Birçok kişi görmezden gelmiş olabilir. Medya her zamanki gibi yine üç maymunları oynuyor olabilir. Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan Fransa’da son derece kızgın bir ses tonu ve yüz mimikleri ile yaptığı o çarpıcı açıklamayı atlamış olabilirler; ben atlamayacağım.

            Konuşmasının içinde en çarpıcı olanı “Niçin Kobani, Varsa yoksa Kobani” dedi. Ve sözlerini şöyle sürdürdü “ Kobani’ de insan yok. 200 bin insan ülkemizde. Orada 2 bin savaşçı var, bundan dolayı mı sürekli bombalanıyor. Niçin Suriye’de Halep, Hama, Humus, Deir Ez Zor, Rakka şehirleri değil Kobani; niçin Irak şehirleri değil Kobani?” dedi.

            Dünya, süper güç ABD ya da AB ülkeleri için niçin “varsa yoksa Kobani” meselesinin iç yüzü, projeleri, beklentileri, planları nedir şimdilik bilinmiyoruz. Ama Kürdler için bilinen bir gerçek var ki Kobane vatandır. Hem bugünden değil, bin yıllar öncesinden Kürd vatanıdır.

            Çok fazla geriye gitmeye de gerek yok. 10 bin yıllık insan tarihi için yakın sayılan bir tarih. Olan 12. Yüzyıla; yani ilk Kürd Devleti, hatta ilk Kürd imparatorluğunu başkenti Şam yaparak kuran ünlü devlet adamı Kürd Selahaddin’i Eyyubi dönemine gitmek yeterlidir.

            Selahaddin’i Eyyubi zamanından beri Suriye’yi Ana Vatan edinmiş milyonlarca Kürd yaşıyordu. Araştırmacı, yazar Ayşe Hür’ün ifadesine göre Mekke’ye giden hac yolunun korunması için Osmanlı İdaresi tarafından Anadolu’dan ve Irak’tan buraya Kürd aşiretleri gönderilerek iskân edilmiş, yani vatan edinmişler. 

            Öyle ki, Hatay’ın güneyindeki kayalık Cebel Ekrad (Kürt Dağı) bölgesinin ahalisi, yüzlerce yıldır bölgede yaşayan ve ağırlıklı olarak tarımla uğraşan yerleşik Kürt aşiretleri. Nusaybin’in güneyindeki Cezire’deki Kürtler ise, kökleri Türkiye Kürdistanı’nda olan Milli ve Miran aşiretleri olduğu da bilinen tarihi bir gerçektir.

            Osmanlı’nın son dönemlerinde, Cumhuriyetin kuruluşu ile demiryolunun aşağı tarafı ki Kürdler “bin xet”; demiryolunun üst tarafı ki Kürdler buna da “ser xet” diye oluşturulan zorlama sınır ile milyonlarca Kürd halkını zorla bir birinden ayırarak böldüler, parçaladılar.

            90 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’nin gelmiş geçmiş bütün Cumhurbaşkanları, devlet ve hükümet erkânı “bir çakıl taşı” edebiyatı yaparlarken Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kürd halkı için “Varsa yoksa Kobane’nin” ne anlama geldiğin bilmediğini sanmayın.

Bal gibi biliyor. “Bir çakıl taşını” bilen Erdoğan, koca bir bölgenin Vatan”, “Toprak”. “Yurt”, “Memleket” olduğunu ve Kürdlerin de değil bir karış, bir çakıl taşı için canlarını nasıl feda ettikleri, edeceklerini de biliyor. Bu yüzden tarihte ilk kez 5 kıtada yüzlerce kentte iki aydır her gün yürüyüşler yapılıyor. Kobane için Birleşmiş Milletler ve dünyanın hemen bütün devletleri, başkanları bu konuda Kürdlerin yanında olduğunu gördüğü için o tepkiyi veriyor.

Hem kimse 20 milyonluk Suriye’de yüzde on; yani 2 milyon Kürd olduğunu da dikkate almasın. Selahaddin’i Eyyubi’den bin yıllarca önceleri burayı vatan edinen Kürdlerin sayısı kimlikleri baba, oğul Esat diktatörleri tarafından verilmediği ve Suriye’de nüfus sayımı hiç yapılmadığı için kesin sayıları bilinmiyor.

Suriye’de 1-2 Ezidi Kürd aşireti dışında 3-4 milyona yakın Sünni Kurmanci lehçesini konuşan Kürd olduğunu dünya âlem biliyor. Kaldı ki Suriye’ye yaptığım bir seyahatimde Halep şehrinde otel, çarşı, pazarda hemen her yerde o kadar Kürd tanıdım ki kendimi bir Kürd şehrinde rahat hissedecek kadar seyahatimden zevk aldım.

Kobane dirilişi Kürd halkının dosta, düşmana karşı vatanı için neler yapabileceğini ve de halk olmak için neleri göze aldıklarını ispatladıkları için “varsa yoksa Kobane” gündemde. Kobane savunmasında üstün silah ve insan gücüne karşı dünyada nam salan bir kahramanlık, özgürlük destanı olarak tarihteki yerini aldığı için birilerini rahatsız etmesi doğaldır.

Kobane Kürd halkı için kendi içinde çekişme değil, birleşme, kenetlenme zamanıdır. İç barışlarının meşalesini yakacağı için bazı devlet adamlarını rahatsız ediyor. Bu yüzden Kürd liderleri iktidar çekişmesi bırakarak mücadele çıtasını yükseltmeli; kendi topraklarında barışı egemen kılarak Ortadoğu’da güçlü bir halk olacaklarını dosta, düşmana göstermeliler.

Bugün IŞİD çetelerine karşı, yarın başka fitne ve saldırılara karşı topraklarına sahip çıktıkları, çıkacakları için “varsa yoksa Kobane” Kürdler için bir sembol, bir milat oldu. Kürd için “Kobane’nin”; Diyarbakır, Batman, Hakkâri, Hevler, Erbil, Urmiye ile alakası olduğu için “varsa yoksa Kobane” öne çıktı. Kürd halkı için tarihsel birleştirme rolü oynadığı için “varsa yoksa Kobane” oldu. Az da olsa dünya Kobane dirilişi sayesinde bu mazlum halkı ve zalimlerin zulmünü yüzlerce şehit verildikten sonra gördü ya, buna da şükür.

Artık hiç kuşkum yok, bu yükselişi, bu dirilişi, bu birlik ve beraberliği hiçbir fitne ve de hiçbir güç durduramaz, durdurmalarına fırsat verilmemeli. Dünya ülkeleri ve insanları da artık Kürd gerçeğini anladı. Bunu Ankara’da katıldığım bir etkinlikte çok açık bir şekilde yaşadım. O etkinlikte benimle tanışmak isteyen bir Büyükelçi ve de bir ABD’li Bilim insanı Kadının Kürd olduğumu öğrendiklerinde gösterdikleri yaklaşım, sevinçleri, duygusal içten gelen sarılmalarını bir başka yazımda daha geniş anlatmak için sonraya bırakıyorum.

Egemenler Kürdleri 90 yıl önce dörde böldüler. Böldükleri ülkelerde yıllarca imha, inkâr ile zulüm ettiler. Ama mazluma boyun eğmediler. Bugünde IŞİD ve onun destekçisi zalimlere 2 aydır vatan toprağı için boyun eğmedikleri için Kürdler “varsa yoksa Kobane” diyor. Anlamak istemeyenlere bilmem anlatabildik mi!!??