- 16.11.2014 00:00
6-7 Ekim olaylarının arkasındaki nedenlerden biri de sürecin yol haritasında yer alan “silahsızlanma” maddesiydi. Baştan beri örgüt tarafından hep ötelenen silahsızlanma konusu, 6-7 Ekim’den önce İmralı’daki görüşmelerde somut olarak masaya konunca Kandil’den de dolaylı bir itiraz geldi. Yol haritasına doğrudan karşı çıkma yerine Kobani olaylarıyla dolaylı karşı çıkmayı tercih ettiler. Her ne kadar Kandil ve HDP, ortada bir yol haritası bulunmadığını savunsalar da, kendilerine sunulan taslak metinde silahsızlanma konusu açıkça yer alıyordu. Ortada bir yol haritası bulunmasaydı herhalde Öcalan, Resmi Gazete’de yayınlanan çözüm kararnamesi için “sürecin eylem planı” değerlendirmesi yapmazdı. Kobani eylemleri, aynı zamanda Kandil’in yol haritasına gösterdiği tepkinin sonucuydu. Sürecin sonuca doğru ilerlediğini ve sıranın silahsızlanma görüşmelerine geldiğini görünce çark ettiler.
Ancak silahsızlanma meselesinden kaçış yok; bu madde, çözüm sürecinin nihai amacını oluşturuyor. Silahların tartışma konusu edilmediği bir çözüm süreci zaten söz konusu bile olmaz. Taraflar çözüm sürecine yeniden devam dediği için de yine masanın en önemli gündemini silahsızlanma oluşturuyor.
Bugüne kadar örgütün eylemsizlik ilan ederek silahlı unsurlarını sınır dışına çekmesi devletin önceliğini oluşturuyordu. Ancak devletin bugünkü önceliği değişti. Çözüm sürecinin içinde yer alan bir isim, devletin değişen beklentisini şöyle anlattı: “Silahlı unsurları sınır dışına çekme konusu bir buçuk sene önceki talepti. O zaman hükümetin reformlara gitmesi için gündemin rahatlatılması gerekiyordu. Bu da iyi bir yöntemdi. Ancak hükümet bu sürede verdiği sözleri yerine getirdi ve reformları yaptı. O yüzden artık silahlı unsurların sınır dışına çekilmesi aşamasını geçtik. Artık yapılması gereken silahsızlanma. Fakat PKK’nın silahsızlanma konusunda adım atmak bir yana silahlanmaya çalıştığı gözleniyor. Bu da daha önceki konuşulanlara ve mutabakata uygun bir davranış değil. Bu yüzden PKK’nın artık karar vermesi bekleniyor. Barış mı istiyor yoksa silahlanma mı? Süreç bu noktada sıkıştı, karar PKK’da.”
Çözüm sürecinde bir süredir masada örgütün çekilmesi değil, silahsızlanması konusu yer alıyor. HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın duyurduğu “Öcalan’ın örgüte mart ve nisan gibi kısa sürede silahsızlanma kongresini toplama çağrısı yapması” ise açıklığa kavuşmuş değil. Görüşmelerde uzlaşma sağlanırsa Öcalan’ın, bu çağrıyı yapabileceği söyleniyor. Ankara’dan gelen son bilgiler müzakerelerin başladığı, durumun şimdilik daha iyi olduğu yönünde.
Şiddetin kol gezdiği ve silahın bu kadar ön plana çıktığı bir konjonktürde örgütün silahsızlanmasının ne kadar gerçekçi olduğu da akla takılan soruların başında geliyor. PKK; Suriye, İran, Irak ve Türkiye’yi kapsayan dört ayrı ülkede faaliyet gösteren bir yapılanma. Örgütten istenen Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleye tümden son verdiğini ilan etmesi ve illegal faaliyetlerini bitirmesi. Örgütün Suriye, Irak ve İran’daki silahlı varlığının yakın zamanda son bulması zaten mümkün görünmüyor. Türkiye’yi öncelikle ilgilendiren konu da örgütün buradaki silahlı varlığı. Çözüm sürecine devam kararı alınmasında İmralı’nın, örgütün Türkiye’deki silahlı varlığına son verme taahhüdü etkili oldu. Artık masada örgütün çekilmesinden de öncelikli olarak PKK’nın Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleye son vermesi var. Kobani krizine rağmen sürecin bu noktaya gelmesi başlı başına büyük bir başarı olarak görülmeli.
Yorum Yap