 1960, 1972, 12 Eylül 1980 darbe ve muhtıralarını yaşamış, görmüş, yazmış biri olarak hayatımda yaşamadım.

            Hem böyle bir medya, hem böyle bir parlamento, hem de böyle duyarsız bir halk kitlesi ile karşılaşmadım. Memleketin bir coğrafyasında yangın, savaş, yakma-yıkım, talan, ölme, öldürme sürerken hiçbir şey olmuyormuş gibi memleketin batısında günlük hayat, eğlence ve yılbaşı kutlama hazırlıkları bütün hızı ile devam ediyor.

Topyekûn 80 milyonun yas ilan edip bu ateşe nasıl su dökebiliriz diye uğraşmaları, çaba göstermeleri gerekirken son bir ayda Doğan grubu dâhil bütün medya, siyaset, aydınlar, akil adamlar tek bir tarafı; yani Kürdleri suçlayarak ateşe benzin döküyorlar.

Diyeceksiniz ki “Kürd” söz konusu olduğunda bu her zaman böyleydi. Doğrudur ama inanın bu kadar değildi. Şimdi 200 bin nüfuslu şehirler kendi silahlı kuvvetleri tarafından top atışına tutuluyor, tankla ile şehirde mahalleler yok ediliyor, anne karnından tutun 2 aylık bebekten yaşlı kadın ve erkekler sokak ortasında öldürülüyor. Ölülerin cenazeleri bir hafta sokak ortasında kalıyor, almaya kalkışanlar alnından vurularak infaz ediliyorlar.

Tamam, anladık da, bildik bileli karşı tarafın tavrı, tutumu, yaklaşımı, kini, öfkesi, intikamı, kabullenmemesi, ayrıcalığı, kendini üstün görmesi, ırkçılığı var. Anlamadığım ve de anlamakta zorlandığım bölge veya bölge dışında AKP, CHP içindeki Kürd Milletvekillerinin sessizliği bir yana olan biten vahşeti görmemezlikten gelen duruşlarıdır.

Tamam, anladık artık bu memlekette gazetecilik, televizyonculuk yapılmıyor. Bölgede tarafsız haber veren Kürd kaynaklarından ve sıradan vatandaştan başka kaynak yok. Medya bütünü ile polis, asker, istihbarat örgütlerinin servis ettiği haberler ile 80 milyon ve dünya manipüle ediliyor. Her zaman söylenen tekrarlanarak bütün bunları yapan PKK terör örgütü deniliyor. Havadan helikopterler, yerde tank ve topla yapılan yakma, yıkmayı da terör örgütü gerçekleştiriyor. Yaşananların müsebbibi PKK terör örgütüdür diye 80 milyona dikta ediliyor.

Anladık, varsa PKK, yoksa PKK bu halka zulüm yapıyor. Bırakın 32 yıllık PKK dönemini, 100 yıllık “Kürd” sorununu da PKK’mi yaptı diyen de yok zaten. Her zaman Devlet, yöneten ve askeri-sivil nezdinde hep suçlu Kürdler olmuştu, olmaya da devam ediyor. Hatta bunlar Oslo’dan, İmralı’ya, Meclisten Kandil’e PKK’yi asla meşrulaştırmadılar. Dolma Bahçe Sarayında mutabakat bile imzalamadılar.

Bütün bunları bilmeyen yok. Hepimiz 80 milyon sular seller gibi ezberledik de bir tek AKP ve CHP içinde yer alan Kürd Milletvekilleri anlamadı, görmedi, duymadı, bilmiyorlar. Hatta o kadar “Kürd” meselesinden uzaklar ki Kürd Milletvekili bu gün, Kürd coğrafyasında onca şehirde yakma, yıkma, faili belli çocuk, kadın, yaşlı cinayetlerine rağmen diyebiliyor ki “Zalim PKK sen Kürdleri temsil etmiyorsun.”

Tamam, PKK Kürdleri temsil etmiyor, tamam Kürdleri sen temsil ediyorsun. Tam 14 yıl oldu da içinde yer aldığın partin tek başına iktidar. Kürd meselesi için yasal, anayasal ne yaptın? Vazgeçtim bu sorudan. Şu anda Kürd şehirleri tank, top, asker ve polisin baskısı altında inliyor bu gidişe dur demek için ne yaptın, parmağını bile oynattın mı ey Ensarioğlu, ey Metiner, ey Miroğlu. Yok. Varsa yoksa PKK’yi eleştiriyorsunuz. Ya tamam bende sizinle bir olayım ve eleştireyim, hatta yerden yere vurayım. Sorunu çözüyor mu? Hayır.

