- 18.09.2017 00:00
Cumhurbaşkanı Erdoğan, IKBY Başkanı Mesud Barzani’nin, tüm uyarılara rağmen 25 Eylül’de Irak’ı bölmek için adım atması halinde Türkiye’nin tavrının sert olacağını açıkladı. Erdoğan, ayrıca Ankara’nın nihai tavrını netleştirmek için 27 Eylül’deki MGK toplantısının 23 Eylül’e alındığını da söyledi.
Mesud Barzani’nin, Irak’ı bölmeye dönük 25 Eylül’de atacağı “Bağımsızlık referandumu” adımı, uluslararası toplumun desteğinden yoksun görünüyor. ABD, İngiltere ve BM’den bir heyet, Barzani’yle yaptıkları görüşmede “iç çatışma” uyarısında bulunarak, referandumu ertelemesini önerdi. Bağdat yönetimi ise referandumun “Irak Anayasası’na aykırı olduğu”nu açıklayarak, IKBY’yi askeri tedbirler alınacağı hususunda uyardı. İran’ın tutumu da farklı değil; Tahran da, Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasından yana olduğunu açıkladı.
Ankara’nın tutumu ise giderek sertleşiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’ye hareketinden önce düzenlediği basın toplantısında “Irak’ın bölünmesine yönelik bir adıma siz tevcih ederseniz, orada biz size ‘buyurun devam edin’ diyemeyiz. Bizim 350 kilometre orada sınırımız var. Orada bizim soydaşlarımız, dindaşlarımız var” dedi. Ankara, nihai tavrını 23 Eylül’e aldığı MGK toplantısında açıklayacak.
Mevcut tablo, koşulların Mesud Barzani’nin aleyhinde olduğunu gösteriyor. Zira, büyük bir dünya savaşının (1. Dünya Savaşı) ardından sınırları çizilen bir ülkenin, “yaptım oldu” denilecek türden bir referandumla sınırlarını değiştirmek, daha doğrusu bölmek o kadar kolay olmaz. Mevcut konjonktür, Barzani’yi heveslendirmiş olsa da tarih, düzmece bir referandumla devlet kurmanın pek mümkün olmadığını gösteriyor.
Perde arkasında Barzani’ye verilen bazı sözler olabilir; belki de bu sözlerin etkisiyledir ki Barzani bu kadar cesur, bu kadar gözü kara hareket etmekte. Fakat yapılan iş basit değil; bir ülkenin sınırlarını değiştirmek söz konusu. Barzani, eğer mevcut tutumunda ısrar edip Irak’ı bölmeye kalkarsa, kendisini bir anda Esed gibi yalnız ve saldırı altında bulabilir.
Barzani, içerideki sıkışmışlığını Irak’ı bölerek aşacağını düşünüyor olabilir, bunun için de “bağımsızlık” macerasına atılmış olabilir. Fakat sonuçta kalkıştığı iş o kadar basit bir iş değil, Kerkük’ü alayım derken, Erbil’deki iktidarını da kaybedilir. İşin ucunda bu da var.
Barzani şunu unutmamalı; Esed için de işler bir günde değişti; iç savaş patladığında geriye dönüş imkansız olur, hele kontrolü sağlamak tümden imkansız hale gelebilir.
Barzani’nin referandum ısrarı, Türkiye’de de tartışmalara yol açtı. İçerideki “liberal İslamcı” bir kesim, Ankara’nın “Bağımsızlık referandumu”na karşı takındığı tutumundan pek memnun değil. “Referanduma karşı bile olsak karışmayalım, müdahil olmayalım” diyorlar.
Yanı başımızda bir devlet yıkılıp yenisi kurulurken, buna “Niye karşı çıkıyoruz, hadi karşıyız niye müdahil oluyoruz” demek mümkün mü? Şimdi bu akıllı bir öneri mi? Irak’ın sınırlarının çizilmesine taraf olan bir ülke olarak yıkılmasını dışarıdan mı izleyelim?
Yorum Yap