CEPHE SAVAŞI, KORKU ve CESARET

  • 9.01.2015 00:00

 Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu 1 Kasım seçim gecesi Mevlana meydanında “sevgi tohumu ekeceğiz” diyerek içimizi ferahlatmış, umut vermişti. Ne var ki 2 Kasım sabahından itibaren TV’ler Kürd dağları, vadileri bombalayan haberleri veriyordu. Silvan bilmem kaçıncı kez ablukaya alınıp siviller öldürülüyordu. 58 gazeteci kovuluyor, 2 gazeteci tutuklanıyor, 54 yargıç açığa, 44 bürokrat gözaltına alınıyordu. “Beyaz Toroslara” denk düşen JİTEM’ciler beraat ediliyordu. Hocanın “sevgisi” ülkeye korku, şiddet, savaş olarak yansıdı? Peki, hocaya sormazlar mı? Haz. Mevlana “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” demiş. Torunu olmak ile övündüğün Mevlana mezarından kalsa size ne der hiç düşündünüz mü sayın hocam?

Anlaşılan Türkiye güçlerin savaşında karanlık bir sürece doğru sürükleniyor. Korkuyu yayarak cesareti kırarak tarihler boyu iktidarlarına ulaşmak isteyen nice kral, padişah, lider, devletler olmuştur. Ancak iktidarı elinde tutmak isteyen güçler her zaman korku dehlizinin karanlığında silkelenen sıradan insanların çığlığı ile kaybettikleri de tarihi bir gerçektir.

Ancak sanmayın Türkiye’de son 5 ayda olup biten tek adamdan kaynaklanıyor. İşin içinde diğer muhalif partiler, asker-sivil bürokrat; yani topyekûn bir sindirme, korkutma siyaseti var. 7 Haziran seçim sonuçlarından rahatsız olan bir tek Erdoğan ve AKP değildi. Bütün dünyanın bilim adamlarını, araştırmacılarını, aydınlarını, anket şirketlerini bir araya gelseler Türkiyeli seçmenin 1 Kasımda attığı oyla yapmak istediğine inandırıcı, anlaşılır bir açıklama getiremezler. O zaman bu işin içinde bir iş vardı.

Evet, vardı “Kürd” fobisine karşı HDP’nin elde ettiği başarı MHP, CHP, Perinçek gibi birçok irili ufaklı partiyi ve TSK’yı rahatsız etti. MHP’nin 8 Haziran sabahı açıklamaları, hükümeti kurdurtmayarak yeniden seçime gidilmesi. Atılan sıkıyönetim çığlıkları Erdoğan’a karşı olmasından değil HDP şahsında Kürdlere olan nefretten kaynaklanıyordu.

Doğu Perinçek ve çevresinin yanı sıra; sermayenin ve devletin has partisi CHP’nin “savaş” tezkeresine evet demesi. CHP ile davranan Gülen cemaatinin ikiyüzlülüğü. Kürdlere “barış” diye destek veriyormuş gibi görünüp “savaş” tezkeresini istemesi gibi.

   Görüldüğü gibi 7 Haziran’dan sonra “savaş cephesinde” Erdoğan ve AKP yalınız değildi. 1 Kasım sonuçlarını 2 aktör sağlamadı. 7 Haziran’da HDP’nin yüzde 10 barajını aşarak meclise gireceğine yüzde bir ihtimal vermiyorlardı. HDP 13,2 oy alınca Kürdler yani HDP’yi Meclisin çatısı altında kabul etmeyen MHP kendisi kadar oy alınca yıllardır yan yana oturduğu, tokalaştığı, konuştuğu HDP için “asla yan yana gelmeyeceğiz” dedi.

            CHP ne mi yapıyordu? AKP ile koalisyon kurarım umudu ile tarihin en rezil sahne ve siyasi oyunlarına boyun eğdi. 1 Kasım seçimlerine de koalisyon için çalıştı. AKP, 8 Haziran sabahı verilen talimat doğrultusunda kedinin fareyle oynadığı gibi CHP ile oynadı.

            Hesabını önceden yapanlar “tekrar seçim” için ortalığı “savaş” alanına çevirerek hedefi yakalayacağını çok iyi biliyorlardı. Çünkü tarih boyunca toplumların üzerinde en etkili yöntem “savaş”, “şiddet”, “korkutma”, “sindirme” ve istediğini elde etmek olmuştur.

            Yıllardır Afganistan, Irak, Mısır, Libya ve en son Suriye’de olanları gören seçmene “beni seçmezseniz burası da cehenneme dönecek”, “beyaz Toroslar yeniden faili belli infazlar yapacak” mesajları verdi. Halk tehdit edilince paniğe kapıldı ve 1 Kasım günü olanlar oldu. Bu şartlar altında seçmenden mantık, akıl, sağduyu beklemek mümkün değildir.

            Devlet Bahçeli ve Kemal Kılıçdaroğlu parti küçük olsun da bizim olsun sevdası var. Ama iki lider ve iki parti de seçim, oy, sandık, iktidar ve koalisyondan çok; “şu Kürdleri nasıl sindiririz” derdindeydiler. Yani 3 partinin Kürd meselesinde düşünceleri bire bir örtüşüyordu. Hatta MHP ve Bahçeli baraj altında kalma pahasına HDP’yi baraj altına nasıl sürükleriz planları seçim öncesi Ankara’da Saray’ın gizli odalarında Erdoğan ile görüştüğünü ben değil MHP’nin yayın organı gazetenin köşe yazarı yazdı.

