- 27.01.2017 00:00
Hükümet sistemi değişikliği hangi ihtiyaçtan doğdu? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha fazla iktidar sahibi olmak istemesinden ve daha fazla insanı biata zorlama arzusundan mı, yoksa Türkiye’nin geleceğiyle ilgili endişe ve beka kaygılarından mı gündeme geldi?
Tarihi önem taşıyan bu değişim hamlesini “Biata zorlanıyoruz” diye izah edenlerin veya meseleyi Erdoğan’ın şahsi iktidar arzusuyla açıklamaya çalışanların görmezden geldiği ve gözden kaçırdığı gerçek, bu değişiklik adımının Ortadoğu’da yeni haritalar çizilirken, ülkeler bölünüp parçalanırken Türkiye’yi ayakta tutma kararlılığı ve ihtiyacından doğduğu gerçeğidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir süre önce söylediği şu kilit cümle, sistem değişikliğinin asıl gerekçesidir: Durursak Sevr’e döneriz!
Türkiye’ye yönelik son beş yılda artan saldırılar, Ortadoğu’daki hareketlilikle yakından bağlantılıdır. Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme adımlarına paralel olarak Türk devletine yönelik saldırılar da artmıştır.
FETÖ, PKK, DEAŞ ve DHKP-C kaynaklı saldırıların yanı sıra CHP ve HDP merkezli muhalefetin asıl hedefi devleti ve milleti zayıflatarak Ortadoğu’daki yeni harita değişimine hazır hale getirmektir. Bu hamleye karşı milli iradenin sesi olan AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hamlesi, devleti ve milleti güçlendirecek değişim adımlarını atmak ve Cumhuriyet’in yüzüncü yılında bölünme ve parçalanma tehdidi altındaki ülkemizi korumaya çalışmak oldu.
Cumhurbaşkanlığı sistemi devleti zayıflatacak, millete bölecek operasyonlara karşı sağlam bir kale oluşturmak anlamına geliyor.
Meseleyi Erdoğan’a biat etmekle açıklamaya çalışmak her şeyden önce dünyayı ve Türkiye’yi kafayı kuma gömerek okumak olur ki bunun bizi doğruya, gerçeklere yaklaştırma ihtimali yoktur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, Türkiye’nin içinden geçtiği bu tarihsel süreçten soyutlayarak değerlendirmek, cumhurbaşkanlığı sistemini kişilerin iktidar hevesiyle açıklamak en başta ülkemizin karşı karşıya kaldığı büyük tehlikeyi görmeyi engeller.
Cumhurbaşkanlığı sistemi Erdoğan’ın güçlenmesi değil, Türk milletinin güçlenmesidir. Zaten asıl itiraz da Türk milletinin bu kadar güçlenmesine ve yekvücut olmasınadır. Kimseyi kandırmaya gerek yok; “otoriterlik”, “diktatörlük” ve “tek adamlık” suçlamalarının ardında aslında devletin ve milletin güçlenmesinden duyulan korku yatıyor.
Milletin gündemi sistem değişikliği ve referandum sürecidir; bu değişikliği engellemek isteyen iç ve dış çevrelerin gündeminde ise Erdoğan’ın şahsı olacaktır. Sıkça “tek adamlık”, “diktatörlük”, “otokrasi” vs. diyecekler. Gittikçe artan bir baskı rejimine doğru gidildiğini savunacaklar. Bazıları bunu içeriden ağlayarak, bazıları da dışarıdan saldırarak tartışma gündemine taşıyacak. Açık net konuşamayanlar ise sinsi sinsi mırıldanacaklardır.
Unutmayalım ki; partisi, kimliği, titri ne olursa olsun bu çevrelerin ortak amacı milletin ve devletin güçlenmesini engellemektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin sesi olduğu ve devleti güçlendirme yoluna girdiği için hedeftedir.
Yorum Yap