- 18.10.2014 00:00
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın 9 Ekim 1998'de Suriye'den çıkarılmasıyla başlayan ve yaklaşık dört buçuk ay süren o büyük kaçışın 16. yıldönümüne denk geldi Kobani krizi. ABD ve İsrail adına o gün Öcalan'ı yakalamak için sürek avına çıkan gazeteciler, bugün Kandil'i çözüm sürecini bitirerek Türkiye'ye karşı savaş ilan etmesi için ikna etmeye çalışıyor. ABD ve İsrail adına dün Öcalan'ı adeta vahşice parçalamaya kalkan bu isimler, bugün aynı işi ne tuhaftır ki Kandil'in arkasına sığınarak sürdürüyorlar. Kobani üzerinden büyük bir savaş çıkarıp arada Öcalan'ı harcayacaklar. Bunlardan biri "ABD artık arkanızda, Batı sizi destekliyor" diyerek Kandil'i yüreklendirmeye çalışıyor. "Kandil'in kendine güveni arttı, çözüm sürecine artık ihtayacı yok" diyor. Kandil'in cesarete mi ihtiyacı var? Kandil'e empoze edilmeye çalışılan 'cesaret' neyin nesi? Elbette ki burada Öcalan'ı devirme cesaretinden bahsediliyor. Apo'yu itibarsızlaştırma kampanyasının altında bu gerçek yatıyor: "Cesaretli ol Kandil! Sizsiz hiçbir şey olmaz! Çözüm de olmaz, barış da olmaz! Siz her şeysiniz! Devireceğiniz adam zaten AKP'nin STK temsilcisi!"
Apo'nun 9 Ekim'de Suriye'den çıkarıldığında, 15 Şubat'ta Türkiye'ye teslim edildiğinde düşmediği tuzağa, bugün dağdakileri çekmeye çabalıyorlar.
Fethullah Gülen'in ABD'de kalabilmesi için referans mektubu yazan ünlü istihbarat şefi Graham Fuller, Öcalan'ın Türkiye'ye teslim edilme nedenini "Ele avuca sığmayan bir adam, kontrolü zor" diyerek ifade etmişti. Fuller, ABD'nin hesaplarından ise hiç bahsetmedi.
Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye teslim edilme nedenini ne dönemin başbakanı, ne MİT Müsteşarı ne de diğer devlet görevlileri anlayabildi. Öcalan, görüştüğü Türk yetkililere ilk sözü "Beni ABD ve İsrail verdi. Yüzyıllarca sürecek bir Türk-Kürt savaşı çıkarmak istiyorlar. Bu tuzağa düşmeyeceğim" dedi. Abdullah Öcalan, İmralı'ya konulduktan sonra yanına koşan ilk avukat kafilesini de azletti. Nedenini ise "Beni buraya koyanların gönderdiği avukatlar, beni klasik isyancı Kürt önderleri veya solcu liderler gibi bir savunma yapmaya zorluyorlar. Böyle davranırsam Türklerle Kürtler arasında yüzyıllara yayılan büyük bir kan davası başlar" diyerek açıkladı.
O günlerde İmralı'ya görüşe giden Mehmet Öcalan bile ağabeyine "cesur ol, korkma" diyerek 'cesaret' telkin ediyordu. Üstelik bütün hayatını korku içinde geçiren biri bu öğütleri Öcalan'a veriyordu. "Cesaret" dedikleri şey aslında Kürtleri çekmeye çalıştıkları tuzaktı. Cumhuriyet öncesine, Osmanlı'ya kadar uzanan kanlı bir döngü bu. Kürtler silaha sarılır, isyana kalkar, devlet ise isyanı kanla bastırır! Yakalanan isyan liderleri gibi Öcalan'ın da slogan atarak idama çarptırılmasını istiyorlardı ki yeni bir kan davası başlayabilsin.
Bu tuzak, Abdullah Öcalan'ın İmralı'ya koyulduğu ilk günden beri dayatılıyor. Öcalan'ı gözden düşürmenin asıl nedeni PKK ve Kürt sorununu Türkiye ile birlikte çözmek istemesi. Savaş talimatı verdiğinde Apo'yu övenler, bugün barış masasına oturduğu için onu karalıyor. Kobani meselesinin arkasına sığınarak Kandil'i Türkiye'de iç savaş çıkarması için teşvik ediyorlar. Son bir senedir Kandil'i kıvama getirmek için çabalıyorlardı ki sonunda istedikleri dalgayı Kobani üzerinden yakaladılar. Şimdi hazırladıkları iç savaşı Kandil'e satmaya uğraşıyorlar.
Gerçek şu ki Kandil'i silahı temsil ettiği için tutuyorlar; barışı ve çözüm sürecini temsil ettiği için de Öcalan'a düşmanlar.
Uluslararası medyanın son günlerde Kandil'e gösterdiği aşırı yakın ilginin nedeni de aynı. Marie Claire'in kapağını savaşçı PKK'lılara yer ayırmasının sebebi de bu. PKK'nın barışına değil, savaşına övgü yapıyorlar, farkında mısınız? Kandil ve Kürt siyaseti çıkaracağı bir savaşın asla öznesi olamaz, ancak taşeronu olabilir. Barışın öznesi olabilirsiniz, savaşın değil.
Kandil'deki örgüt yöneticileri ve Kürt siyasetçiler şu soruya yanıt vermek zorunda:
9 Ekim 1998'de ABD ve İsrail adına Öcalan'ın sürek avına katılanlar ile Kandil bugün ittifak yapacak noktaya nasıl geldi? Apo'nun komplosuna katılanlarla birlikte Türkiye'ye savaş açmak ne kadar akıl kârı?
Hâlâ anlamadıysanız dönüp bir arkanıza bakın isterseniz.
Yorum Yap