FETÖ’nün en önemli mağdurlarından biri de kuşkusuz Deniz Baykal’dır. Pensilvanya’daki terörist başı Fetullah Gülen, kaset kumpasıyla Baykal’ın siyasi itibarına saldırarak CHP’de taşların yerinden oynamasını sağlamıştı. Bu kaset darbesiyle Deniz Baykal’ın yerine Kemal Kılıçdaroğlu geçirilmişti.
Kaset kumpasıyla ilgili hazırlanan iddianamede şüphelilerin FETÖ üyesi ve ByLock kullanıcısı olduğuna yer verildi. Ayrıca Baykal kasetini internete sızdıran isim olan Yener Dönmez’in de ByLockçu olduğu tespit edildi.
Bu durumda CHP yönetiminin, kaset darbesiyle koltuğundan edilen Deniz Baykal’a genel başkanlık yolunu yeniden açması gerekmez mi? CHP’nin, en azından nezaketen de olsa böyle bir süreci işletmesi gerekmiyor mu?
CHP’nin savunduğu siyasi değerler aslında böyle bir değişimi şart kılıyor.
Fakat CHP yönetimi ve Kemal Kılıçdaroğlu tüm yönleriyle açığa çıkan kaset darbesini görmezden gelmeyi tercih etmişe benziyor. Mahkeme tarafından kabul edilen iddianamedeki ayrıntılara rağmen ne CHP yönetiminden ne de Kemal Bey’den konuyla ilgili bir açıklama yapıldı. Kaset darbesine manşetleriyle destek çıkan medya da tıpkı CHP yönetimi gibi üç maymunu oynuyor.
Ancak ortada susarak, görmezden gelerek, üç maymunu oynayarak örtemeyecekleri kadar büyük bir ayıp var; Kemal Bey’in genel başkanlığı koltuğuna ahlaksız bir kaset darbesiyle geldiği hukuken de tescillenmiş durumda.
CHP, bu ayıbı nasıl ört bas etmeyi düşünüyor?
Susarak, görmezden gelerek mi?
Kemal Bey’in FETÖ darbesiyle genel başkanlık koltuğunu daha fazla işgal etmesi aslında mümkün olmamalı. Eğer ortada anladığımız anlamda bir siyasi parti varsa, bu aşamadan sonra o partinin demokratik mekanizmaları devreye girmeli ve Baykal’a iade-i itibar süreci başlatılmalıdır.
Aksi durumda ise kamuoyu, haklı olarak CHP Genel Başkanlık koltuğunun, FETÖ darbesiyle gasp edildiğini düşünmeye devam eder ki, bence Kemal Bey’den, bu düşünceyi değiştirecek herhangi bir hareket gelmesini beklemek nafile. Nihayetinde, burada FETÖ’nün kaset darbesinin ortağı olan bir siyasiden bahsediyoruz. Ve maalesef Kemal Bey, kaset darbesinin üstüne bir bardak soğuk su içmişe benziyor.
Mevcut soruşturmanın açığa çıkardığı gerçekler elbette Deniz Baykal’a da ciddi sorumluluklar yüklüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet söz konusu olunca esip gürleyen, Pensilvanya karşısında ise sus-pus olup selam yollayan Baykal, bu kez farklı bir açıklama yapacak mı? Sayın Baykal, hâlâ Pensilvanya’ya selam verdiği noktada mı duruyor? En azından hükümet kadar kaset darbesini gerçekleştiren güruha bir tepki göstermeyecek mi? Ya da kaset kumpası tüm yönleriyle deşifre edildiği için elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibi küsüp kenarda ağlamaya devam mı edecek? Hangisi Sayın Baykal?
Yorum Yap