            Varılan karar “şiddet”, “sindirme”, “savaş” ortamının devamındaydı. Adı konmamış sıkıyönetim, OHAL kısıtlamaları, Valilerin emiri ile uygulanarak Kürdler sindirme ve korku çemberine alındılar. Araştırma ve anket şirketleri “hendek savaşları” yeterli değil sonucunu görünce Türkiye’nin kalbi başkent Ankara Gar’ında her yerde aranan, fotoğrafları bütün polis ve jandarma karakollarında asılı olan Diyarbakır IŞİD canisinin ağabeysini görmemezlikten gelinerek 102 kişinin katliamı gerçekleşti.

            Seçmen 5 ayda ne oldu da bunu yaptı demeyin. Halk Suriye ve Irak’ta süren savaşı görüyor. Başkente kadar yansıyan 102 canın katledişini yaşayınca korktular. Niye bu kadar korktular diyemezsiniz. Gözünüzü kapatarak şöyle bir beş dakika düşünün anlarsınız. Peki, panik yapan seçmen yüzde 49,5’i görmüş müydü? Tabii ki hayır; sadece AKP’nin tek başına Hükümet kurmasını, ya da 3-5 vekil eksiği çıksa da sağdan soldan tedarik etsin istemişti.

            Sokaklarda, parklarda, kahvelerde, dost ortamında seçimden sonra göğsünü gere gere “AKP’ye ben oy verdim” diyen kaç kişi ile karşılaşıyorsunuz. Ezici bir çoğunluk ile kazanan yerlerde bile “valla ben vermedim” diyorlar. Neden mi, yüzde 49,5 rakamını onlar da hayal etmedikleri için. AKP’nin kendisi bile bu kadar beklemediklerini itiraf etmediler mi?

            Erdoğan ve AKP, gizli kapılar arkasında Bahçeli’ye verdikleri söz üzerine “silah”, “şiddet” ve “savaştan” vazgeçmediler. Seçim öncesi PKK şahsında HDP ve Kürdleri hedef gösterme, HDP parti bina, büro ve seçmenlerine saldırı; bölge şehirlerinin ablukaya alınması tek elden organize edilerek HDP’nin seçim çalışmaları yapması imkânsızlaştırdılar.

            Bütün bölge ve şehirlerde insanlar korktu. Eş başkanlara suikast söylentileri ile halk sindirildi. Mitinglerde yeni bombalamalar, yeni katliamlar olabilir endişesi ile iptal edildi. Seçmen arasında sosyal medyada parti trolleri tarafından nefret örgütlenmesi yapılarak şiddet söylem ve paylaşımları ile HDP’yi marjinale etmek için toplum manipüle edildi.

            İşin ilginç yanı bu projeye bütün siyasi partilerin, radyo, TV ve gazetelerin rıza göstermesi, hasbelkader ekranlara çıkan bir HDP’liyi sunucu ve konuklar tarafından markaja alınarak istediklerini söyletmek ya da gayrı meşru gösterme gibi ahlaksızca bir yol izlendi. Böyle bir seçim atmosferi sizce normal mi? Olay sadece “hendek” meselesi değil. Şiddete, saldırıya maruz kalan parti yani HDP barajı geçerek büyük bir başarı sağlamıştır.

AKP, MHP ortaklığı CHP’nin desteğiyle sağlanan kaos ortamında kampanya yapma imkanı bulamayan HDP bu oyu alarak barajı geçmişse büyük başarıdır. Parti binaları yakıldı, yıkıldı; hapsedildiler, dövüldüler, öldürüldüler, tehdit edildiler. Yılmadılar yüzde onu geçtiler. Seçilmiş 80 milletvekiline haklı eleştiriler var. Çünkü daha büyük bir çalışma performansı bekleniyordu. Hedef alınan kitleye karşılık örgütlenmede kifayetsiz kaldıkları da doğrudur.

Peki, şimdi ne olacak ve ne yapılmalıdır. “Savaşta” karar kılanlar dur, durak bilmiyor. Ama Türkiye’nin Irak’ta, Suriye’de olduğu gibi “alın yazısı” diyemeyiz. Korkmadan büyük bir cesaretle silkelenerek kendimize gelmeliyiz. “Savaşı” dayatanlara karşı “barışı” dile getirmeliyiz. Özgürlük mücadelesi için, eşitlik için “barış” için mücadele devam etmeliyiz.

Tam da şimdi korkmadan bu ülkenin dağları, ovaları bombalanırken; “savaşa” karşı hakkı savunmanın zamanı. TV’leri, gazeteleri, ordu, jandarma, polis, savcı, hâkim topyekûn devlet gücünü kullansalar da haklı olduğunuz için korkmamalı ve demokratik direnişinizden taviz vermemelisiniz. Panik yok, onlara “hak” ve “adaletin” nelere kadir olduğunu gösterin.

Bin yıldır birlikte yaşadığınız topraklarda hukuk dışına çıkanlara meydan vermeyin. Onlara inanmayın. Çünkü siz daha güçlüsünüz çünkü siz halksınız. Siz varsanız devlet vardır. Yılgınlığa kapılmadan cesaretinizi toplayın. Demokrasi ve eşitlikten başka talepleri olmayan, ayrılmayı düşünmeyen Kürdleri destekleyin ki zaferi yakalayasınız.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums