Geçen hafta gündeme oturan yeni Kürt planın bazı gazetelerde açıklanması ile hükümet içinde plan üzerinde derin bir çatlak olduğu da su yüzüne çıktı. Kürt açılımının mimarı Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, “terörle mücadele siyasi uzantılarıyla müzakere” politikasına güvenlik ayağı nedeniyle karşı çıkarken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın planı onayladığı belirtiliyor. Ankara kulislerinde, Atalay’ın bürokratı Murat Özçelik’e, “Ne işin var Diyarbakır’da” gibisinden çıkışlarıyla, bürokrat ve bakan arasındaki çekişme de konuşuluyor.

Yeni PKK ve Kürt stratejisinin, Taraf dahil bazı gazetelerde yayımlanmasından altı gün sonra AKP Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in, “Bu planı ben dahil ilgili hiçbir bakan bilmiyor, zaten planda yer alan unsurlar uygulamada” deyip, planı bir yandan da bütünü itibariyle reddetmiş olması, hükümet içinde terörle mücadele ve Kürt sorununun çözümü konusunda epeydir var olan görüş ayrılıklarının da günyüzüne çıkmasına vesile oldu. Güvenilir kaynaklarımdan aldığım bilgiye göre, Atalay, basına yansıyan “Kürt Planı”na karşı olduğu için bazı gazetelerde bu planın boş olduğu iddialarının Atalay’ın makamından sızdırılmış bilgiler olduğu iddia ediliyor.
 

Bürokrat-bakan rekabeti

Diğer yandan, plan üzerinden bürokratbakan rekabetinin yaşanmakta olduğu da Ankara kulislerinde konuşuluyor. Bu kulis bilgisine göre, terör konusunda istihbarat alanında veri toplayıp ilgili kuruluşlarla birlikte değerlendirme misyonu olan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’ndan da (KDGM) sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın, yaklaşık bir ay önce, terör konusunda temaslarda bulunmak için Diyarbakır’a gitmek isteyen KDGM Büyükelçi Murat Özçelik’e, “Ne işin var Diyarbakır’da” diyerekten çıkıştığı konuşuluyor. İyi haber alan kaynaklar, bürokrat ve bakan arasındaki bu çekişmeli duruma daha birçok örnek verilebileceğine işaret ederlerken Atalay’ın, şimdi AKP Milletvekili olan dönemin KDGM Müsteşarı Muammer Güler’in de kürsüye çıkıp, alanıyla ilgili konuşma yapmasına, yani ön plana çıkmasına karşı çıktığını iddia ediyorlar. Atalay’ın, Özçelik’in terörle mücadele faaliyetlerine zaman zaman Diyarbakır örneğinde olduğu gibi set çekmesi üzerine bu büyükelçinin, bir dönem Başbakan Erdoğan’ın danışmanlığını da yapan şimdinin AKP Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan ile temasa geçerek istifa etmek istediğini söylediği de dile getiriliyor.

Diplomat kökenli olan ve uzun yıllar Türkiye’nin Irak Özel Temsilciliği görevinin akabinde Irak’ın Türkiye Büyükelçiliği görevini yürüten Özçelik’in, yaklaşık dört ay önce KDGM’nin başına, Akdoğan’ın tavsiyesiyle getirildiği konuşuluyor. Özçelik’in bu göreve getirilmiş olması Türkiye’nin, Avrupa’daki temsilcileriyle MİT arasında yapılmakta olan görüşmelere rağmen PKK’nın, geçen yıl 14 temmuzdaki Silvan saldırısı ile birlikte açıkladığı yeni güvenlik konseptinin, dış uzantısına da ağırlık vereceğinin ipuçlarını veriyordu. Nitekim, Murat Özçelik’in, gerek ABD ile yakın temasları gerekse PKK’nın üstlendiği Kuzey Irak’ın Kürt Lideri Mesut Barzani ile mesaisi Türkiye’nin, Barzani üzerinden de PKK’ya yükleneceğini ortaya koyuyordu.

 

Erdoğan’dan onay, Atalay’dan karşı çıkış

Başbakan Erdoğan, yeni Kürt planının açıklanmasından iki gün sonra 24 mart Cumartesi günü Güney Kore’ye giderken, “teröristle mücadele, siyasi uzantılarıyla (BDP’yi kastederek) müzakere edilecek” diyerek planı doğrulamıştı. Çelik’in, 10 madde olan ve bütününün varlığını yalanladığı planı, Erdoğan ve hükümet içinde Yalçın Akdoğan dahil küçük bir grubun şekillendirdiği de Ankara kulislerinde konuşuluyor. Atalay’ın, yeni Kürt planına karşı olduğu için üzerinde konuşmak istemediği belirtilirken, PKK ile silahlı mücadele yerine demokratik açılıma ağırlık verilmesini halen istediği belirtiliyor.

Savcılığın, Şubat ayı başlarında MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve diğer bazı üst düzey MİT yetkililerini, KCK soruşturması ve PKK ile yapılan Oslo görüşmeleri kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırması ile ortaya çıkan kriz de, hükümet içinde Kürt planına dönük çatlağın bir yansımasıydı. Atalay ve ekibinin, barış müzakerelerine devam edilmesini istediği belirtiliyor.

 

Güvenlik politikasına karşı

Nitekim, 2009 yılında Atalay içişleri bakanıyken, Kürt sorununa silah dışı yöntemlerle çözüm bulunması politikasını uygulamaya koymuştu. Geçen yılki 12 Haziran genel seçimleri sonrası İdris Naim Şahin’in, Atalay’ın yerine İçişleri Bakanlığı görevine getirilmesiyle Atalay dönemi kapanmış ve açılım sırasında ihmal edildiği düşünülen terörle mücadeleye dönük yeni güvenlik politikaları da uygulamaya konmuştu.

Beşir Atalay’ın halen, zorunlu olmadıkça güvenlik politikasının ön plana çıkartılmasını istemediğine dikkat çekiliyor. İdris Naim Şahin dahil hükümet içindeki bir grup ise güvenlik politikasını sıfırlamanın yanlış olduğuna işaret ederken siyasi açılımlar ihmal edilmeden bu politikanın sürmesi gerektiğini düşünüyor ve bu ekip şimdiki politikalarda ağır basıyor.