- 21.08.2012 00:00
Aysel Tuğluk daha heyecanlı, Gültan Kışanak ise rahat, yüzünde anaç bir gülümseme var. Bir diğer milletvekili Sebahat Tuncel de bu kareye girmekten sanki özenle kaçınmış. Dikkatle konuşan PKK’lıyı dinliyorlar. “Yüz askeri öldürdük, basın bunu saklıyor” diye şikâyet ediyor konuşan. Sarılma, kucaklaşma faslıyla son buluyor görüntüler.
Türkiye bir kaç gündür doğusuyla batısıyla bu görüntülerle sarsılıyor. Ankara çok kızgın, çok öfkeli ama Ankara bu resim karşısında aslında şaşkın ve kararsız, her kafadan ayrı bir ses çıkması bundan. Bazı kabine üyeleri BDP’yi sağduyuya çağırırken, bazıları tepki ve öfke dozu yüksek açıklamalar yapıyor.
Şemdinli’deki görüntüler, PKK ve Kürt meselesinde hükümeti yeniden düşünmeye sevk edecek kadar önemli. Kuşkusuz Ankara’yı yeni kararlar almaya zorlayacaktır. Zira bu kareler basit bir asayiş ve güvenlik sorununu yansıtmıyor, ayrı bir etnik-siyasal kimliğin ülkenin bir bölümünde ne kadar popüler olduğunu gösteriyor. Asayiş ve güvenlik öncelikli tedbirlerin köklü çözümler getirmediği, Şemdinli’de ortaya çıkan bu manzara sayesinde bir kez daha görüldü.
Şemdinli görüntülerine kızıp askeri dağlara sürmek, polisi sivil siyasetçilerin üzerine salmak, yargıyı bir siyasal partiyi kapatması için harekete geçirmek neticede Türkiye’ye hiçbir şey kazandırmayacaktır. PKK’lılar yıllardır ölüyor-öldürüyor; yüzlercesi ve binlercesi de ölüme gönderilmek için sırada bekliyor. Binlerce Kürt siyasetçi zaten hapishanelere kapatılmış durumda. Kaç tane Kürt partisinin kapatıldığını bile bugün hatırlamıyoruz. Aynı yöntemde ısrar etmek hem akılsızlık hem de vicdansızlık.
BDP’nin PKK’yla arasına mesafe koymadığı ve koymayacağı ortada; Başbakan bile BDP’yi PKK’nın Meclis’teki uzantısı olarak görüyor, tanımlıyor; o zaman bu görüntüler karşısında şoka girmek veya şaşırmak da ne anlama geliyor?
Biraz gerçekçi olalım. Ankara, Kürt politikasını değiştirmeden Kürt hareketinin değişmesi-dönüşmesi mümkün değil. Bu fazla iyimser bir beklenti olur. Devlet Kürt meselesini çözmek için köklü adımlar atmadığı müddetçe bu gidişatın önünü alamaz; dağa çıkış devam eder, Kürtlerin geri kalan bölümü de PKK sempatizanı olmaya başlar. İktidar hem Kürt sorununu çözmeyecek hem de PKK’ya sempati duydukları için BDP ve Kürtleri suçlayacak; bu bakış açısının biraz zorbaca olduğunu söylemek gerekiyor.
Altını özellikle çizmem gerekiyor; AKP hükümeti son bir yıldır PKK’nın kanlı saldırılarını bahane ederek Kürt sorununu rafa kaldırmış durumda, meselenin bahsini bile açmıyor. AKP Kürt sorununu çözmeye girişti, adımlar attı; PKK ve eski devlet buna karşı direndi ve iktidar da bu meseleyi çözmekten tümden vazgeçti. AKP’nin 10 yıllık Kürt politikasının özeti bu.
PKK ve BDP’yi bahane ederek bu mesele daha ne kadar ertelenir bilemiyorum; ama son bir ayda ölen asker ve PKK’lıların sayısındaki artışa bakarak söyleyebiliriz ki, Türkiye, pek iyiye doğru yol almıyor. Bu kadar cenaze, bu kadar acı, bu kadar gözyaşı bu ülkeyi etnik-sosyal olarak kamplaştırır, büyük bir çatışmanın içine sürükler. Bu yüzden Meclis ciddi bir Kürt mesaisi yapmak zorunda. İktidar ister muhalefetle uzlaşma içinde yapsın bunu, isterse tek başına; yıllardır süren bu şiddetin toplumsal kaynağını kurutacak düzenlemeler artık şart.
PKK bahanesi bir tarafa bırakılmalı. Kandil mevcut durumda çözümün değil, çözümsüzlüğün parçası. Böyle diye Kürtlerin hakları yok mu sayılacak? Kürt sorununu örgüt değil, iktidarıyla muhalefetiyle Türkiye’nin seçilmiş temsilcileri Meclis’te çözecek. Meclis’te bu adımları atmadan Türkiye’yi içine düştüğü bu kanlı açmazdan çıkarmak mümkün değil.
Şemdinli’de olup bitenlerden dolayı BDP’yi suçlamak, hedef göstermek meselenin özünden uzaklaşmaya yarar. Onlar, kucakladıkları gençleri gerisin geri ölmeye tekrar dağa gönderdiler. Ankara’da siyasetçiler Mehmetçiklerin ölümünü-yaşamını ne kadar umursuyorsa BDP’liler de dağdaki gençlerin hayatını-ölümünü o kadar umursuyor.Kimse kimseyi kandırmasın; bu siyasetçiler neredeyse birbirlerinin kopyası, çok farklı değiller.
İktidar partisi şapkasını önüne koyup düşünmeli. Milliyetçi ajitasyonla ülke biraz daha idare edilebilir, dağda biraz daha çok PKK’lı öldürülür, ovada biraz daha fazla siyasetçinin canı yakılabilir. Senelerdir denenen bu yöntem Şemdinli’deki fotoğrafın bize gösterdiği “kopuşu” ancak daha fazla derinleştirmeye yarar.
Artık PKK bahanesini bir tarafa bırakıp Kürt sorununu çözüm gündemine almanın tam zamanı.
kurtulustayiz@gmail.com
Yorum Yap