- 24.06.2016 00:00
Dokunulmazlıkların kaldırılmasının ardından bir “mağduriyet” tartışmasıdır gidiyor. Yargı ile başbaşa kalan bazı HDP’li vekillerin “mağdur” edilebileceğine ilişkin endişeler fazlasıyla ön plana çıkartılmış durumda. Mağduriyete yol açmamak için Yargı’nın “dikkatli” davranması gerektiğini önerenler de var. Haklarında soruşturma başlatılan HDP’lilerin mağdur edilebilme ihtimalini varsaymak bile fazlasıyla zorlama bir endişe.
Bu kadar aleni zorbalık yapan, bu denli çok suça bulaşan ve üstüne pişkince davranan, katliamlara sebep olmuş HDP’lilerin mağdur edilebilecekleri endişesi, kabahatlerini örterek terörü desteklemeye devam etmenin yeni versiyonudur. Canlı bomba cenazesini kaldırmayı meşru ve haklı gören bir partinin başına ne gelecek ki mağdur sıfatına hak kazanasın? PKK’ya silah taşıyan, kuryelik yapan, lojistik destek veren; iç savaş çıkarmak için seferber olan; siyaset dışında her türlü terör faaliyetine şu veya bu şekilde ortak olanları hangi hukuk, hangi adalet sistemi “mağdur” edebilir?
Gözaltına alınırlarsa, “mağdur” olurlar! Tutuklanırlarsa, “mağdur” olurlar!
Bu sözlerle, yersiz endişelerle siyasetçilerin, Yargı’nın ve toplumun aklını bulandırmaya çalışıyorlar.
Kimin mağdur, kimin zalim olduğunu bulanıklaştırmaya, böylelikle kavramların içini boşaltarak zalimi mazlum kılmaya çalışıyorlar. Oysa her şey gözlerimizin önünde oldu ve oluyor. Yaşananlar yeterince açık değil mi?
HDP’lilerin Meclis’i sindirmeleri, kamu düzenini bozmaları, terör kışkırtıcılığı yapmaları “siyasi faaliyet”ten sayılarak, demokrasi kültürü içinde katlanılabilir görülebilir. Lâkin canlı bomba cenazelerini kaldıranlar için aynı şey söz konusu olamaz.
O cenazeleri kaldıranlara ne olacak?
Şehirlerdeki çatışmaları yönlendiren, teröristlere silah taşıyan, kuryelik yapanlara ne denecek ve hangi hukuki işlem uygulanacak?
Yoksa bunlar da mı “siyasi faaliyet”ten sayılacak?
Sahi bunlar da “kürsü dokunulmazlığı”na mı girecek?
“Mağdur olabilirler” ihtimaliyle bu suçlar sineye mi çekilecek?
Hangi demokratik sistemde böyle bir hoş görü var? HDP’lileri gökten melekler inip savunsa dahi ortaya bir “mağduriyet” çıkaramazlar; o derece, tutulacak yanları yok.
Kürt siyasi alanını PKK ve onun Meclis’teki kolu HDP’nin doldurmasını arzulayanlar şimdiden mağduriyet edebiyatı üretmeye başladı bile. Belli ki PKK ve HDP için “mağduriyet” üretimi hız kesmeden devam edecek.
“90’ların hatasına düşmeyelim” nakaratıyla, PKK’nın ve HDP’nin siyasi varlığının zayıflamaması için uğraşıyorlar. Zira siyaset boşluk kabul etmez; HDP’nin zayıflaması AK Parti’nin güçlenmesine yol açabilir. Bu da Batı’nın ve içerideki ittifaklarının işine gelmez.
Paralel yapıyla mücadele neyse PKK ve HDP’yle mücadele de odur; birinin ‘dokunulmazlık’ kılıfına sahip olması ayrıcalıklı bir muamele görmesini gerektirmez.
Yargı titiz bir soruşturma süreciyle, kimsenin hakkını çiğnemeden, hukukun kuralları içinde, adaletin gereğini yapabilecek yetkinliktedir ve ülke yararı için o yetkinlikte olmak zorundadır.
Yorum Yap