Kürt sorununda yeni sayfa: Açlık grevleri

  • 7.11.2012 00:00

 Açlık grevleri, adaletsizliklerin, önyargıların teşhir edilmesi ve hatta imparatorlukların bile devrilmesine neden olan, toplumlara siyasi ve sosyal değişim getiren antik çağlardan bu yana süregelen bir protesto biçimi olarak bugünün küresel dünyasında da etkili bir araç olmaya devam ediyor. Türkiye’de, 70’e yakın cezaevinde bilinen rakamlara göre 700’ün üzerinde tutuklu ve hükümlü, Kürt sorununda iyileştirme sağlanmasına dönük siyasi talep içerikli açlık grevini eylül ayından bu yana sayılarını arttırarak sürdürüyorlar. Böylece, Türkiye’de ilk kez, bu kadar çok sayıda tutuklu ve hükümlü, Kürt sorununda siyasi taleplerin karşılanması amacıyla yaklaşık iki ay önce, kitle hâlinde açlık grevi başlattılar.


Hükümetin, anadilde savunma hakkının önünü açan yasal düzenlemeyi başlatmasıyla açlık grevlerinin sonlandırılması umudu arttı. Bununla birlikte Kürtlerin, anadillerini konuşma gibi temel haklarının artık çok ötesine giden taleplerini kabul ettirme aracı olarak bu eylem biçimi, Türkiye’nin gündemine oturdu ve Kürt sorununda yeni bir sayfa açtı.

Siyasi taleplerle açlık grevine gidilmiş olması, çok iyi okunması gereken, aksi takdirde Türk devletinin, bugüne kadar istemediği sonucu önlemek için salt silahlı güçle bastırmaya çalıştığı ve de doğal olarak başaramadığı ülkeyi derinden bölecek bir gidişatın başlangıcı olma potansiyeline sahip.

12 Eylül 1980 askerî darbesiyle, en doğal hakları olan anadillerini, bırakın topluluk içinde konuşmayı kendi aralarında bile konuşmaları neredeyse yasaklanan Kürtlerin, bu doğal haklarının bile yıllar sonra verilmiş olması ve lütuf gibi sunuluyor olması, PKK’nın, neredeyse bağımsızlığa yakın statü kazanma arayışlarında ekmeğine yağ sürdü, “Kürtler adına,” diye talep çıtasını yükseltmesine yol açtı. Kürtlerin, anadillerini özgürce konuşma gibi ana sütü kadar helal bu hakkı elde edebilmeleri bile, her gün kanımızı emen silahlı Kürt hareketi ile 28 yıldır süregelen çatışmalar sonucu oldu, ne yazık. Şimdi de antik çağlardan bu yana en güçlü silah olan açlık grevleri, siyasi kazanımlar için bir araç olarak kullanılmaya başlandı.


“Açlık grevleri ezeli güçtür,” 
başlıklı makalesinde Stefan Simanowitz, bu antik çağın protesto biçiminin bugünün dijital, internet dünyasında yeni bir platform oluşturarak gücünden hiçbir şey kaybetmediğine dikkat çekiyor. Simanowitz, İngiltere merkezli tribunemagazine.co.uk adlı internet sitesinde, 30 temmuzda yayınlanan makalesinde, açlık grevlerinin, 20. yüzyılda en büyük siyasi kazanımların elde edilmesinin bir aracı olduğuna işaret ederken bugünün dijital, internet dünyasında bu eylemin, böylece yeni bir etki alanı bulduğuna işaret ediyor.

Makalede, Filistinli futbolcu Mahmud Sarsak’ın, 95 günlük açlık grevinin ardından bir diğer açlık grevine yatan Hayder Adnan’ın da nisan ayında serbest kalması ve bu bağlamda İsrail’in, 1500 kadar Filistinli açlık grevcisine yönelik verdiği ödünlere dikkat çekiliyor. Açlık grevlerinin yarattığı sonuçlar açısından pek çok örneği sıralayan Stefan Simanowitz, son olarak Rusya’da, Pussy Riot adlı eylemci grubun cezaevine atılan üç üyesinin başlattığı açlık grevinin, dünya medyasında başlıklara oturduğunu belirterek, “İnternet çağı, açlık grevlerine farkındalık yaratmak ve destek sağlamak açısından büyük fırsatlar yaratıyor,” diyor.


Alexander McQueen
’in, 2008 yılında vizyona giren ve Maze cezaevindeki mahkûmların açlık grevini konu alan Açlık adlı filmini gören herkesin, açlıktan ölmenin ne denli ürkütücü olduğu konusunda fikir sahibi olacaklarını belirten Simanowitz, “Vücut kendini bitiriyor, kaslar ve hayati organların enerjisi sonlanıyor. Ölümler, vücutta su kaybı ile birlikte böbrek, ciğer ve diğer organların iflasıyla geliyor,” diye anlatıyor.

IRA üyesi ve Maze cezaevindeyken İngiliz Parlamentosu’na milletvekili seçilen Bobby Sands ve diğer dokuz mahkûmun başlattığı açlık grevi, IRA sorununun çözümünde yeni bir dönemi başlatırken Sands, açlık grevi sonunda hayatını kaybetmişti.


Kıssadan hisse... Açlık grevleri, Kürt sorununda yeni bir sayfa açıyor... Yalnızca iktidar partisi değil tüm diğer siyasi partilerin de bu sorunu, Türkiye’nin istikrarı için siyaseten çözme yolunda ortak akılda buluşmaları gerekiyor.


Sakık üzerinden Taraf’a iftira

Ergenekon davasının gizli tanığı Deniz kod adlı kişinin, PKK’nın üst düzey sorumlusu iken itirafçı olup Türkiye’ye teslim olan ve hâlen cezaevinde yatmakta olan Şemdin Sakık olduğu, kendi beyanıyla ortaya çıktı. Belli ki, açık kimliğiyle birileri konuşturmak istedi ki Sakık, gizli tanığın kendisi olduğunu beyan etti. Sakık, mahkemedeki ifadesinde, Taraf gazetesinin, örgüt bülteni mi yoksa ulusal bir gazete mi o olduğu anlaşılmamaktadır. Öcalan’ın her sözü manşetten veriliyor,”dedikten sonra tekrar etmeyeceğim başka bir saçma laf da ediyor.


Ne hikmetse, THY’nin, uçaklarda dağıtımını yapmadığı Taraf’ı, mahkûm konumundaki Sakık’a, miyop gözlüğü takıp, cezaevinde okutturuyorlar. Ya da Taraf’a iftira atsın diye görev verildi kendisine.


loglu@superonline.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums