- 29.09.2017 00:00
Türkiye’den Kuzey Irak’taki referandumu izlemeye giden gazeteci arkadaşlar sosyal medyadan sık sık Barzaniyönetiminin “ılımlı” mesajlarını paylaşıyor. Barzani, bu mesajlarla Ankara’yı yatıştırmayı umuyor olmalı. Hatta bu süreci hızlandırmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu koparma çabası içine girdikleri haberleri de geliyor. Peki Barzani yönetimi, Ankara’yı yatıştırmayı başarabilecek mi?
“Bağımsızlık referandumu”nun en önemli sonucu, Barzani’nin Türkiye’nin desteğini ve yakın dostluğunu kaybetmesi oldu. “Bağımsızlık ilan etmeyeceğiz”açıklamalarıyla, Türkiye ile ilişkilerdeki eski düzeyi yakalamaları artık zor görünüyor.
Zira Ankara, düne kadar Barzani’nin “farklı” olduğunu düşünüyordu. En azından “farklı” olmasını umut ediyordu. Fakat, bu maceranın sonunda Barzani’nin de PKK/PYD gibi bölgeyi sonsuz bir çatışma döngüsüne sürüklemek isteyen yabancı güçlerin maşası, taşeronu olmaktan öteye geçemediği görüldü.
Bundan böyle Barzani’yle dost sofrasına oturmak mümkün değil. Türkiye’ye karşı nispet yaparcasına İsrail bayrakları sallayan Barzani’nin, devlet ve millet nezdinde artık ne kıymeti ne bir değeri kaldı. Erbil sokaklarında yalandan Türk bayrakları sallayarak da bu süreci geri çeviremezler.
Ankara, Kuzey Irak’a yönelik tedbirler alır ya da almaz, sert müdahalede bulunur veya bulunmaz; bundan bağımsız olarak, kamuoyunun bu referandum denemesinden sonra Barzani’ye yaklaşımında köklü bir değişiklik yaşanmıştır. Ve Barzani’nin hiçbir “ılımlı mesajı”, bu köklü değişimi geri çeviremez. Türk medyası ve kamuoyu için Barzani’nin artık PKK/PYD’den farkı yoktur.
Barzani yönetimi, ilişkilerin kopma noktasına geleceğini tahmin etmedi mi? Herhalde şunu düşündüler; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım konuşur konuşur susar. Sonra ilişkiler eskiye döner. Böylesini tahmin etmiyorlardı elbette. Türkiye’nin kendi iç koşulları, seçimler, Kürt seçmen faktörü gibi etkenleri değerlendirerek, Cumhurbaşkanı’nın fazla tepki geliştirmeyeceğini sanıyorlardı.
Oysaki Kuzey Irak’la 350 kilometre sınırı olan Türkiye ile konuşmadan, tartışmadan böyle bir işe kalkışmak Ankara için her şeyden önce büyük bir ihanetti. Barzani sırtını İsrail, Pentagon ve küresel Siyonist lobiye dayayarak Türkiye karşıtı bir projenin taşeronluğuna soyunmuştur ve Ankara’nın bunu affetmesi mümkün değil.
Bu yüzden ilişkilerde yakın zamanda bir normalleşmenin yaşanması mümkün değil. Barzani, “bağımsızlık referandumu” ile bölgede yeni bir çatışma ve kaosun startını vermiştir. Bu işin sonunda Barzani’nin akıbetinin de Esed’inkine benzemesi ihtimal dahilindedir. Türkiye’den daha çok zararı kendisi görecektir.
Türkiye, bölgede “oyun kurucu” bir devlet olma özelliğini kazanmıştır. Rusya ve İran gibi güçlü devletler bu gerçeği görerek Türkiye ile birlikte hareket etmektedirler. Rus lider Vladimir Putin’in dün Ankara’ya gelmesi de tarihi önemde bir ziyarettir. Putin’in gelişi, Türkiye’nin, Irak ve Suriye’deki ağırlığının giderek artacağına işaret ediyor.
Barzani yönetimi de Türkiye’yi kale almayan, yok sayan, hatta Türkiye’ye karşı yapılan hesapların tutmayacağını görerek hatasını er ya da geç anlayacaktır. Ama o vakit geldiğinde Türkiye’nin “dost kapısı” olmaktan çıktığını acı bir şekilde görecektir.
Yorum Yap