TÜRKİYE’NİN SURİYE KÜRD YALANI

  • 19.06.2015 00:00

 Suriye’de tarihlerinin 2. Büyük zaferini Türkiye’nin bütün karşı duruş, çaba ve kışkırtmalarına rağmen Kürdler kazandı. “Karşı” diyorum çünkü ilk günden Türk Hükümetin servis ettiği yalanlarla medya Kürdlerin başarısını etkisizleştirmek için ne gerekiyorsa yaptı.

Kürdleri başarısız kılmak için Gire Sipi (Türk devleti, hükümeti ve medyasının o çok hoşlandığı Arapça adı ile Tel Abyad ) savaşından sürekli Türkmen, Araplar yerinden edilerek IŞİD’den alınan yerlere Kürdleri yerleştiriyorlar dediler. TV, gazete haberleri; siyasiler alanda yalan haber bombardımanı ile Türk halkını Kürdlere karşı manipüle ettiler.

            Gerçek öyle miydi? Tabii ki değil, kocaman bir yalandı. Yerinden eden IŞİD, bölgeyi Özgür Suriye Ordusu ile Gre Sipi’yi özgürleştirmek isteyen PYD’li Kürdlerdi. Peki, Türk devleti, hükümeti; Türk medyasını telaşlandıran; Milli Güvenlik Kurulunda (MGK) haritalar açtıran, Erdoğan başkanlığında özel güvenlik toplantısı yaptıran olayın gerçek boyutu neydi?

            Türkiye, Suudi, Kuveyt iş birliği ile Baasçı Esad ile savaşıyoruz görüntüsü altında IŞİD canileri Suriye, Irak Kürdlerinin başına bela ettiler. Irak’ta ve Suriye’de PYD’li Kürdler 3’lü kumpasa karşı başarılı oldukça Erdoğan ve AKP hükümeti sinir krizleri geçiriyordu.

            Kobane’den sonra YPG güçleri Cizre kantonu ile aralarında “çıban” gibi duran Gre Sipi ( Tel Abyad) işgaline son vermek için aylardır büyük çatışmalar yaşanıyordu. Sonunda 15 Temmuz 2015 günü büyük zafere ulaşırlarken Türk askeri ile tel örgülerin ayırdığı mesafede çirkince sırıtan IŞİD canileri, emniyetli kucak olarak Türk askerine teslim olmakta görüyordu.

            Gelelim Gre Sipi ( Tel Abyad) bölgesini Kürdleştirmenin tarihi gerçeklerine. Kürdlerin “Gre Sipi”; Arapların, Türklerin “Tel Abyad” dedikleri ne zaman Araplaştı, Türkmenleştirildi? Suriye’de Irak’tan Efrin’e hatta Şam’a kadar uzanan çizgi üzerinde Kürdlerin geçmişi nedir? Birlikte bakalım ki Türk medyasının cazgırlaşan fitne, desise ve provokasyonları açığa çıksın. Hatırlatırım, bunları yalnız araştırmacı gazeteci değil, Tarih hocası sıfatımla yazıyorum.

            Özellikle ve öncelikle şunu belirtmeliyim ki; “Efrin” Kürdlerinin o bölgeye İslam’dan önce yerleştiklerini söylersem sanırım “Kürdler Akdeniz’e iniyor” yaygarasını kopartan, kin ve nefret ile tarihi çarpıtanların neler tezgâhladıklarını anlarsınız.

            Suriye hikâyesi uzun ama elimden geldikçe kısaltmaya çalışacağım. Suriye Kürdlere vatan oluşu 800 küsur yıl Haçlılara karşı Selahaddin’i Eyyubi’nin “büyük İslam dirilişi” ile etkili olmuş. Şam, Halep yöresine Kürd âlimlerinin yerleşmesi ile ezeli vatan toprağı olmuş.

            Bugün her ne kadar Türk Devleti Suriye Kürdlerinin başarısından tedirgin oluyorsa da Şam Kürdleri tarih boyunca Memluk, Osmanlı; hatta Araplardan saygı görmüşlerdir.

            İkincisi yeni kurulan TC Devleti’nin Şeyh Sait isyanından sonra Kuzey Suriye’ye Kürd akrabalarının yanına sürülmeleri ile Suriye’de Kürd nüfusu arttı.

Günümüze gelene kadar neler oldu, neler değişti bir de ona bakalım.

            Bugün kim inkâr ederse etsin (Irak, Suriye, Türkiye ve İran devletlerinin anlaştığı tek konu “Kürd” inkârı ve Kürd nüfusunu saklamalarıdır) Dört ülkede 40 ile 50 milyon arasında değişen Kürd nüfusu olduğu gerçeğini kimseden saklayamaz ve değiştiremezler.

Suriye’de resmi istatistik olmamasına rağmen nüfusun yüzde 20’si ile en büyük etnik azınlığı Kürdler temsil etmektedir. Bunu yüzde 6 ile Ermeniler, yüzde 2 Türkmenler, yüzde 4 ile Rum, Yahudiler, yüzde 1,5 Çerkezler, yüzde 2,5 Dürziler, yüzde 64’ünü Araplar oluşturur.