Diyelim PKK ve HDP Kürdleri temsil etmiyor. AKP ve CHP içinde yer alan Kürd Milletvekilleri temsil ediyor. Üstüne üstlük AKP iktidarda olduğuna göre AKP içindeki vekillere sormak lazım sen temsil ediyorsan senin “Kürd” meselesi ile ilgili planın, projen, stratejin ne? 14 yılda bir tek sefer olsun bir araya gelerek AKP, Hükümet, Devlet ve Kürd halkının dikkatine diye bir deklarasyon mu yayınladınız. Çözüm için bir yol mu önerdiniz?

Cumhurbaşkanı, Başbakan, AKP Hükümeti ve iktidar olan AKP partisi senin içinde yer aldığın bir siyasi organizasyon. Onların dikkatini çekmek için Sur, Cizre, Nusaybin, Silopi ve daha birçok şehirde Kürd halkını tank ve topla ablukaya aldınız. Yüz binleri göç ettirdiniz. Ben de Kürd’üm, bunu halkıma anlatamam, durdurun bu operasyonları, şiddetle, Kürd şehir ve kasabalarına tank, topla girerek bu sorunu daha çok büyütürsünüz dediniz mi? Hayır.

Bir tek sefer olsun Kürd meselesini ne kadar oy alırlarsa alsınlar HDP ve PKK ile zinhar konuşmayın, ama bu memlekette bir Kürd sorunu var. Onlarda şunlar, şunlardır. O halde gelin bu meseleleri bizimle konuşun, biz sizin ile HDP ve PKK arasında ve de tabii ki Kürd halkı arasında köprü olalım dediniz mi? Hayır.

Peki, 14 yıldır ne yaptınız? “PKK terör örgütüdür, HDP de onun siyasi kanadı” diyen devlet aklına payanda oldunuz. Koltuğunuzu, rantınızı korumak adına ses çıkarmadınız, hep sustunuz ya da size oy vermeyen Kürdleri suçladınız. Bu günde size bir tek oy vermeyen il ve ilçeleri tank ve top ile yakıp, yıkan, sivilleri, çocuk, yaşlı kadın, erkekleri öldürenlere açıktan olmasa da için için “bize oy vermezsiniz ha, alın size oy” seviniyorsunuz diyemem.

Bu mudur Kürd Milletvekili olmak, bu mudur Kürd halkını temsil etmek? Ne zaman AKP’ye kamuoyu önünde “silahla 32 yıl denendi, olmadı. Yeniden silah, şiddet, savaş ile yine olmayacak, hatta daha da kötü olacak. Bu iş ancak diyalog, konuşarak, müzakerelerin üçüncü kişiler tarafından zapt altına alınması ile olur. Kürdleri devlet ve PKK baskısı altında tutarak bu mesele bin yıl da sürse bitmez” dediniz mi? Hayır.

Sahi siz AKP ve CHP içinde yer alan Kürd Milletvekilleri bu akılsızca, bu izansıza, bu vicdansızca savaş, katliam, cinayet gidişene ne zaman müdahale etmeyi düşünüyorsunuz? Bölge ve Kürd illerinde insan kalmayınca mı? Yakılıp yıkılmayan tek ev, iş yeri, tarihi cami, han, hamam, okul, minare kalmayınca mı devreye gireceksiniz?

Çok iyi biliyorsunuz, çünkü sizde Kürd’sünüz. Kürd halkının yüzde 95’nin istediği tek şey var. O da eşit, insanca, yasal ve anayasal koruma içinde “barış” içinde birlikte yaşamaktır. Bu konuda içinde yer aldığınız AKP hükümet ve iktidarına niçin ısrarla söyleyip onları bu çizgiye getirmiyorsunuz? Yani şimdi bu mesele iç savaşa doğru giderse sizi o koltuklarda hiç oturturlar mı; o rantı sizinle paylaşırlar mı? Bunu hiç düşündünüz mü?

AKP’nin oy hesabı olabilir. Kürd meselesi gibi can alan bir sorunda sizlerin nasıl böyle bir hesabınız olabilir? Şayet öyleyse insanlık, Kürdlük ölmüş demektir. Yok, hayır diyorsanız yeni bir “barış süreci” için devreye girmeye neden hala diretiyorsunuz. AKP, Türk, Kürd kamuoyuna neden çözüm için önerilerinizi sıralayarak, kanlı savaşı durdurmuyorsunuz?

Bence henüz geç kalmış değilsiniz. Ama 2016 yılının ilk ayını atlatırsanız çok ama çok geç kalmış olacağınızı söylemek durumundayım. Barışı yüzde 75 desteklemişken savaş ve düşmanlık niye. Dilerim bu uyarım ve ikazım sizlerin nazarında itibar görür ve bu kanlı iç savaşa doğru giden duruma dur dersiniz. Çağrım AKP ve CHP Milletvekillerine olduğu kadar HDP’li vekilleri de kısmen kapsıyor. Allahtan dileğim ve duam aklınızı başınıza almanız ve 100 yıldır Kürd halkının karşısına çıkan bu fırsatı boşa çıkartmamanızdır.