- 8.02.2016 00:00
Terör saldırılarının ardından gündeme gelen değişmez birkaç tepki biçimi var ki, bunlar en az terörün kendisi kadar lanetlenesi yaklaşımlar.
Bu yaklaşımların başında; terörü kınamadan, hayatını kaybedenlere başsağlığı bile dilemeden, tez elden “hemen barış” sloganları atan kişiler, kuruluşlar ve bunları yayan kurumlar geliyor.
Bu kesimler kurulmuş saat gibi, her bombalı saldırıdan ve her terör eyleminden sonra ortaya çıkıp, “hemen barış” söylemini tekrarlıyorlar. Demek istiyorlar ki; PKK’yla masaya oturun, teröre teslim olun. Sanıyorlar ki, Türkiye teröre teslim olduğunda terör bitecek! Ciddiyetli, makul bir düşünce ve öneri değeri taşımayan bu söylem, toplumun asabını bozmak için özellikle kullanılıyor.
Diğer bir kesim daha var ki, bunların işi de terörü sulandırmak! Her terör saldırısından sonra dikkatleri terörü yapana değil, terörün hedefi olanın üzerine çekerek terörün asıl aktörlerini gizlemeye çalışıyorlar. Terör eylemlerinin hemen ardından ortaya çıkan bu kesim “Katil devlet”, “Başkan olmak için bomba patlatıyor”, “Diplomasını unutturmak için gençleri öldürtüyor”gibi mantıksız ve kasten saçma sloganları dolaşıma sokuyor. Bu sistematik algı operasyonuyla terörü gerçekleştiren gücü unutturmaya ve tartışmaları doğrudan bombaların hedefi olan devletin ve devlet yöneticilerinin üzerine odaklamaya uğraşıyorlar.
Bu saçma tepkilerin etkisi altında konuşulmaya başlandığında, bombayı patlatanlar ve terörü bu ülkenin kamburu yapmaya çalışanlar bir anlamda amaçlarına ulaşmış oluyor.
Terörün amacı bombalarla devletin ve toplumun kenetlenmiş duruşunu bozmak, parçalamak ve safları dağıtmaktır. Patlayan bombaların tek başına bunu sağlaması zor; ama bomba patladıktan sonra akademisyen, gazeteci, siyasetçi, kanaat önderi, sanatçı kılığında algı bombardımanı yaparak sonuç almak pek âlâ mümkün.
Bomba patladıktan hemen sonra “Katil devlet” açıklaması yapan; “Sorumlu hükümettir” diyen, “Başkanlık için yapıyor” değerlendirmesinde bulunanların samimi olmadığı ve en hafif tabirle terörün ortağı olduğu aşikardır. Terörü, teröristi öncelemeyen hiç bir yaklaşım iyi niyetli değildir.
Her terör saldırısından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedefe koymak hedef şaşırtma anlamına gelir ki, CHP ve HDP’nin şu ana kadar yaptığı tam da bu. Her terör eyleminden sonra Erdoğan’ı hedef alarak, bombacıları unutturuyorlar. Erdoğan’a kadar ulaşamayan şarapnelleri, bu siyasiler “bomba açıklamalar” ile Erdoğan’a ulaştırmaya çabalıyorlar.
Oysa bombaları patlatan terör örgütü ile HDP arasında doğrudan, CHP ile de dolaylı bir bağ var; HDP, PKK’nın siyasi uzantısı, CHP de Kandil’in siyasi ortağı. Teröre ortaklık yapanlar patlayan bombaların sorumluluğunu terörün hedefinde olan partiye ve kişiye yükleyerek kendi durdukları yeri gözlerden kaçırmaya çalışıyor.
Terörle mücadele kadar bombacının dilinden konuşanlarla da mücadele edilmeli. Kanunlar bu açıdan da gözden geçirmeli. Koro halinde teröre tempo tutmanın siyasi, hukuki, ahlaki bir karşılığı olmalı. Aksi taktirde bunca kederin ve çığlığın dinmesi zor görünüyor.
Yorum Yap