Dini yapıya göre yüzde 12 Alevi, yüzde 3 Dürzi, yüzde 2 İsmaili, yüzde 14 Arap Hıristiyan, yüzde 68 Sünni Müslüman. Ama o kendisine Sünni Müslüman diyen IŞİD vahşileri bugün Suriye’deki Sünni Kürdlere canavarca saldırmakta, yakıp yıkmaktadır.

Neyse, tarih boyunca Cezire’den Efrin’e kadar uzanan çizgide; Halep’e kadar inen bölgede yaşayan Kürdlerin yakın tarihte Fransız işgali ve Şeyh Sait isyanından sonra durum ne olmuş, nelere maruz kalmışlar ona bakalım.

Birinci dünya savaşından sonra Kürd coğrafyası Fransız ve İngilizler tarafından gizli anlaşmalar ile paylaşılmış. Fransızların payına düşen Suriye’de “kışkırt-düşman et, yönet” politikaları ile Kürdlerin endişelerini gidermek için “Azadi” ve “Hoybun” cemiyetlerini 1920’den 1946 manda yönetimi süresince çıkarları doğrultusunda araç olarak görmüş.

1946 – 1970 bağımsızlık ve Arap milliyetçiliği döneminde Kürdçe kitaplar ve Kürdçe müzik yasaklanmış. Türkiye’deki uygulamalardan alınan örnekle Arap milliyetçiliği ön plana çıkartılmış. Araplaştırma (asimilasyon) politikası gereği Mısırlı öğretmenler Kürd bölgesinde görevlendirilmiş. Irak sınırından Akdeniz’e kadar Türkiye sınırında Türkiye ile işbirliği yapılarak 40 model köye 7 bin Arap yerleştirilmiş. Kürdçe yer, kişi adları Arapçaya çevrilmiş. Gre Sipi’nin adı oluyor Tel Abyad; Kobane oluyor Aynel Arap Yani bir nevi“Arap Kuşağı” oluşturulurken dünyanın sesi çıkmıyor; Türkiye, Irak devletleri de bu durumdan memnun.  

1962 yılında Haseki, Kobene, Gre Sipi bölgelerinde sayım yapılarak dünyanın hiçbir ülkesinin iç hukukunda olmayan bir vatandaşlık uygulaması ile Suriye Kürdlerinin neredeyse tamamına yakını statüsüz hale getiriliyor. Yani vatandaş olmayan vatandaş; nüfus kayıtları, tapu kayıtları, devlet dairelerinde görevlendirme, sağlık, eğitim, demokratik, insani, ekonomik vb. sosyal haklardan mahrum edilen “ecnebi” sıfatı ile yeni bir statü veriliyor. Bin yıllık ana vatanlarında parya oluyorlar. Türkiye’de olduğu gibi Suriye’de Kürdler asimile ediliyordu.

Bugün Türk Devleti, hükümeti ve medyasının yaygara kopardığı Gre Sipi’den Kürdler Arap ve Türkmenleri kovuyor, bölgeyi Kürdleştiriyor dedikleri meselenin asıl hikâyesi aynen bu değerli okuyucularım. Orası Kürd vatanı iken, Araplaştırma zulmü hiç dillendirilmiyor.

Irak sınırında başlayan Cezire, Gresipi, Kobane, Efrin ile Akdeniz’e kadar uzanan sınır boyu bin yıllardır yaşadıkları ve 53 yıldır statüsüz vatandaş olmayan vatandaş Kürdler öz vatanlarında öz haklarını savaşarak elde ediyorlar diye Türk devleti, hükümeti ve medyası haksız ve de insafsız ithamlarda bulunarak 78 milyon Türkiye halkının kafasını karıştırıyorlar.

Sonuç, 19 Eylül 2012 yılında Gre Sipi (Tel Abyad) Nusra, Ahrar el Şam, Furkan ve Tevhid Tugayı eline geçiyor. Kürdlerin bölgeyi terk etmelerini isteyen İslamcı çeteler 70 yetişkin erkeği öldürüp 400 çocuk ve kadını kaçırıyor. Bu yüzden Gire Sipi ve çevredeki 20 köyde yaşayan Kürdlerin tamamına yakını Kobane, Cizre, Türkiye ve Irak’a sığınıyor.

Ocak 2014 tarihinde de IŞİD İslamcı ortaklarını kovup bölgenin kontrolünü ele geçiriyor. PYD’de Kobane gibi Gre Sipi’yi de çetelerden kurtarmak için Araplardan oluşan Burkan el Fırat ile birlikte, ABD hava desteği ile 15 Haziran 2015 de kurtarılıyor. Şimdi o bölgenin sahibi kim? Arap ve birkaç yüz Türkmen’mi, bin yıllık ana vatanında paraya, kimliksiz vatandaş olan Kürdler mi? Varın siz söyleyin. 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums