- 16.10.2017 00:00
Kim kimi senkronize ediyor, sorusu saçma kalabilir burada. Elbette Pentagon’dur, CHP’yi kendine uyduran. Bu yakın ilişki, ABD’nin vize kararı sonrası biraz daha deşifre oldu; CHP’li milletvekili Öztürk Yılmaz, Washington ziyaretinde, ABD’li yetkililerin kendisine “vizelerin askıya alınmasından” bahsettiğini açıkladı. Daha doğrusu ağzından kaçırdı.
Vize krizi bir konsolosluk çalışanının Türkiye tarafından tutuklanması üzerine sözde çıktı; ama Öztürk Yılmaz’ın ifadelerinden anladığımız kadarıyla Washington, Türkiye ile vizeleri askıya almak için çok önceden CHP ile görüş alışverişinde bulunmuş. Şu veya bu sebepten olması çok da önemli değil; net olan, ABD’nin Türkiye ile ilgili böyle radikal bir kararı zaten almayı düşünmüş olması ve bu düşüncelerini hayata geçirmeden evvel CHP’li vekillerle istişare etmesi.
Ortaya çıkan bu tabloya şimdi ne demeli? CHP Genel Merkezi Ankara’da mı, yoksa Washington’da mı? Amerikalılar, Türkiye aleyhinde bir karar almadan evvel neden CHP’yle istişare etme gereği duyuyorlar? Günümüz dünyasında siyasi partilerin işleri böyle mi yürüyor? Vesayet partilerinin yerini vekalet partileri mi aldı?
Neyse, yanıtlanması gereken soru çok; Kemal Bey, en azından şu soruyu yanıtlarsa kamuoyu da aydınlanmış olur: Washington, Türkiye aleyhinde karar almadan evvel neden partinizi bilgilendirme gereği duyuyor? Bu sorunun sahici bir yanıtı var mı?
Barzani iyi, Haşdi Şabi kötü mü?
Türkiye’nin İran ile yakınlaşması, liberal İslamcıların tepkisine neden oldu. “Devletin, Şii Haşdi Şabi’yi Sünni Barzani’ye tercih ettiği”ni belirterek kendilerince eleştiri akıllı mantıklı eleştiriler geliştiriyorlar. Oysa bu kesimler, düne kadar Ankara’yı “komşularla sıfır sorun” prensibiyle hareket edemediği için suçluyorlardı. “Irak ve İran’la niye kavga ediyoruz” diye Erdoğan’a laf atan bunlar değil miydi? Bugün ise “İran ve Irak’la niye yakınlaşıyoruz” tepkisiyle gündemdeler.
Abartmayın; Ankara, İran ve Irak ile “stratejik ortaklık” kurmuyor; gördüğümüz kadarıyla taktik bir ilişkidir gelişen. İran ve Irak ile ciddi ve sağlam ittifaklar da kurulabilirdi ve daha iyi olurdu elbet; ancak bu devletlerin kaypaklığı ve başka uluslararası bağlantıları sebebiyle Ankara, bu yolda “olduğu kadarıyla” ilerlemeye çalışıyor. İnceldiği yerden kopar ayrıca, hiç de sorun değil.
Dertleri elbette başka; liberal İslamcıların, Ankara’nın Barzani’ye ilişkin kararlı tutumunu içlerine sindirmeleri gerekiyor. Bu tavır kolay kolay değişmeyecek; bundan sonra Ankara’nın Barzani ile başka türlü bir ilişki geliştirmesi de çok zor. İsrail bayrağıyla Türkiye’yi tehdit eden Barzani ve IKBY’den -Sünni veya Şii olması hiç önemli değil- dost olmaz. Buna siz de alışsanız iyi olur.
Yorum Yap