- 24.09.2014 00:00
IŞİD, rehineler ve Rojava konusunda DHA'ya demeç veren HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, bugünlerde "herkesin konuştuğu ciddi bir iddiayı" gündeme getirmiş. Demirtaş, aynen şunları söylüyor: "Artık herkes şunu düşünüyor. Acaba bu rehineleri Türkiye bilerek mi IŞİD'in eline verdi, IŞİD'in eline bilerek bir koz verip IŞİD'e karşı operasyon yapamaz hale gelmek için mi bunu yaptı. Bu konuda ciddi iddialar var, tartışmalar var. Çünkü Türkiye'nin IŞİD'e karşı koalisyona katılmaması, IŞİD'e karşı mücadele yürüten Kürtlere destek vermemesi, çok büyük bir şüphe uyandırmış durumda."
Bu "ciddi" iddiaya Cengiz Çandar'ın kaleme aldığı o çok "ciddi" analiz yazısında rastladım. IŞİD'i, Rojava'yı, Türkiye'yi bu ciddiyette okuyan biri Kürt siyasetçisi, diğeri "Ortadoğu uzmanı" yazara ne söylenebilir, bilemiyorum. Cengiz Çandar'ı anlamak zor değil; öfkeden kendini kaybetmiş durumda. Ne akıl, ne mantık, ne ahlaksal kaygı güdüyor yazılarında. Perinçek bile artık onun yanında daha aklı başında görünüyor.
Selahattin Demirtaş ise biraz farklı değerlendirilebilir; IŞİD'in Kobani'ye yönelik başlattığı saldırı, Kürt siyasetçilerde ciddi bir moral bozukluğu yarattı. Demirtaş'ın ruh hali Kürt siyasetçilerin ortak duygu dünyasını yansıtıyor. Gerek Kandil'deki örgüt yöneticileri ve gerekse HDP'li vekiller, hep bir ağızdan benzer suçlayıcı demeçler veriyor. Hepsi de aşağı yukarı aynı gayri ciddi suçlamaları gündeme getiriyor. Hızını alamayan bazı Kürt siyasetçiler ise "Diyarbakır'da IŞİD'e destek için 400 dernek kurulduğunu" dile getirebiliyor. Kendisinden bunu biraz açıklaması istense eminim o da Demirtaş gibi "Herkesin konuştuğu ciddi iddialar" diyerek işin içinden çıkmaya çalışacak. Bir, iki veya üç dernek değil, Diyarbakır'daki 400 derneği bir anda IŞİD'çi ilan etmek hangi aklı başında siyasetçinin işi olabilir? Kürt medyasını ise anlatmaya gerek yok; yaptıklarına "dezenformasyon" bile denilmez; açıkça yalan ve iftira dolu bir yayın çizgisi izliyorlar.
Kürt hareketi ve medyasındaki bu akıl yürütme biçimi, cemaatin medyadaki provokatörleri ile liberallerinin akıl yürütme biçimine çok benziyor. Ahlak mefhumuna sahip değiller, gerçeklik eriyip kaybolmuş yalanlarının içinde.
Son günlerdeki bu dalgalanmanın, gerilimin nedeni kuşkusuz IŞİD'in Kobani'ye başlattığı saldırı. Malum IŞİD güçleri üç koldan Kobani'yi düşürmeye çalışıyor. PYD'nin zor durumda olduğu açık. Ancak burada PYD'ye, Kandil'e ve özellikle de Kürt siyasetçilere düşen hükümet ile sağduyulu bir görüşme trafiği başlatmaktı; hükümeti, IŞİD saldırısıyla katliam tehdidi altında olan Rojavalı Kürtlerin yardımına çağırmalı, kamuoyu desteği sağlamak için de özel bir çaba göstermeliydiler. Ancak onlar, Türkiye'yi IŞİD ile aynı safta gösterip hedef yapmayı tercih ettiler.
Kürt siyasetçiler hükümete seslenerek "Bin yıldır İslam sancağı altında birlikte yaşayan Kürtlere bu zor zamanda yardım elinizi uzatmayacak mısınız" diye sorarak çağrı yapmalıydı. Hükümeti gerçekten suçlamak istiyorsanız, bence böyle daha doğru suçlayabilirsiniz.
Hükümeti "Kardeşler böyle zor zamanda birbirinin yardımına koşmayacaksa başka ne zaman kardeşliğini gösterebilir" diyerek de eleştirebilirsiniz. Kürt hareketinin bu temelde eleştiriye ve hatta suçlamaya hakkı var.
Fakat Kürt siyasetçiler gerçekçi eleştirilerle Türkiye'yi yanına alma yerine düşmanca suçlamalar yöneltip karşısına almayı tercih etti. Öfkeden mi, tepkiden mi, alışkanlıktan mı, bilinçsizlikten mi, süreci okuyamamaktan mı, yoksa yönlendirilmiş olmalarından mı emin değilim; ortada olan gerçek, Kürt siyasetinin Türkiye'nin nefretini kazanmak için elinden gelen her şeyi yaptığı. PYD'nin Rojava'da yalnız kalmasının sebebi de budur; Suriye muhalefeti neden PYD'nin yardımına koşmuyor? Üstelik IŞİD, iki tarafın da ortak düşmanı. Mesud Barzani, Celal Talabani neden PYD'nin yardımına gitmiyor? Herkes kötü, sadece PYD mi iyi? Kobani'yi savunmasız kılan PYD'nin herkesi "düşman" gibi etrafından uzaklaştırması değil mi? Bunu düşünmenin, sorgulamanın zamanı gelmedi mi?
Türk hükümetinin, IŞİD saldırısı altında olan Kürtlere hiçbir gerekçe öne sürmeden yardım etmesi gerektiğini tekrarlamakta fayda görüyorum. PYD'ye, PKK'ya, hatta Kürt anaların elini öpen sınırdaki askerlere taşla saldıran HDP'nin Gezici vekillerine rağmen hükümet Rojava'ya sahip çıkmaktan geri durmamalı. Bölgedeki Kürtlerin kalbini kazanacak adımlar atmalı. Suriyeli muhaliflere destek sunduğu gibi PYD'ye de destek olmalı. Bin yıllık kardeşlik bunu gerektiriyor.
Yorum Yap