Başbakan “Herkes haddini bilmeli” beyanatını verdiğinde “Kürdler de fazla oluyor” mesajı verdiği anlaşılmalıydı.Başbakan’ın çıkışından önce gidişatı okuyan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Twitter hesabında özet olarak genel durumu izah ederekoperasyonlar için şöyle demişti:

"Şu anda yürütülen bütün hava, kara, medya operasyonlarının amaçlarından biri de erken seçimlerde HDP'yi vurmaktır."Teşhis doğruydu. Çünkü 7 Haziran seçim gecesi alınan sonuçlar üzerine sarayda oturan projeyi bir gergef gibi işlemişti.

            Oy ve iktidar yüzden ortalığın karışması beklenmedik bir şey değildi. Erdoğan bunu HDP ve Kürdlerin yanına bırakmayacaktı. Seçimden 2 gün önce Diyarbakır’dabomba patlatılıp Kürdler katledilince mesele kısmen açığa çıkmıştı. Suruç planın son parçasıydı.

            Saray seçim kampanyasına rağmen 7 Haziran seçimlerinde yenilince savaşı büyük bir hünerle adım adım uygulamaya koydu. IŞİD soslu PKK ve 30 ildeki operasyonlar “erken genel seçim” hedefine yürüme projesinin parçalarıydı.

            Sarayın Dolmabahçe mutabakatını seçim öncesi çöpe atması seçimler beklediği gibi çıkmazsa nelerin olacağının ipuçlarını veriyordu. Seçim boyunca Selahattin Demirtaş’a yüklenmesinden belliydi. Kürdler Sarayın projelerini sıfırlayarak 80 milletvekili çıkartınca bu günkü geleceği kendileri hazırlamış oldular. Saraylının değimi ile “tekrar seçim” içinyüzde 13.12 den daha ciddi bahane ne olabilirdi ki? Gereken oyu almayınca ne olmalıydı? Tabii ki savaş. Ama öyle bir savaş olmalıydı ki CHP, MHP, milyonlarca sağ milliyetçi ve ulusalcıların ağzını kapatacak kirli savaş olmalıydı. Saraylı bunu başardı ve adım adım uygulama koydu.

            Başarmanın birinci koşulu İmralı’yı tecrit ve HDP’yi itibarsızlaştırma salvolarıydı. 7 Haziran öncesi bu plan çok etkin olmayınca Suruç katliamı akabinde gelen ABD’ye İncirlik ve askeri üsler konusunda 5 yıl sonra anlaşmaya yanaşmasıydı.Çünkü Ankara-IŞİD bağlantılı belgeler ABD’nin elindeydi. İncirlik izni üzerinden Kürdlere IŞİD soslu operasyonla batının gözünü boyayacaktı. Ve eş zamanlı dışarda Kürd hareketine havadan, legal siyasi hareketine karadan operasyonlar başlatıldı. İşin İlginci 10 IŞİD’çiye karşılık 250 Kürd siyasetçi gözaltına alınıyor, tutuklanıyordu. “Ateşkesle” ve de 4 yıllık “barış” a böylece nokta konuyordu.

            Yazımın girişinde ifade ettiğim Demirtaş’ın sözlerini açacak olursam Saraydaki zatın planı tek başına iktidar olabilmek için tek çıkış yolu vardı.  HDP’yi güçten düşürerek barajın altına çekmek ya da partiyi kapattırarak parlamento dışında bırakmaktı. MHP’de HDP’nin meclis dışı iterse oylarının artacağı hayallere kapılınca devreye girdi. Başbakan Davutoğlu MHP’nin isteğine balıklama atlayarak “ Hukuki yönden teröre destek gibi bir çerçeve var” sözleri, Erdoğan’ın “Parti kapatmak doğru değil ama yöneticiler bedelini ödemeli” ile adeta “kapatılsa ne iyi olur” mesajını veriyorlardı. Sil baştan 1990’lı yıllara yani.

Başbakan’ın ve MHP’nin HDP’yi kapatma projesi, MHP divan üyelerinin tam kadro ile Saray’a gitmesi iki partinin bu konudaki mutabakatını ortaya koyuyordu. Ayrıca AKP’nin operasyonlar konusunda mecliste grubu bulunan CHP ve MHP’yi bilgilendirirken HDP’yi siyasi parti olarak görmemesi kafalarının arkasında karanlık özlemlerini ortaya koyuyordu.

Suriye’de IŞİD diye PYD’nin denetimindeki Zormixar bölgesini bombalaması veABD ile İncirliğe karşı Cerablus’u tampon bölge yapması ne anlama geliyor? Devletin yüz yıllık sopası Erdoğan’a oy vermedikleri için şimdi AKP’nin eliyle Kürdler sindirilmek için yeniden devrede. Son günlerde yaşanan tutuklamalar ve havadan bombardımanlardan çok daha acımasız yöntemlere Kürdler hazırlıklı olmalı.

