- 1.05.2012 00:00
Bahar geldi geçiyor ama siyaset kışta kaldı. Güneydoğu diken üzerinde. Bölgeden çatışma ve ölüm haberleri gelmeye devam ediyor. Hükümet ile BDP arasında Başbakan Erdoğan’ın o sözünü verdiği “terörle mücadele, siyasetle müzakere” formülü hâlâ hayat bulmuş değil. Ama nisan ayının başından itibaren BDP’yle yoğun bir diyalog sürecinin başladığı da iddia ediliyor. Kaynak ise basına yansıdığına göre demokratik açılımın koordinatörü olan ve halen bu görevde olduğunu düşündüğüm Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay. Başbakan Erdoğan’ın BDP’ye yönelik sert eleştirilerini dinlerken Ankara’da buzların eridiğine inanmak, doğrusu bana çok zor geliyor.
Ama “olabilir, belki vardır” diyerek, bu ay içerisinde Ankara’da olup biteni hatırlamaya çalışıyorum.
Tutuklu vekillerin tahliyesinin önünü açacak düzenlemede –henüz son nokta konulmasa bile– Meclis’te uzlaşma sağlandı. BDP’nin tutuklu vekiller konusunda ne kadar hassas olduğu biliniyor. İçerideki vekillerin serbest kalmasını sağlamak için uzun süredir deyim yerindeyse koşturup duruyorlardı. BDP’nin bu konuda sonuç aldığı görünüyor.
Geçen haftanın diğer önemli gelişmesi de Mehmet Haberal Yasası olarak bilinen düzenlemeden Öcalan’a yönelik tecrit maddesinin çıkarılması. Kanun’dan çıkartılan maddede, “hükümlünün, görüştüğü kişiler aracığıyla bir suç örgütünün faaliyetlerine yön verdiği konusunda somut olguların tesbiti halinde, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın istemi ve infaz hakiminin kararıyla, avukat ve diğer kişilerle görüşmesi altı aya kadar sınırlandırılması” öngörülüyordu.
Bu değişiklik AKP’li milletvekillerinin son dakika önergesiyle değişti. Gerekçe bana göre son derece makul ve demokratik bir hassasiyeti yansıtıyor: “Meşru amaca yönelik kullanılan yöntem ile ulaşılması istenen amaç arasındaki makul orantısallık bağının gerekliliği ve hakkın özünü kullanılamaz hale getiren normatif düzenlemelerin özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, BM mevzuatı ve hukukun genel ilkelerine uygunluğunun sağlanmasını teminen, teklifin birinci maddesinin kapsamlı biçimde değerlendirmek üzere metinden çıkarılmasının uygun olacağı öngörülmüştür.”
PKK’nın kaçırdığı kamu görevlileri ile güvenlik personelinin serbest bırakılması konusu da Ankara’nın gündemindeydi. Hükümet ve BDP arasında alttan alta süren temaslarla bu konuda yakın zamanda gelişme yaşanması bekleniyor.
BDP’nin Meclis’teki diplomatı sayılan Muş milletvekili Sırrı Sakık ile Ankara’daki bu gelişmeleri konuştum. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın “BDP’yle yoğun diyalog başladı” iddiasını esprili bir dille yanıtlıyor: “Valla kimlerle diyalog kuruyorlar keşke bilseydik, ama tek bildiğimiz konuştukları o BDP’liler biz değiliz.”
Sakık’a tutuklu vekiller düzenlemesi ile Öcalan’a yönelik tecrit yasasındaki değişiklikleri soruyorum; tabii, iktidarla diyalog kurmadan, bu gelişmelerin sağlanıp sağlanamayacağını da hatırlatarak. Sırrı Sakık şöyle cevaplıyor: “Vekillerle ilgili düzenlemede sona gelindi. Bu konuda zaten kamuoyunun da hassasiyeti vardı. CHP de bu sorunun bir tarafıydı. Meselenin çözümü, bugünlere denk geldi. Yoksa BDP ile iktidar arasında Kürt sorunu üzerinden başlayan bir diyalog üzerine gelişmedi.”
Abdullah Öcalan’la ilgili AKP’li vekillerin son dakikada verdiği önergenin dikkat çekici olduğunu söylüyorum. Sakık şöyle yanıt veriyor: “İnsani bir düzenleme değildi, kişiye özel ve politikti. Bunun farkına vardılar. Üstelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin mevzuatına da aykırı. Bu yanlıştan dönüldü.”
BDP’nin hükümetten bu düzenlemeyle ilgili olarak herhangi bir taleplerinin olup olmadığı sorusuna ise Sakık, net bir yanıt vermedi...
Durum şöyle özetlenebilir; Başbakan BDP’yi her fırsatta haşlamaktan geri durmasa da karşılıklı bir yumuşamanın yaşandığı bu son gelişmelerden fark ediliyor. Kamuoyuna açık olmasa da iktidar ile BDP’liler arasında bir temas var. Bu ilişki düzeyi şimdilik sadece diyalogun önünü açmaya yarayacak düzeyde. Henüz ciddi bir ilişkiden veya müzakereden bahsetmek sözkonusu değil.
Bu diyalog veya müzakere denen konuyla ilgili PKK’nın son açıklamalarını da hatırlatmaya ihtiyaç var.Kandil, “İmralı dışında kimse kendi başına diyaloga giremez” açıklamasıyla BDP’yi sert bir şekilde uyardı. Ancak benim izlenimim BDP, Kandil’e rağmen hükümetle diyaloga açık. Bu süreç BDP’li eşbaşkanların ABD’den dönmesiyle birlikte hızlanabilir.
Hükümet elini çabuk tutmalı.
kurtulustayiz@gmail.com
Yorum Yap