- 12.08.2011 00:00
Bu önerinin sahibi artan çatışmalardan kaygı duyan bir Kürt siyasetçi. İmralı’daki görüşmelere vakıf olan bu isim, Kandil’deki lider kadroyu da iyi tanıyor. Silvan’dan sonra Öcalan’ın ev hapsine, Türk kamuoyunda soğuk bakıldığını iyi bildiğinden, önce test niteliği taşıyan bir geçiş sürecinin uygulanabileceğini öngörüyor.
Silvan kırılmasından sonra Kürt meselesinde artan tansiyonu düşürecek başka da makul bir öneriye rastlamadığımdan, bu öneriyi dikkate değer buluyorum. Yaklaşık 40 dakika görüştüğüm Kürt siyasetçi, önerisinin ayrıntılarını şöyle anlattı:
Hükümet, İmralı ile sağlanan mutabakatın Silvan’da darbelendiğini düşünerek Öcalan faktörünü devre dışı bırakma eğilimi gösterdi ve PKK’yla mücadelede yeniden askerî seçeneği gündemine aldı. Öcalan da görüşmelerden çekileceğini kamuoyuna açıklayarak; sağlık, güvenlik ve özgür hareket koşulları sağlanmadan geri dönmeyeceğini vurguladı. Bu gelişmelerden sonra Kandil de silahlı saldırılarına hız verdi, Kürt meselesi şiddete teslim olma noktasına geldi. Mevcut koşullarda tansiyonu dindirecek, Kürt meselesini yeniden rayına koyarak silahları susturabilecek tek isim Öcalan; bu kötü gidişatı ancak Öcalan devreye girerek durdurabilir.
Tabii bunun için de Öcalan’ın önünün açılması gerekiyor. Öcalan, bugüne kadar bu talebinin adını açıkça koymadı ama kamuoyu bunu “ev hapsi” olarak anlıyor. Fakat Silvan sonrası oluşan psikolojik atmosferde, Öcalan’a ev hapsi pek akla yakın görünmüyor. Bu yüzden ilk etapta İmralı koşullarında Öcalan’ın iletişim olanaklarına getirilen kısıtlamalar kaldırılabilir. Kendisine, Kürt siyasetçilerle, BDP, DTK ve diğer Kürt kurumlarıyla, hatta Kandil ile görüşme imkânları sağlanabilir.
Kamuoyu bugüne kadar Öcalan’a gizli de olsa serbest iletişim hakkı tanınmış olabileceğini düşünüyor olabilir; bu düşüncenin gerçeklik payı var ama çok sınırlı. Öcalan’a, sadece birkaç kez örgüte mektup gönderme imkânı tanındı. Öyle sanıldığı veya söylenildiği gibi örgütle sınırsız bir iletişim serbestliği yok. Bu da Öcalan’ın kafasındaki silahları susturma ve kalıcı barışı sağlama planlarını hayata geçirmesine yetmedi.
İmralı’daki kısıtlamaların kaldırılmasına paralel olarak BDP de Meclis’e dönüp, Kürt siyasetçiler için acil nitelik taşıyan bazı yasal değişikliklerin düzenlenmesine ve yeni anayasa yapım sürecine katılır. Test niteliği taşıyan bu sürecin sonunda silahlar susar ve normalleşme sağlanırsa bir adım daha ileri gidilir. Yani Öcalan silahlı güçleri yurtdışına çekilmesi için çağrı yapar, bununla eş zamanlı olarak da ev hapsine çıkarılır.Bu ev hapsi, Öcalan’ın Kürt sorununun çözümünü ve PKK’nın silahsızlanma sürecini doğrudan yürütebileceği koşulların sağlandığı bir dönemi kapsar. Öcalan’ın örgütüne doğrudan önderlik edebileceği koşulları sağlamadan PKK’yı silahlı bir tehdit olmaktan çıkarmak da mümkün değil. Kamuoyunun ve galiba hükümetin anlamadığı veya pek akıl erdiremediği de bu; Öcalan önü açılmazsa, istese de başarılı olamaz; yani bugüne kadar alınan yol ortada işte. O yolun sonu Silvan’dır; İmralı görüşmelerinin ve barış ihtimalinin kanlı bir olayla bitmesi gibi...
Protokoller hâlâ masada
Kürt siyasetçiyle konuştuğum diğer bir konu da, İmralı’da Öcalan ile devlet heyeti arasında mutabık kalındığı öne sürülen protokoller... Kandil’deki örgüt liderlerinden Murat Karayılan, bu protokollerin başlıklarını şöyle sıralamıştı: (1)Türkiye’de Kürt sorununda demokratik çözümün ilkeleri, yani demokratik yeni bir anayasa. (2) Devlet ve Kürtler arasında adil barış ilkeleri. (3) Demokratik çözüm için eylem planı.
Kürt siyasetçi, bu protokollerin İmralı’da hâlâ masada olduğunu şöyle anlattı: Bu protokoller Kandil’e de gitti ve oradan da onay aldı. Devlet heyeti de Öcalan’a bu protokollerle ilgili “tamam” dedi. Ancak hayata geçirme konusunda iki farklı yaklaşım ortaya çıktı. Devlet, bu mutabakatla öncelikle Öcalan’dan silahlı güçleri hemen sınır dışına çekmesini istiyordu. O tartışma süreci uzadı, hükümet mutabakat gereği öngörülen güven verici adımları atmadı ve araya Silvan saldırısı girdi. Ancak tüm olumsuz gelişmelere rağmen bu protokoller hâlâ masada. Şiddetin devreden çıkarılması ve Kürt meselesinin çözümü için bu protokollerde öngörülen düşünce ve görüşler geçerliliğini koruyor.
Kürt siyasetçiyle yaptığım bu konuşmadan benim çıkardığım sonuç şu: Kan ve gözyaşının son bulması için İmralı bence hâlâ çok büyük bir önem taşıyor. Barış ihtimali tümden gözden çıkarılmadıysa bir yandan güvenlik tedbirleri elbette alınsın; ama diğer yandan da İmralı’yla barış adına tüm olasılıkları denemenin kimseye bir zararı yok.
kurtulustayiz@gmail.com
Yorum Yap