            Hepimiz biliyoruz ve görüyoruz ki ateşkes bitti savaşı başladı. “Barış” umutları yine belirsiz bir zamana kadar ötelendi. Ancak en azında Sarayın kafasında yer alan 22 Kasım seçimlerinde tek başına iktidar şansı vermemek Başbakan Davutoğlu ile MHP seroku Bahçelinin “parti kapatma” çağrısını havada bırakmak için Kürdler sıkı hazırlanmalı. Zira Erdoğan, Davutoğlu ve Bahçeli HDP’nin yüzde 13.12’yi sindirmedi, sindirmeyecekler.

            ABD,ne mi yapıyor? Türkler ile peş peşe yaptıkları antlaşmalarla ne yaptıkları ortada. AB, liderleri ve NATO kuru sözcükler ise işi geçiştiriyor. Yani her zaman dediklerini diyorlar “PKK ( siz bunu Kürdler okuyun) terör örgütüdür.”  Ve yine harcanan Kürdler oldu, olacak.

Bu malum da 110 yıldır çıkarları için Kürdleri maşa olarak kullan;gözlerini kırpmadan saniyesinde satanların bu sefer başka bir planı devreye koyacaklar diye korkuyorum. O da düne kadar “kahraman” diye göklere çıkardıkları PYD güçlerini satmanınipuçlarının ortaya çıkmasıdır. Bugün yarın bu siyaset oluşursa Kürdler hiç şaşırmasın.

Olup bitenlerin özeti:Karanlık bir seçim oyunu; Erdoğan’ın başrollerde olduğu bir oyun. Hani kefen giymiş, gerekirse bedel ödeyecekti. Meğer kefen giydirilerek bedel ödemek yine Kürdlere düştü. AKP’nin 13 yıllık sabıka birikiminin suçu da Kürdlere fatura edildi.

Erdoğan seçim yenilgisini hazmetmedi. Kanlı savaş oyunu ile sahneliyor. Oysa tarihte anılan siyasetçi olmak için “barışı” getiren kişi olmalıydı, tetikleyen değil. Yazık ki Erdoğan 7 Haziran’da mat olunca havuz medyasıyla IŞİD’i gösterip Kürdleri vurarak Türkiye’yi çatışma ortamına sürükleyen bir dönemi yeniden başlatıldı.

Korkum, koltuk ve iktidar için başlatılan savaş diktanın habercisi olmasıdır. Tıpkı 1990’ların baskı rejimi kurulabilir. MİT’in 6 ilde saldırı olabilir açıklaması korku rejimi ile otoriter yönetime zemin hazırlamaktı. Bu da sokaktaki milyonları özgürlüğünden vazgeçip eli sopalı AKP’nin eline teslim olabilir demektir.

Bu gün bu endişeyi yaşanıyor. 13 yıllık iktidar sarhoşluğunu arkalarında bırakmak, boğazına kadar battıkları yolsuzlukların üzerine sünger çekmek ve de adaleti kendilerine göre dizayn etmekten vazgeçmeleri kolay olmayacağı belliydi. Oy bile bunları durdurmayacağını kimse kestiremiyordu. Sandıktaki irade yok farz edildi. Seçmenin oyla durdurdukları zorla iktidarlarını sürdüreceklerine benziyor.

Yıllardır gelmeyen tabutların, acılı anne, baba, eş ve sevenlerin görüntülerinin arkasına saklanarak iktidarda kalacakları görülüyor. HDP’yi saymayan için meclis, 6 milyon seçmen, halkın iradesi AKP, MHP gizli mutabakatı ile yok hükmündedir. Yeni erken seçimle halk hangi baskı altında olursa olsun “barışa” mı “savaşa” mı oy verecek bilmiyorum.

Seçmen “gel kurtar” mı diyecek. Yoksa IŞİD soslu Kürd operasyonlarına, psikolojik baskılarına göz yumacağım. 4 yıllık çatışmazlıktan sonra 30 yıllık kanlı ortama dönülmesine rıza göstermeyeceğim. İç savaşın yaşanmadığı tek İslam ülkesini savaşa itmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürdürtmeyeceğim mi diyecek. Yoksa geçmiş yüz yılda olduğu gibi olanları kabullenerek, “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyerek egemenlerin dümen suyuna mı girecek bekleyip göreceğiz.

Not:2008 yılından beri makalelerimi yayınlayan, bölgenin nabzını, Türk ve Dünya medyasına tarafsız, özgür yazıları ile kaynak olan Yüksekova Haber sitesinin yasaklanmasını özgürlük, barış, kardeşlik için 45 yıldır yazan bir gazeteci ve yazar olarak kınıyorum.