- 15.08.2018 00:00
ABD’nin ilan ettiği “ekonomik savaş” karşısında millet iradesi sağlam bir duruş sergiliyor. Panik yok, gerileme yok, çaresizliğe kapılmak hiç yok. 15 Temmuz’da olduğu gibi ciddi bir halk direnişi var. Erdoğan başkanlığındaki hükümet ise ilk günkü duruşunu koruyarak ABD yaptırımlarına aynısıyla karşılık veriyor. Ekonominin 15 Temmuz’u olan, ABD’nin bu kez finans kurumları üzerinden geliştirdiği bu darbe teşebbüsü de şimdiden başarısız kaldı.
ABD, Türk ürünlerine boykot uygularsa Türkiye de ABD ürünlerine boykot uyguluyor. Bu demek değil ki tepkiye tepkiyle karşılık veriliyor; ABD’yle yaşanan kriz son derece kontrollü yönetiliyor. Siyasi ve ekonomik tedbirler dengeli bir şekilde ama hızla alınıyor. Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak, hafta başından itibaren devletin elindeki bütün enstrümanları adım adım devreye koyarak büyük tahribatlar yaratması beklenen saldırıları durdurmayı başardı.
Şu birkaç günlük tecrübe bile Amerikan yönetiminin başlattığı ekonomik ve siyasi saldırıların beklenen “yıkımı” yaratmaktan uzak olduğunu gösterdi. Gerek siyasi irade ve gerekse ekonomi yönetimi, küresel finans sisteminin en büyük oyuncusu olan ABD’nin saldırısına rağmen Türk ekonomisini bir kez daha test etme imkanı buldu ve kararlı bir duruş sergileyerek kendine olan güvenini biraz daha arttırdı.
ABD’nin açıktan koyduğu yaptırımlarla, tehditlerle, el altından ekonomimize yönelik manipüle ettiği korsan saldırılarla Türkiye’yi yıldıramayacağı, teslim alamayacağı -ilk kez bu kadar net bir şekilde- ortaya çıktı. Trump yönetiminin bundan sonra Türk hükümetiyle uzlaşma arayışına girmekten başka çaresi yok. Ellerindeki ekonomi kozunu oynayarak istemeden Türkiye’yi daha da fazla özgürleştirip kendine olan güvenini tazeleme fırsatı sundular. ABD’nin herkesin gözünde büyüttüğü kadar “süper güç” olmadığı iyice ortaya çıktı. Türkiye, 60 yıldır boynuna vurulan finans zincirlerinden bu krizde kurtulma fırsatı buldu. Ve bunun Türkiye için altın değerinde bir imkan olduğunu önümüzdeki süreçte daha iyi anlayacağız.
Türkiye, krizin şokunu çabuk atlatarak kendi dengesini yeniden kurmayı başardı. Ankara, döviz kurlarındaki yükselmenin ekonomi üzerinde yarattığı olumsuz etkileri de çok geçmeden telafi etmeyi başaracaktır.
ABD’yle yaşanan krizde aslında Türkiye bir bütün olarak çok iyi bir sınav verdi. Göründüğü kadarıyla Türk ekonomisinin bütün önemli aktörleri ABD saldırısı karşısında devletin tarafında durdu. Ekonomideki dalgalanmanın arkasındaki dış müdahaleyi millete anlatmada finans çevreleri ve iş dünyası önemli katkı yaptı. Muhalefet partisi sözcüleri dahi Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı ABD saldırısını işaret ederek belki de ilk kez hükümetle dayanışma içine girdi. Ne yazık ki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce ve Meral Akşener her zamanki fırsatçılıklarını konuşturarak bu krizden nemalanmaya çalıştı. Özellikle Muharrem İnce, attığı twitlerle olumsuz bir tavır aldı ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun yerine genel başkan olmayı hak etmediğini bir kere daha kanıtladı.
Yorum Yap