- 5.12.2014 00:00
Yanlış anlaşılmasın, o iyimser ben değilim, Hüseyin Yayman. Çözüm süreciyle ilgili umut dolu mesajlar verdiği bir röportajında Yayman, kendisini "iflah olmaz bir iyimser" olarak tanımlıyordu. Ancak "Öcalan strateji değiştirdi" başlıklı yazısını okuyunca "Eyvah, süreç kötü gidiyor" dedim, içimden. Hüseyin Abi bile karamsarlığa kapılıyorsa, gerisini siz düşünün...
Konuya dönersek; Hüseyin Yayman, Kobani'deki son gelişmelerin, özellikle de ABD-PYD/Kandil yakınlaşmasının Öcalan'ı strateji değiştirmek zorunda bıraktığını düşünüyor. Yazısında Hakan Fidan'ın artık Öcalan ile görüşmediği bilgisini veren Yayman, sürecin iyi bir noktada olmadığını da üzülerek söylüyor.
Öcalan'ın strateji değiştirmesi, kuşkusuz önemli bir gelişme olur. Ancak ben Öcalan'ın Kobani olaylarından sonra strateji değiştirdiğini düşünenlerden değilim. Daha doğrusu, Öcalan'ın strateji değiştirdiğini gösteren somut bir bilgiyle henüz karşılaşmadım.
6-7 Ekim Kobani olaylarının, Ankara-İmralı eksenli çözüm sürecine yönelik uluslararası bir müdahale olduğu tartışma götürmez. Kobani gerilimiyle İmralı, Ankara'dan koparılmak istendi. Öcalan'ın bu müdahaleden etkilendiği inkâr edilemez; fakat son gelişmelerin Öcalan'ı strateji değişikliğine yönelttiğinden şüpheliyim.
Ankara-İmralı ekseni, eşit vatandaşlık temelli bir çözüm modeline dayanıyor. Çözüm sürecini başlatan ve bugüne kadar sürmesini sağlayan da bu ilkeydi. Bu aşamaya sanıldığı gibi kolay gelinmedi; 2009-2011 yılları arasında Öcalan'ın çözüm vizyonu bugünkünden farklıydı. Güneydoğu'da "ayrı savunma gücüne sahip otonom bir siyasi yapı" istiyordu. Hükümetin çözüm vizyonu da bugünkü kadar netleşmiş değildi. Ancak aradan geçen zaman iki tarafı da demokratik çözüm ilkesi etrafında yeniden masada birleştirdi. Daha o günlerde Öcalan'a "Türkiye'den bağımsız bir yapı" düşünüp düşünmediği soruldu. Öcalan, "demokratik çözüm"den yana olduğu teminatını verince de çözüm süreci start aldı.
Ortadoğu'daki son gelişmeler, PKK'nın Suriye'deki kolu olan PYD'nin Batı'dan destek bulması, ABD'nin PYD'ye açıktan silah yardımı yapması Öcalan'ı strateji değişikliğine yöneltmiş olabilir mi? Kürt hareketi bundan sonra Irak'ta olduğu gibi yarı bağımsız bir Kürt devleti modelini mi Türkiye'ye dayatacak? Federasyon mu talep edecek? Hüseyin Yayman "Öcalan strateji değiştirdi" tespitinde bulunurken tabii bu sorulara açıklık getirmiyor.
Hüseyin Yayman, Kürt meselesi ve PKK sorununu yakından takip eden çok az sayıdaki isimlerin başında geliyor, yaptığı tespitler kuşkusuz dikkatle üzerinde düşünmeyi gerektirir. Ancak strateji değişikliği olursa çözüm süreci anlamsızlaşır, İmralı'daki görüşmeler de biter. Öcalan'ın adına "Barış ve Demokratik Müzakere Taslağı" verdiği metnin böyle bir strateji değişikliğini içerdiğini sanmıyorum. En azından taslakla ilgili bilgi veren Sırrı Süreyya Önder, söz konusu taslağın ana omurgasını "Türkiye'nin demokratikleşmesini kapsayan önerilerin" oluşturduğunu duyurdu. Ayrıca Önder, müzakere taslağının genel çerçevesi üzerinde MİT ile Öcalan arasında bir mutabakat sağlandığını da belirtti.
İmralı'dan yapılan son açıklamalar ve Kandil'e gönderilen taslak metnin -en azından basına yansıyan kısımları- bana bir strateji değişikliği gibi görünmüyor. Kobani olaylarıyla inisiyatif kaybı yaşayan Öcalan'ın, kapsamlı bir hazırlıkla inisiyatifi yeniden ele almaya çalıştığı anlaşılıyor. Buradaki inisiyatif savaşı aslında hükümet ile İmralı arasında olmaktan daha çok Kandil ve İmralı arasında yaşanıyor. Dereyi geçerken strateji değiştirilmez; iki tarafın da bunun farkında olduğunu düşünüyorum.
Yorum Yap