- 18.10.2014 00:00
ABD liderliğindeki Batı/Arap koalisyon güçlerinin, IŞİD’i, işgal ettiği Irak topraklarından püskürtmek amacıyla başlattığı hava akınları neredeyse 4. ayına girecek.
Keza, Türkiye’nin, Suriye Kobane’de, Türk Kürtlerinin kardeşlerine IŞİD’e karşı savaşında esirgediği desteği veren koalisyon güçleri, bir ayı aşkın bir zamandır, bu kentte terör örgütünün ilerleyişini durdurmak için hava akınları düzenliyor. Türkiye ise, çakma devlet ilan ederek neredeyse yanıbaşında yerleşmekte olan, dolayısıyla kendi güvenliğini doğrudan tehdit etmesi gereken IŞİD’e karşı mücadelede koalisyonun yanında ne şekilde yer alacağını netleştirmiş bile değil.
Aslında Ankara’da kulislere yansıyan bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Başbakan Davutoğlu’nun tersine ABD’nin, IŞİD ile mücadele çerçevesinde her müttefikin “evet” diyebileceği kimi taleplerinin bir an önce karşılanması konusuna sıcak baktığı belirtiliyor.
Erdoğan, ifade özgürlüğü, yargı bağımsızlığı gibi temel demokrasi standartlarında Türkiye’yi gerilettiği bir dönemde bir de terör örgütü IŞİD’e karşı ABD’nin oluşturduğu koalisyonda taarruz amaçlı yer almama konusunda çok fazla diretirse Washington yönetimi ile arasının fena bozulacağının farkında, bu da işine gelmiyor.
ABD, IŞİD’i bitirmek olan stratejisine NATO’nun en iyi savaş filolarından birine sahip olan Türkiye’nin, bu gücüne orantılı destek vermesini bekliyor.
Ne var ki Erdoğan’ın bizzat kendisinin atamış olduğu bir başbakan dahi olsa Türkiye’deki parlamenter rejim gereği nihayetinde koalisyon güçlerine katılımın niteliği konusundaki karar mercii başbakan ve Bakanlar Kurulu.
Pragmatik Erdoğan’a karşı ideolojik bagajı ağır basan kişi olarak nitelenen Davutoğlu’nun, örneğin, Arap basınına verdiği demeçteki, Suriye’de tampon bölgenin kapsadığı bölgeler, hiç de gerçekçi değil. Zira, bu bölge, Suriye Devlet Başkanı Esed’in başkenti Şam’ı da içeriyor.
O zaman soru şu: Türkiye gerçekten sayıları milyonları bulan mültecileri kendi topraklarında barındırmak için ta Şam’a kadar güvenli bölge kurulmasını neden istiyor? Tamam herkesin malumu: başta Erdoğan, Ankara, IŞİD’e karşı koalisyon içinde yer alınmasına koşut olarak Esed’in de devrilmesini istiyor.
Nitekim, Türkiye’nin, IŞİD’e karşı kara mücadelesinde koalisyonun hava akınlarını etkin kılmak amacıyla Suriyeli ılımlı muhaliflerin eğitilmesi ve silahlarla donatılması planına hemen olumlu yanıt vermesinin arkasında da bu Esed takıntısı yatıyor. Zira, Ankara’nın önceliği, Suriyeli muhaliflerin eğitilmesiyle nihayetinde Esed’i devirecek yeteneğe kavuşmaları.
Oysaki, Rusya, Çin ve İran’ın desteğindeki Suriye rejiminin savaş gücünü kırması bugüne kadar mümkün olmayan muhalifler, ne kadar eğitilse de Esed’i devirecek gücü ne askeri ne de politik olarak bulabilirler.
ABD’nin, Suriyeli muhaliflerin eğitilmesi ve silahlarla donatılmasındaki temel hedefi, Esed’i devirmek değil IŞİD’e karşı bu grupların savaşma kapasitelerinin artırılması.
Bu noktada, ABD ve Türkiye ters düşseler de, aslında Washington’un, Suriye içinde Ankara’nın talep ettiği güvenli bölge ve uçuşa yasak bölgelere tamamen kapıları kapatmadığı ama bu konuda önceliklerin tespit edilmesi gerektiğini Türk tarafına anlattığı belirtiliyor. ABD, Suriye içinde ama Türkiye topraklarının yakınlarında birkaç küçük güvenli bölge ilan edilmesini ancak buraların, IŞİD ile savaşırken yaralanan ya da kaçan muhaliflerin korunması için öncelikle kullanılmasını istiyor. Bu güvenli bölgelerde savaşçıların korunması için ilave uçuşa yasak bölge kurulabilecek.
Nihayetinde, Türkiye, şimdi kimi şartlar öne sürerek koalisyonun içinde aktif yer almazsa eğer, korkarım bir g
Yorum Yap