Ramazan gecelerinin şahitliğinde

  • 19.07.2014 00:00

 Dünya ateş altında. Müslümanlar yara bere içinde, darmadağın. Sahuru beklerken ekran karşısında minicik çocukların katledilişini izlemenin getirdiği çaresizlikle... Aynı duanın içindeyiz. Geceler yarılıyor, gümbürdüyor Ramazan'da. İçimizde durmaksızın dışarıya fırlattığımız alev topları; olur olmaz her şeyi itirazla isyanla nefretle tutuşturan...

Yazın Ramazan gecelerinde kendi sessizliğinin ilk hecelerine dönüyor zulmün ortasında bazen insan, kendi tenhalığında çoğul olmaya başlıyor. Şehirdeki ışıklı reklam panolarında, ateşten ekranlar karşısında çoktan bir nakarata dönüşmüş olan 'Ramazan keyfini şurada yaşayın, iftar coşkusunu bu içecekle tadın, unutamayacağınız bir sahur menüsü' gibi sözler karşısında hüzün ve sükun içinde geceye çekiliyorsun. Anlamı derinleştirmek, bütüncül bakabilmek, odaklanmak... Tenhalaşmayı gerektiriyor.

Gece yavaşlıyor iftardan sahura. Açılıyor. Ellerine bakıyorsun, bir sır tutuyorlar. Eşya bir başka yüzünü gösteriyor. Kırılgan, mesafeli, hür. İnsan kızdıklarına kızarken onları sevmeye devam edebiliyor bazen. Orucun böyle pek dokunmadığımız tezahürleri de var üstümüzde. Nefsinden kaynaklanmayan bir öfkeyle, adalet için başkalarına kızabilmenin adabını tutturabiliyorsun bazen. Kırmadan... Kırılmadan... Sevemediklerini sevmek giderek her şeyi kuşatan bir merhamet bulutu oluşturuyor üzerinde.

Dışarıda öfkeni zalime karşı kullanırken... İçinden ondan nefret etmemek... Ne müthiş bir savaş. Nefsin cihadı... Kin ve intikam hissine karşı bir direniş. Sessiz, ta içeriden... İnsanı kudretli kılabiliyor.

Sonra bazen de sükuna kavuşuyor gece. Toprağını eşeleyip kazıyorsun, zulmetin ortasında elmas değerinde bir kelime buluveriyorsun en diplerinden. Parıldıyor karanlıkta, göz kamaştırıyor. Sanki O'nun en sevdiği kelimeyi bulmuşsun.

Bazen ise kederini ifade edecek bir kelime dahi bulup çıkaramıyorsun.

Bir damla gözyaşın göllere sığmıyor, taşıyor.

Savaş devam ediyor. Her yerde. Her alemde. Çarpışmanın, çatışmanın olmadığı bir format yok. Varlığın kemalinde celal ile cemalin tüm tecellileri var. Neyle savaşacağını böyle böyle öğreniyorsun. Ölmeden önce ölmenin ince uzun yollarında insanı kınından çıkmış kılıçlar bekliyor, bir o kadar da uçsuz kılıçlar...

Bakıyorsun içeriye, dışarıya. Hayır, hiç yalnız değilsin. Şahit olmak bazen malını bazen canını istiyor karşılığında. Bazen sıcak çatışmanın ortasında darmadağın olmayı... Nasıl bir sır ise paylaşıldıkça çoğul kılıyor insanı, 'biz' kılıyor. Aşka şahit olmak bir sır imiş diyorsun eğilip sehpadaki su bardağına. Dünyaya aşık olarak girenler maşuk olarak çıkarmış. Girenlere çıkanlara bakıyorsun, dünyaya bakıyorsun sonra.

Dünya hep böyle.

İnsan tozu binlerce yıldır inşa ediyor varlığı.

Sanki her şey yerli yerinde. Olanlar, hep olması gerekenler.

İmkanların ardındaki zorunluluğu, asli tabiatından ayrı olmayan iradeyi, kaderin seçilişini, olan her şeyin hayır olduğunu... Evet tüm bunları seyretmek... Gecenin kaynayan sularında kendi sessizliğine çekilmek... Saatlerin geçişinde başka bir zaman açmak... Duayı kesintisiz kılmak... Bir direniş oluyor insan olma yolunda.

Kötülükler, çirkinlikler ve zulüm hep O'na ters düşmekten çıkıyor. O'nun sevdiğini sevememekten. Bütün yüzler O'nda toplanmaya başladıkça ise kötülük ve çirkinlikler dağılıyor usul usul. İnsanın iç alemini bir kandil aydınlatıyor. Alemlerin doğal ışığıyla etrafında gördüklerini kendinde buluyorsun. Ve gördüğün ne varsa sendeki karşılığına yaklaşıyorsun. Hiçbir şeyin senden ayrı, senden uzakta, senin dışında olmadığına şahitlik ediyorsun.

Bunca dökülen kan; senin kanın.

Can 'bir.' Vücud 'bir.'

Kurumuş ağacına su taşıyor insan bazen Ramazan gecelerinde. Kin hiddet hırs intikam ateşiyle yanmış dallarının köklerindeki can parçacıklarına değiyor. Havalandırıyorsun ten toprağını, taşları dikenleri ayırıyor, yabani otlardan temizliyorsun. İncitmekten, kırıp dökmekten imtina ettiğin gönüller meyve verecek orada. Öldüren ve dirilten... Ol nefesin içinde... Düşünceler de yeniden doğmaya hazırlanıyor.

Zulmün gecesinde doğan güneşi görebilmek için... Rahmetin gazabı geçişine şahitlik edebilmek için... İftar sofrasından sahur sofrasına... Kendinden kendine sürüyor sefer. Suret'ten siret'e ve sırat'a bir hicret gerçekleşiyor Ramazan gecelerinde. Zalim, mazlumun neye şahit olduğunu bilmediği için ölüdür. Ve biliyorsun ki şahit olanlar ise rızıklanmaya devam ediyorlar bütün dirilikleriyle...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Resmi İlanlar

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums