Avrupa’nın Balkanlarla genişleme sürecinde Türkiye

  • 18.10.2013 00:00

 Gezi Parkı’nda çevreci bir hareket olarak başlayıp hükümetin yanlış okumasıyla rayından çıkan protesto hareketlerine yöneltilen anti-demokratik uygulamalar, aslında Türkiye açısından demokratik değerlerin bir hayli gerisinde olduğumuzu göstermesi açısından bir milat oldu. AB’nin, daha 20 yıl öncesine kadar anlaşmazlıklarla helak olmuş Batı Balkanlar ile genişleme yolunda önemli adımlar atmakta olduğu bir dönemde Türkiye, bu blokun en “kıdemli” aday ülkesi olarak Brüksel koridorlarında, “İnşallah bir gün üye olur” temennisinin yapıldığı ülke konumuna çoktandır gelmiş. Türkiye ile aynı gün yani Ekim 2005’te, AB ile tam üyelik müzakerelerine başlamış olan Balkanlar’daki Hırvatistan bu yıl içinde birliğe tam üye oldu.

AB’nin, önceki gün yani çarşamba günü Batı Balkan ülkeleri ve Türkiye için İlerleme Raporlarını açıkladığında görüldü ki, Batı Balkanlar’ın Sırbistanı Müslüman çoğunluğun bulunduğu Kosova ile egemenlik ihtilafı konusundaki sorunlarını aşma yoluna girmiş, keza Arnavutluk için aday ülke statüsü verilmesi talebinde bulunuldu, Montenegro ile Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğuMakedonyaBosna Hersek BoşnakHırvatSırp üçlü yönetimi siyasi sorunlarını halletmemiş olsalar da AB’nin istikrar getirme olan itici gücünün etkisi altına çoktan girmişler.

50 yıl önce AB ile katılım ortaklığı anlaşması imzalayan Türkiye’nin, AB ile 2005 yılında başladığı tam üyelik müzakereleri Kıbrıs engeline takılıp kesildi. AB, Soğuk Savaş’ın bitmesiyle Doğu Avrupa ile genişlemenin temelini 1997 Lüksemburg zirvesinde atmış ve şimdi bu eski komünist ülkeleri birliğin bir parçası. Yıl 2013, AB, Batı Balkanlar’a istikrar getirmekte olan genişleme stratejisini kararlılıkla sürdürürken Türkiye kenarda bekliyor.

AB’ye kızmayalım, sorunların kaynağının bizde olduğunu görelim. Gezi olayları çok net olarak gösterdi ki, ülkede devrimsel reformlar yapma kapasitesini gösteren AK Parti hükümetinin de demokrasiyi ilerletme anlamında bir sınırı varmış.

Avrupa Parlamentosu’nun İngiliz Milletvekili Richard Hewitt, Balkan gazetecilerinin yanına iliştirilmiş biz birkaç Türk gazeteci ile biraraya geldiği Brüksel’de, “Türkiye, Gezi olaylarıyla, Avrupa’nın değerleri olan çokseslilik, ifade özgürlüğü gibi konulardaki kriterlerini çiğnedi. Benim gibi Türkiye’nin dostu olan Avrupalıları da zor durumda bıraktı,” diyordu.

Hewitt, devamla, çok kez biraraya geldiği Başbakan Erdoğan’ın, yüzünü Doğu’ya çevirdiği iddialarına katılmamakla beraber, Başbakan’ın, AB’den kopmak istemediğini ama Türkiye’nin üyeliğine ilgisinin azalmasını tehlikeli bulduğuna işaret ediyordu. Bunun sonucu olarak Ankara, reformlara devam etmez ise tam üyelik görüşmelerinin de sürmemesi riskinin bulunduğuna dikkat çekiyordu Hewitt.


AB İPLERİ KOPARMIYOR

AB cephesinde, Türkiye’nin uzunca süredir reformları askıya almış olması ki son dakikada gelen demokratikleşme paketi herkese nefes aldırdı buna ek olarak Gezi olaylarındaki aşırı güç kullanımı ve Başbakan Erdoğan’ın, hem iç hem dış çevreleri protestoları tahrik etmekle suçlayan açıklamalarına rağmen genel eğilim Türkiye ile ipleri koparmamak yönünde.

Nitekim, AB’nin Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle, Batı Balkan ülkeleriyle birlikte açıklanan Türkiye ilerleme raporuna dair önceki gün Avrupa Parlamentosu vekillerine özet bilgiler verirken, şöyle diyordu:

Mayıs ve haziran aylarında meydana gelen protestolarda polisin aşırı güç kullanımı ve bu göstericilerle bir diyalog ortamının hiç olmayışı ciddi endişeler yarattı. Polisin olayları bastırma biçimi ile ilgili soruşturmalar tamamlanmalı ve sorumlular yargı önünde hesap vermeli. Gezi olayları karşısında AB’nin doğru tepkisinin Türkiye ile ilişkileri koparmak yönünde olduğu şeklinde sesler yükseldi. Ama bugün kabul edilen ilerleme raporu farklı ki buna göre AB, ifade, basın ve toplanma özgürlüğünü güçlendirecek ileri düzeyde reformların yapılması yolundaki meşru taleplerin yerine getirilmesi için Türkiye ve Türk vatandaşları ile temaslarını artırmak istiyor .


GÖZLER 22 EKİM’DE

Brüksel’deki Türk diplomatlar gözlerini, AB’nin Gezi olaylarını hükümetin ele alış biçimine tepki vererek askıya aldıkları bölgesel işbirliğini kapsayan 22. faslın, açılıp açılmayacağının kararının verileceği 22 Ekim’deki AB bakanlar konseyinin hükümetler arası konferansına çevirmiş durumdalar. Bu faslın açılması kararının verilmesi, Ankara ile birlik arasında yaklaşık üç yıldır kesilen tam üyelik müzakerelerinin kısmen canlanması anlamına gelecek.

Hatta Füle, Türkiye ile yargı ve temel hakları kapsayan 23. fasıl ile adalet, özgürlük ve güvenlik alanlarını kapsayan 24. fasılların da açılması önerisini getirdi; bakalım konsey kabul edecek mi.


BAĞIŞ’A TEPKİ BÜYÜK

Türk basınına pek yansımasa da, AB’nin başkenti Brüksel’de, AB Bakanı Egemen Bağış, başmüzakereci olmasına rağmen ironik biçimde Türkiye’nin Birlik ile ilişkilerinin donuk kalmasında etken bir isim olarak anılıyor.

Adının açıklanmasını istemeyen bir Avrupa Parlamentosu üyesi, Bağış’ın, Erdoğan’a atfen sahibinin sesi gibi hareket ettiğini belirtirken Türkiye’nin stratejik hedeflerinin neler olduğuna karar vermesi gerektiğine vurgu yapıyor.


loglu@superonline.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums