- 15.05.2012 00:00
Başkanlık sistemi tartışmaları yeni yeni ciddiyet kazanmaya başlıyor. Kamuoyu, bu öneriyi ilk günlerde pek sıcak karşılamadı. Siyasiler de tartışmaya bile yanaşmayarak, konuyu gündemden düşürmeye gayret etti. CHP, MHP ve BDP öneriye kesin bir karşı tavır aldı; ama buna rağmen başkanlık sistemini gündemin dışına itmeyi başaramadılar. Görüldü ki ne kadar kaçınmaya çalışırsak çalışalım başkanlık sistemi, üzerine kafa yorulup tüketilmeden bir kenara atılabilecek kadar basit bir konu değil.
Başkanlık sistemini gündeme getiren asıl dinamik bence Kürt sorununun varlığı. Yeni bir siyasal sistem arayışını Kürt sorunu tetikliyor. Mevcut siyasal yapı bu sorunun üstesinden gelebilseydi, zaten bugün haklı olarak herkes “bu sistemin neyi eksik” diye sorabilecekti. Ama soramıyor, çünkü bu siyasal modelin kendisi Kürt sorununu üretiyor.
Bu açıdan Başbakan Erdoğan’ın başkanlık sistemi önerisine Kürt siyasetinin yaklaşımı kritik bir önem taşıyor. BDP sıcak bakarsa bence Başbakan Erdoğan, bu öneriyi halk oylamasına sunma cesaretini kendisinde bulabilir. Ancak BDP cephesi bu konuda Erdoğan’a destek vermeye pek niyetli değil. Mardin Bağımsız Milletvekili ve Kürt siyasetinin önde gelen ismi Ahmet Türk’ün başkanlığa şartlı destek veren açıklaması doğrusu beni ümitlendirmişti. Türk, katıldığı bir toplantıda “Valileri halk seçerse bu sisteme destek verebiliriz” dedi. Fakat hemen ardından da Erdoğan’ı “diktatörlük”le suçlayarak peşinen bu sistemi mahkûm etti. İlk günden itibaren başkanlık sistemini tartışmaya bile yanaşmayacaklarını açıklayan BDP’nin eşbaşkanlarını yeni değerlendirmelerinin olup olmadığını öğrenmek için aradım.Gültan Kışanak, bugün partilerinin görüşünü Meclis grup toplantısında duyuracaklarını söyledikten sonra bu konu hakkındaki düşüncelerini genel hatlarıyla şöyle ifade etti: “Sistem değil, bizce zihniyet değişmeli. Dünyada başkanlık, yarı-başkanlık modeli ile parlamenter sistemin başarıyla uygulandığı demokratik siyasal sistemler vardır. Kürt sorunu mevcut siyasal sistem içinde de çözülebilir. Bu sistem demokratikleştirilebilir. İlla da başkanlık modeline ihtiyaç yok. Başbakan Erdoğan’ın önerisinin amacı demokratikleşme değil. Eğer Başbakan’ın demokratik kaygıları ön planda olsaydı önce yüzde 10 seçim barajını kaldırırdı. Demokratikleşmenin önündeki en büyük engellerden biri bu baraj sistemi. Ama Başbakan bu konuyu konuşmaya bile yanaşmayacaklarını açıklamıştı.”
Eşbaşkan Kışanak’a hükümetle bu konuda tartışmaya açık olup olmadıklarını da sordum. Kışanak, parti içinde bu konuyu müzakere ettiklerini ve resmî görüşlerini grup toplantısında aktaracaklarını tekrarladı. Selahattin Demirtaş, bugün Meclis’te, Başbakan Erdoğan’ın önerisini müzakereye yanaşmayacaklarının mesajını verecek. Yani BDP’den Erdoğan’a destek çıkmayacak.
Siyasetin bu kısırdöngüsü Kürt meselesinin çözümünü de kilitliyor. Başbakan, başkanlık modeliyle ilgili düşünce ve görüşlerini daha ayrıntılı dile getirmeli. Kürt siyaseti de “Erdoğan odaklı” düşünmekten ve tutum almaktan vazgeçmeli. Başbakan’ı değil, önerdiği modeli masaya yatırmalı. Başbakan’ın benmerkezci liderliğinin muhalefet partilerine yansıması böyle tersinden oluyor. Muhalefet gündeme gelen her sorunu “Erdoğan odaklı” düşünüp karar alıyor. Bu yaklaşımlarıyla otoriter, benmerkezci Erdoğan’ı tersinden “tek adam”laştırıyorlar.Siyasetçiler ülke sorunlarını bu kadar Erdoğan merkezli düşünmeye devam ederse, kendi elleriyle Erdoğan’ı yüceltmiş olurlar. Meseleleri projeler üzerinden değerlendirmeye almak daha doğru olur.
BDP, bu konuda iki kat daha sorumlu. AKP ve Erdoğan karşıtlığını siyaseten bu kadar çok kullandıktan sonra kolayca çıkıp kendilerinin bile aklına yatan bir projeye destek veremiyorlar. Oysa Başkanlık sistemi Kürt sorununun ayrıntılarıyla müzakere edilmesi için önemli bir fırsat sunuyor. BDP bu tartışmadan neden kaçıyor? BDP bu modele karşı olduğu için mi mesafeli yoksa AKP’nin önerisi olduğu için mi buna uzak duruyor? BDP’li yöneticilerin bence bu sorulara ikna edici yanıtlar vermesi gerekiyor.
kurtulustayiz@gmail.com
Yorum Yap