- 10.09.2016 00:00
PKK ve DAEŞ'in son bir yılda başlattığı terör dalgasının, peş peşe patlattıkları bombaların, cinayetlerin, suikastların; ardından da FETÖ'nün 15 Temmuz darbe/işgal girişiminin ortak bir hedefi var mıydı? Yoksa Türkiye, birbirinden bağımsız terör gruplarının saldırısına mı maruz kaldı?
Türkiye üzerinde son bir yıldır yoğunlaşan büyük bir terör tsunamisi oluşturulmak istendi. Birbirinden bağımsız gibi görünen örgüt ve odaklarca geliştirilen terör dalgası içeriden de bazı çevrelerce siyasi karışıklık yaratılarak büyütülmek istendi. Peki terör tsunamisinin hedefi, amacı neydi/nedir?
Bunu anlamak o kadar zor değil; 15 Temmuz öncesi Batı basınında yaşanan tartışmalara bakmamız, başımıza bela edilmek istenenlere dair yeterli ipucu verecektir.
15 Temmuz öncesi Batı medyasında yer alan tartışmalardan biri Türkiye'nin Ortadoğu'da Suriye ve Irak'tan sonra çöken üçüncü devlet olup olmayacağıyla ilgili.
Bu gündemi, "Batı'nın Türkiye'de olası bir darbeyi destekleyip desteklemeyeceği" takip etti.
ABD'nin istihbarat teşkilatı CIA Başkanı John Brennan'ın dün basına yansıyan demecine bakıldığında, Türkiye aleyhinde planlanan oyunu fark etmemek mümkün değil.
Brennan kısaca, "Irak ve Suriye'nin devlet yapısının telafi edilemeyecek şekilde bozulduğunu, bu ülkelerin toprak bütünlüğünün yeniden sağlanabileceğinden kuşkulu olduğunu ve iki ülkenin de merkezi bir hükümet tarafından yönetilebileceğini tahmin etmediğini" söylüyor.
Ne hazin ki Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü kasten, bilerek ve isteyerek bozanların temsilcileri, şimdilerde bu küstahlıklarını ve hukuksuzluklarını pervasızca dile döker oldular.
Evet, Irak ve Suriye'nin devlet yapısı tahrip edildiği için toplumsal bütünlüğü ve toprak birliği bozuldu. Bu bütünlüğü bozanları tarih kaydetmiştir.
Öyle anlaşılıyor ki Türkiye'nin üzerine salınan terör örgütlerinin, birbiri ardına patlatılan bombaların, mana verilmesi güç sivil katliamların amacı "devletin yapısını bozmak."
15 Temmuz, "devletin yapısını bozmaya" dönük son bir yılda terör örgütleriyle yürütülen hazırlık ve çalışmanın sonuç vereceği, devleti içeriden çatlatacak, toplumsal ve siyasal bütünlüğümüzü tam göbeğinden bölecek mahiyetteki saldırıların zirvesiydi.
PKK ve DAEŞ'in devlete ve millete yönelik saldırılarını FETÖ, 15 Temmuz'da "stratejik vuruş" ile tamamına erdirmeyi, yani devletin yapısını bozarak Türkiye'yi de Irak ve Suriye gibi Ortadoğu'da çöken üçüncü devlet haline getirmeyi amaçlıyordu.
Eğer FETÖ'cü darbe girişimi başarılı olsa bugün CIA Başkanı'nın, "Irak ve Suriye'nin devlet yapısı bozulduğu için toprak bütünlüğünü koruması mümkün değildir" cümlesinin içinde, "Türkiye" de yer alıyor olacaktı. Brennan'ın Suriye ve Irak ile ilgili yaptığı son derece rahat açıklamalar içinde Türkiye'nin kaça bölüneceği de yer alacaktı.
Evet, Batı'nın asıl planı Türkiye'nin devlet yapısını bozarak toplumsal ve siyasal bütünlüğü tahrip etmek ve parçalamak. Bunu 15 Temmuz'da başaramadılar ama bu amaçlarından vazgeçtikleri anlamına gelmiyor.
15 Temmuz gecesi İstanbul Büyükada'da bir grupla toplantı halinde olan, adı CIA'nin Ortadoğu Uzmanı olarak geçen Henri J. Barkey'in, "IŞİD'in PYD kılığında Türkiye'ye saldırabileceği"ne ilişkin yeni açıklaması, Batı'nın Türkiye'nin devlet yapısını bozmaya dönük operasyonlara devam edeceğinin bir işareti.
Batı, Türkiye'nin toplumsal ve siyasal bütünlüğünü kolayca bozabileceğini hayal etmiş olabilir; 15 Temmuz'a da bu yüzden yeşil ışık yaktılar. Ancak Türkiye, ne Irak ne de Suriye oldu; Türkler, 15 Temmuz'da köklü bir medeniyetin devamı olduğunu kanıtladılar.
Yorum Yap