- 13.11.2013 00:00
AK Parti’nin ağır toplarından, vesayete direnişin önemli kalelerinden, kıl payı kurtulduğu suikast girişimi bile kendi iktidarında hâlen aydınlatılmayan Başbakan Yardımcısı BülentArınç, Gezi’den sonra bu kez öğrenci evleri üzerinden gerilim yaşadığı Başbakan Erdoğan’a, “Beni harcayamazsın, ağırlığımı unutma,” mealinde haklı bir tepki verdi. Ne ironidir ki Arınç’a bağlı olan TRT bile açıklamalarını sansürledi. Her ne kadar AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, diğer medya organlarını arayıp konuyu küçük görmelerini istediği iddialarını yalanlasa da, iktidarın önemli bir ismine dahi medyada uygulanan sansür, basının iktidar ile güç birliği yaparak ifade özgürlüğünü kendi elleriyle katlettiğinin ürkütücü boyutlara ulaştığını gösteriyor.Direnmek yerine boyun eğen bir medya varken, iktidardan, AB’ye katılım müzakerelerinin artık olmazsa olmazı olan ve devletler hukukunda korunması gereken temel hak olan ifade özgürlüğünü savunmasını nasıl bekleyebiliriz?
Türk medyası istisnalar hariç mümkün olduğunca tarafsız biçimde kamuoyunu aydınlatmak olan görevinin dışına hep çıkmış, kendine karar verici mekanizmaların bir parçası gibi bir misyon biçegelmiştir. Misyon gazeteciliğine, AK Parti karşıtlığı ve yandaşlığı da eklenince bırakın tek ses olmayı medyada ideolojik ayrışma derinleşirken sektör, sorunlarına çözüm üretme kapasitesini neredeyse sıfırlamış durumda.
Medya olarak kendi sorunlarımıza çözüm arayışlarına girmezken AB, 2014 ve 2020 yıllarını kapsayanaltı yıllık bir dönemde gerek Batı Balkanlar gerekse Türkiye’nin AB’ye entegrasyonu için ön koşul hâline gelen medya özgürlüğü ve medyanın bütünlüğünü sağlamak üzere bir mali yardım program başlatıyor. Bu mali yardım programını yürütürken kısa adı TACSO olan sivil toplum örgütlerine teknik yardım kuruluşundan destek alıyor.
TACSO, Batı Balkanlar ve Türkiye’den bir grup gazeteciyi biraraya getirip evrensel kıstaslara uygun bir medyanın nasıl kurulacağı ve AB’nin mali yardımından nasıl faydalanacağı üzerine çalıştay düzenledi. Bu çalıştaylar, ilgili ülkelerde yapılacak toplantılarla devam edecek ama hükümet, TACSO’nun Türkiye toplantısına nasıl tepki verecek merak konusu.
Batı Balkanlar’da Sırbistan, ifade özgürlüğü sıralamasında 174 ülke arasında 63., Türkiye ise 154. sırada. Uçurum derinleşiyor...
SİVİL ÜNİFORMALILARDAN PSİKOLOJİK HAREKÂT
Hükümet ile medya ilişkileri garip bir hâl almışken gazetecileri bir dönem itibarsızlaştırma ve korkutma amaçlı psikolojik harekâta tabi tutan TSK ve medya ilişkileri ne durumda irdelemek lazım. Asker şu sıralar bu görevi, askerden askerci sivil kesime havale etmiş durumda.
Temsilciliğini yaptığım yabancı dergiyi, beni hançerleyerek avucuna alma politikası yürütenbir müsteşar ile bu konuyla ilgili yüzleştiğimde çok kolayca itibarsızlaştırma harekâtınagiriştiğini gözlemledim. İtibarsızlaştırma harekâtı, yapılan yanlışları yazan gazetecileri sindirme ve korkutma amaçlı.
Konumlarından aldıkları güçle medyayı aşağılamaya kalkan bu atanmış bürokratların bir gün, uyguladıkları politikaların doğuracağı yasal yaptırımlarla karşılaşacaklarını hesaplamaları gerekiyor.
TARAF THY DE ISRARLA YOK
Arınç’ın Erdoğan ile girdiği polemikte ihanete uğradığı hissine kapıldığını düşünüyorum. Tıpkı,Taraf yayınlama cesaret göstermeseydi Balyoz darbesini yiyecek hükümetin hâlen bu gazetenin, THY dış hat seferi yapan uçaklarındaki dağıtımına yasak koymaya devam ederek kıymet bilmezliği ifade özgürlüğü boyutunu bir kenara koyarsak hissi gibi. THY’nin, iktidara en muhalif gazetelerden Cumhuriyet’in bile dağıtımını yaparken Taraf’ı ısrarla dışarıda bırakıyor olmasının derinlerinde çok ciddi bir psikolojik harekâtın yattığını düşünüyorum.
Kimi medya mensupları bu durum karşısında ne mi yapıyor; tetikçilik.
loglu@superonline.com
Yorum Yap