‘Özür dileriz,’ diyemeyeceğiz

  • 17.10.2012 00:00

 AK Parti çok öfkeli. Öylesine öfkeli ki, önde gelen kurmaylarından Burhan Kuzu, geçenlerde katıldığı bir televizyon programında, Türkiye’nin, ev ödevini iyi yapmadığı için karnesine bir hayli kırık not yazdığı AB İlerleme Raporu’nu, “çöpe atılacak bir rapor,” deyip, yakınında çöp olmadığı için yere fırlattı. Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı, AKP’li Profesör Burhan Kuzu, bu hareketiyle,ödevini iyi yapmamanın getirdiği kızgınlıkla tepki veren tipik bir yaramaz çocuk portresi çiziyordu. “Bizim gibi çalışkan bir öğrenciye böyle bir rapor verilmez” diye serzenişte bulunan Kuzu, ”Bu rapor rezil bir rapor. Bu son çıkan AB İlerleme Raporu çöpe atılacak bir rapor. İşte atıyorum buradan. Burada çöp yok ama yere atıyorum. Aha çöpe atıyorum,” diyerek, yaramaz çocuk imajını pekiştiriyordu.


Kuzu’nun iddia ettiği gibi gerçekten Türkiye, halen çalışkan bir öğrenci mi? Bence artık değil.

AB Raporu, ifade özgürlüğü, yaygın sansür, yüzde 10 seçim barajı, aşırı güç kullanımı ve Kürt sorununun ortada kalmasına kadar uzanan geniş bir demokratikleşme alanında Türkiye’nin, ilerleme kaydetmediği gibi bir hayli geriyle gittiğine vurgu yapıyor. Ekonomideki reformlar ve asker, sivil ilişkileri ise kısmen iyileştirme gösteren alanlar olarak sıralanıyor. Rapor aslında Türkiye’nin, reformlar anlamında duraklama dönemine girdiğine dair bir ayna tutmuş.

Bilkent Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ali Tekin, dün TOBB Üniversitesi’nde, raporun ele alındığı panelde yaptığı konuşmada, raporda, ekonomi ve asker, sivil ilişkilerindeki gelişmeler ki yeterli değil olumlu bulunmakla birlikte bunun dışındaki konularda her şeyin sorunlu olduğu tesbitinin yapıldığına vurgu yaparken, “2012 raporu, Türkiye’ye dair, 1998, 1999, 2000 yılı raporlarına benziyor. Bir hayli sert ve somut konulara değinilmiş,” diyerek Türkiye’nin demokratikleşme yolunda geriye doğru gittiğini ima ediyordu.

Panelde söz alan, TOBB’un AB İle İlişkiler Bölümü Başkanı Mustafa Bayburtlu, vize muafiyeti konusunda Türk toplumunu ümitlendirici ifadeler kullanılmamış olmasından dolayı eleştiri yönelttiği ilerleme raporunda, Türkiye’nin ders alması gereken hususlar bulunduğunu ve bu rapora sahip çıkılması gerektiğine vurgu yapıyordu.

Türkiye’nin, 16 bin davanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne geldiği bir ülke olmaktan çıkacağı umudunu dile getiren AB’nin Türkiye Delegasyonu Siyasi Müsteşarı Michael Miller, paneldeki konuşmasında, Türkiye’nin, kimi eleştirilere rağmen son 10 yılda insan hakları ve sivilleşme alanında ilerleme sağlamış olmasından örnek vererek, “Nobel barış ödülünü, (Türkiye gibi ülkelerde) demokratikleşmeye katkılarımızdan dolayı aldık,” diyerek, AB’nin bu ödülü almasına kızan hükümete de gönderme yapıyordu. Miller, bu yılki AB raporunun, Türkiye’nin, demokratik kriterlere uyum çalışmalarını hızlandırmaya özendirme amaçlı olduğunu belirtirken “AB Türkiye ile görüşme masasından kalkmayacak, Türk liderliğinin de AB masasından kalkmayacağını umuyorum. Ama raporda yer alan eleştirel hususlar nedeniyle de ‘özür dileriz,’ diyemeyeceğiz,” diyordu.

Madalyonun öbür yüzüne baktığımızda, AB’nin, 2004 yılında Rum kesimini, tam da Türk tarafı dönemin BM Barış Planı’na evet dediği bir sırada tüm Kıbrıs adına tam üye yapmış olması, Ankara ve Brüksel arasında bir kırılma noktasıdır. Fransa ve Almanya gibi AB’nin güçlü üyelerinin, Türkiye’ye tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık statüsü talepleri de eklenince Ankara’nın, reform iştahı kesildi ve bu isteksizlik kamuoyunda bu bloka desteği de önemli ölçüde azalttı.

AB’nin, Türkiye’ye yönelik yukarıda saydığım olumsuz tutumu, Türkiye’nin, demokratikleşme hamlelerinin hız kesmesine asla bir gerekçe olmamalı, verdiği kırık notları düzelterek yolumuza devam etmeliyiz. Ama, hükümetin içinde bulunduğu ruh hâline bakılırsa önümüzdeki yıllar, reformların yavaş gideceğinin işaretlerini veriyor.

Şehir Üniversitesi’nden Prof. Ümit Cizre’nin, AGOS gazetesinde 11 Ekim tarihinde yayımlanan makalesinin, “İktidarın yeni ideolojisi: Statükocu reformizm,” başlığı bile kendi başına demokratikleşmenin hız kazanacağı ümitlerimin neden kırıldığının işaretlerini veriyor.

Cizre makalesinde, “Reformlar buraya kadarmış dedirten,” hükümete ilişkin şu saptamayı yapıyor:

“AK Parti’nin kendi ideolojisi militer devlet kültürüne son derece yatkın olduğundan, kendi icraatına dokunmayan bir militarist yapıyı ve sessizliği kendisine destek unsuru olarak kullanabilme esnekliğine sahip.”


AK Parti’yi reformist olduğu için sevmiştim, aldatıldım mı ne?


Lockheed skandalı: F-16 değil F-104

10 ekim çarşamba günü yayımlanan köşemde, Amerikan Lockheed Martin firmasının, 1970’lerdeki rüşvet skandalına adı karışan ülkelerden yalnızca Türkiye’de soruşturma açılmadığını belirtirken skandala konu olan savaş uçaklarını, yanlışlıkla F-16 olarak yazdım. Doğrusu, F-104 olacak. Düzeltir, özür dilerim. Bu konuda beni uyaran dikkatli okuyucularıma da teşekkür ederim.


loglu@superonline.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums